Güncelleme Tarihi:
23 Şubat 2025 tarihinde yapılan erken genel seçimlerde CDU/CSU yüzde 28.5, AfD yüzde 20.8, SPD yüzde 16.4, Yeşiller yüzde 11.6, Sol Parti yüzde 8.8 ve BSW yüzde 4.97 oy aldı.
Federal Meclis’teki sandalye sayısının sistematik olarak artmasını engellemek için 630’la sınırlandırıldığı için CDU/CSU 208, AfD 152, SPD 120, Yeşiller 85, Sol Parti 64 ve SSW 1 milletvekili çıkardı.
Daha seçim akşamı sonuçlar şekillenmeye başlar başlamaz CDU/CSU ile SPD’nin en kısa zamanda yeni koalisyon hükümeti oluşturmak için görüşmelere başlayacakları ilan edildi.
5 GÜN SONRA İLK NABIZ YOKLAMASI
Nitekim seçimlerden 5 gün sonra ilk nabız yoklama görüşmeleri başladı.
Sığınma başvurusunda bulunmak isteyenlerin sınır kapılarından geri gönderilmesi başta olmak üzere bazı konularda görüş ayrılığı yaşansa da CDU/CSU ile SPD nabız yoklama görüşmelerinde, somut koalisyon görüşmelerine başlamak için uzlaşmaya vardı.
Almanya’nın ve Avrupa’nın kendisini savunması için Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 1’inin dışında taze borç alınarak savunma sistemine yüz milyarlarca Euro katkıda bulunulması kararlaştırıldı.
Alman ekonomisinin geliştirilmesi ve altyapıya dönük yeni yatırımlar için bor freninin gevşetilmesiyle 500 milyar Euro hacimli “Özel Varlık Fonu” oluşturulması karara bağlandı.
Tabii bunların hepsi kağıt üzerinde kayıtlara geçti.
Çünkü borç freninin gevşetilmesi için Alman Anayasası’nda değişiklik gerekiyordu.
Anayasada değişiklik için de üçte iki çoğunluk gerekiyordu.
CDU/CSU ile SPD’nin hedefe ulaşabilmesi için, sağ popülist AfD ile kesinlikle işbirliği yapmak istenmediğinden Yeşiller ve Sol Parti’nin desteğine ihtiyaç vardı.
Tabii bu da kolay olmayacaktı.
ALMANYA’NIN BEKLEYECEK ZAMANI YOK
O nedenle yeni koalisyon hükümetinin oluşmasını ve seçimlerden sonraki Federal Meclis’in ilk oturumunu beklemeden, borç freninin esnekleştirilmesi için anayasada değişikliğin, Scholz hükümeti hâlâ iktidarda olduğuna göre, hâlâ görevde bulunan eski milletvekillerinin desteğiyle gerçekleştirilmesi akla geldi.
Çünkü yalnız Yeşiller’in desteğiyle bu değişiklik mümkün olacaktı.
Ve anayasada planlanan değişikliğe 2021 yılında seçmenlerin desteğiyle Federal Meclis’e giren milletvekillerin karar vermesi için son iki oturum yapılmasına karar verildi.
Son iki oturumun ilki perşembe günü yapıldı.
CDU/CSU ve SPD’li konuşmacılar dünyadaki gelişmeler ışığında Almanya’nın bekleyecek zamanı olmadığının altını çizerek, ülkenin kendisini, halkını ve Avrupa’yı savunabilmesi, Almanya’nın yine siyasi alanda prestijli bir hale gelebilmesi için anayasada planlanan değişikliğin hayata geçirilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladılar.
MUHALEFET KARŞI ÇIKTI
Başta Almanya’da “ikinci güçlü parti” konumuna yükselen ve “2029’da iktidara geleceğiz” sinyalleri vermeye başlayan sağ popülist AfD’li konuşmacılar olmak üzere Yeşiller ile de Sol Parti de CDU/CSU ile SPD’nin 900 milyar Euro’yu bulacak borç planlarına karşı çıktılar.
Müstakbel koalisyonun gelecek nesillerin geleceklerini karartacak taze borç planlarına destek vermek istemediklerini yineleyip durdular.
Daha düne kadar Yeşiller’e “öcü” gözüyle bakan CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder bile Yeşiller’e devlet adına sorumluluk üstlenip anayasada değişikliğe destek vermesi çağrısında bulundu.
Almanya’nın 10’uncu Başbakanı olmaya hazırlanan CDU lideri Friedrich Merz de, SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil da.
Müstakbel ortakların planlarına karşı olsalar da bir gün sonra Yeşiller, anayasada değişikliğe destek vereceklerini ilan ederek yeni hükümetin kurulması yolunu açtılar.
BU MUDUR SEÇMENİN KARARINA SAYGI?
Ama burada birtakım soru işaretleri var.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 11 Aralık 2024 tarihinde güven oyu talep etti.
16 Aralık’ta güven oylamasını kaybedince Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier Federal Meclis’i 27 Aralık’ta feshetti ve erken genel seçimlerin 23 Şubat 2025 tarihinde yapılacağını ilan etti.
Evet...
23 Şubat’ta seçmenler temsilcilerini seçti.
Böyle olduğu halde, yasal olmasına rağmen, yeni seçilen milletvekillerinin yerine seçmenin güvenini yitiren ve feshedilen Federal Meclis’in eski parlamenterlerinin Almanya’nın geleceğiyle ilgili son kararı vermelerinin istenmesini anlamak mümkün değildir.
Seçmene saygı nerede?
Bu mudur seçmenin kararına saygı?