SPD’nin ‘Sosyal Devlet Reformu 2025’ umudu

Güncelleme Tarihi:

SPD’nin ‘Sosyal Devlet Reformu 2025’ umudu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2019 10:40

Almanya'da son yıllarda sistematik olarak oy kaybına uğrayan ve ‘halk partisi’ konumu tehlikeye giren Sosyal Demokrat Parti (SPD) ‘diriliş’ için harekete geçti. 

Haberin Devamı

SPD’nin ‘Sosyal Devlet Reformu 2025’ umudu
SPD’nin tarihine ‘ilk kadın genel başkanı’ olarak geçmeyi garantileyen Andrea Nahles, ‘Sosyal Devlet Reformu 2025’ adı altındaki yeni bir programla hem partisine güç katmak hem de koltuğunu korumak için kolları sıvadı. 

Tabii bu hedefe ulaşmak için Almanya’nın 1998-2005 yılları arasında başbakanlığını yapan SPD’li Gerhard Schröder’in hayata geçirdiği ‘Ajanda 2010’ adı altındaki Hartz IV olarak bilinen sosyal reformu devre dışı bırakacaklarını da ilan etti.
Nahles, “Biz Hartz IV’ü geride bırakıp yeni bir ‘Yurttaşlık Parası’ uygulamasını hayata geçirmek istiyoruz” diyor.
Gerçeği söylemek gerekirse, Almanya mali ve ekonomik kriz dönemini ‘önce vatan, sonra parti’ diyerek Gerhard Schröder liderliğindeki SPD-Yeşiller koalisyonunun cesur kararı sayesinde atlattı.
Schröder hükümeti, işsizlik parası alma süresini kısaltırken, işsizlik yardımı ile sosyal yardımı ‘Hartz IV’ çatısı altında 2005 yılında birleştirdi.
Schröder’in bu kararlı ve cesur uygulaması sayesinde, Alman ekonomisi her geçen yıl büyüme gösterirken, işsiz sayısı da azaldı.
O dönemde 5 milyonun üzerinde olan işsiz sayısı günümüzde 2.4 milyona düştü.
Evet, Schröder’in sosyal ve iş piyasası reform programı ‘Ajanda 2010’ sayesinde Almanya ‘Avrupa’nın hasta adamı’ olmaktan kurtuldu.
Nitekim 2005 yılı sonlarına doğru Schröder’in koltuğuna oturan ve 13 yılı aşkın süredir Almanya’nın başbakanlığını yapan Angela Merkel, “Eski Başbakan Gerhard Schröder, Ajanda 2010’la ülkemize çok önemli ve yararlı katkılarda bulunmuştur” diyerek övgüler yağdırdı.
Evet, Schröder’in reform politikası Almanya’ya yaramıştır.
Ama Schröder’in reform politikası aynı zamanda Başbakan Angela Merkel’in 18 yılı aşkın süre genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ile ‘kardeş parti’ olarak bilinen Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’ne (CSU) de yaramıştır.
Çünkü ‘işçilerin ve fakirlerin partisi’ olarak bilinen SPD, ‘Hartz IV’ reformu yüzünden büyük ölçüde ‘kan’, daha doğrusu ‘oy’ kaybına uğramıştır.
İşçiler, işsizler ve dar gelirliler SPD’ye sırt çevirmiştir.
1998 yılındaki genel seçimlerde toplam oyların yüzde 40.9’unu alan SPD’nin oyları daha sonraki seçimlerde sistematik olarak düşmüştür.
SPD, 2017 yılındaki genel seçimlerde seçmenlerin sadece yüzde 20.5’inin desteğini ve oyunu alabilmiştir.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa, SPD’nin en fazla yüzde 15 civarında oy alabileceğini göstermektedir.
*
İşte yeniden ‘eski tabanı’ kazanmak için SPD Genel Başkanı ve partinin Federal Meclis Grup Başkanı Andrea Nahles, ‘Sosyal Devlet Reformu 2025’ adı altındaki programı hayata geçirmek için atağa kalkmıştır.
Bu programda, ‘Hartz IV’ün devre dışı bırakılıp onun yerine insanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde ‘yurttaşlık parası’ uygulamasının hayata geçirilmesi öngörülmektedir.
İş yeri bulmak için yeteri kadar angajman gösteremeyen 25 yaşın altındakilerinden şu andaki uygulamaya göre ‘Hartz IV’ ödemlerinde yapılan kesintilere son verilmesi de.
Nahles’in reform programında, 50 yaşın üzerindeki işsizlere daha uzun süre işsizlik parası ödenmesi de yer almakta.
Şu anda geçerli yasal düzenlemelere göre 58 yaşın üzerindeki işsizlere en fazla 24 ay işsizlik parası ödendiği halde, Nahles’in programında bu sürenin 33 aya çıkarılması öngörülmektedir.
Hatta bazı durumlarda 36 aya.
Andrea Nahles’in bu planlarının devlete yılda 6 milyar Euro’ya malolacağından hareket edilmekte.
SPD’li Federal Çalışma Bakanı Hubertus Heil da, 35 yıl çalışan ve düşük emekli aylığı alanlara ayda ek olarak 447 Euro ‘temel emeklilik parası’ ödenmesini istemektedir.
Bunun da devlete yılda 5-6 milyar Euro’ya malolacağından hareket edilmektedir.
O yüzden de daha şimdiden hükümetin büyük kanadı CDU ile CSU, hem Nahles’in hem de Hubertus Heil’ın planlarına ve programlarına kararlı bir biçimde karşı çıkmakta.
Bakalım taraflar tutumlarında ısrar edip ‘büyük koalisyonu dağıtmayı’ göze alabilecekler mi?
Göreceğiz...

BAKMADAN GEÇME!