‘Savaşın affedilecek hiçbir yönü yok’
Güncelleme Tarihi:
Almanya eski Başbakanı Angela Merkel, verdiği röportajda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Merkel, “Ukrayna’ya saldırının savunulacak hiçbir yönü yoktur. Uluslararası hukuka aykırı biçimdeki bu saldırının, savaşın affedilecek de hiçbir yönü yoktur” dedi. Putin ile kendisi arasında dağlar kadar fark olduğunu da belirten Merkel, “Putin demokrasiyi yanlış buluyor, ben ise doğru buluyorum. Ben hep ülkemin çıkarları için çalıştım. Savaşsız, barış içinde bunun nasıl mümkün olacağını bulmak için çalıştım” diye konuştu.
ALMANYA’nın eski Başbakanı Angela Merkel, dün akşam (salı) Alman Devlet Televizyonu ARD ve ZDF’in ortak kanalı Phönix’te haftalık Der Spiegel dergisinin yazar ve muhabiri Alexander Osang’ın sorularını canlı yayında yanıtladı. Başkent Berlin’deki ünlü ‘Berliner Ensemble’ tiyatro binasının dev salonunda ‘Benim ülkem nedir?’ adı altında yapılan söyleşiye seyirci olarak çok sayıda kişi katıldı. 16 yıllık başbakanlığı döneminde hiçbir zaman sorumluluk üstlenmekten kaçınmadığını belirten Merkel, Rusya’nın Kırım’ı ilhakından sonra, müttefiklerle ve Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülke liderleriyle yaptığı görüşmelerde Putin için “O Avrupa’yı imha etmek istiyor” dediğini, Rusya’ya o dönemde yaptırım konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi. Çok açık bir biçimde “Yaptırım için kendi aramızda çoğunluk sağlayamadık” itirafında bulunan Merkel, Rusya ile yaşanan sorunların diplomatik yöntemlerle çözülmesi için uyguladığı politika nedeniyle özür dilemesinin söz konusu olmadığının altını çizdi.Görevi boyunca tarihe karışan eski Sovyetler Birliği (SB) sonrası gelişmelerle yakından ilgilendiğini belirten Merkel, “Putin, 2007 yılında bana Sovyetler Birliği’nin dağılmasının 20’nci yüzyılın en kötü gelişmesi olduğunu söyledi. Benim için ise bu kurtuluştu. Putin’in bu yaklaşımı bu konuda çok farklı düşündüğümüzü açık bir biçimde ortaya koydu. Soğuk Savaşı sona erdirmek gerçekleşmemişti. Putin’in görüşünü paylaşmıyorum. Ama bunu engellemek için bir güvenlik mimarisi yaratmak da mümkün olmadı. Ama şunu da bir defa daha çok açık bir biçimde vurgulamak istiyorum; Ukrayna’ya saldırının savunulacak hiçbir yönü yoktur. Uluslararası hukuka aykırı biçimdeki bu saldırının, savaşın affedilecek de hiçbir yönü yoktur” görüşünü vurguladı.
Angela Merkel, değerler anlayışında Putin ile kendisi arasında dağlar kadar fark olduğunu da söyledi: “Putin demokrasiyi yanlış buluyor, ben ise doğru buluyorum. Ben hep ülkemin çıkarları için çalıştım. Savaşsız, barış içinde bunun nasıl mümkün olacağını bulmak için çalıştım. Kalbim hep Ukrayna için attı. Ama gerçekleri de göz önünde bulundurmalıyız. Günümüzde herkes zaferin ne olduğunu soruyor. Ben Ukrayna’nın mümkün mertebe başarıyla çıkmasını istiyorum bu savaştan. Hedef bu. Rusya’nın Ukrayna’da giriştiği savaşın sinyallerini görevi bırakmadan önce Moskova’ya yaptığım veda ziyareti sırasında hissettim. Rusya’nın askeri birliklerinin hareketlenmesi görevimin son döneminde başladı. İyi şeyler olmayacağını anlamıştım. Olup bitenlerin ve gelişmelerin ciddiye alınması gerektiğinin bilincindeydim. Kendi kendime sonradan, ‘Acaba bazı hatalar mı yaptık, eksiklerimiz mi oldu? Acaba daha fazla yapmamız gereken şeyler var mıydı?’ diye soruyorum.”
Angela Merkel, Almanya’nın savaş bölgelerine silah gönderilmemesi politikasının yanlış olduğunu da itiraf etti. “Rusya haritadan silinmeyecektir. Ama Ukrayna’daki şu andaki durum yeni bir tutum sergilenmesini gerektiriyor. Sadece konuşma zamanı geçti. Yeni bir dönem başladı” diyerek Ukrayna’ya ağır silah gönderilmesini savundu. Rusya’nın başlattığı savaş nedeniyle ‘Kuzey Akım 2’ doğal gaz boru hattı projesi nedeniyle ABD Başkanı Biden’la sorun yaşandığını hatırlatan Merkel, “Biz doğal gaz konusunda farklı düşündüğümüz için Biden’ın Almanya’ya yaptırım uygulamasını doğru bulmadım. Ama daha sonra müttefiklere yaraşır biçimde yeniden iş birliği yaptık” dedi.
‘BEN DE ENDİŞE DUYUYORUM’
Yıllarca CDU Genel Başkanlığı’nı da yapan Angela Merkel, görevi Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) Olaf Scholz’a devrettikten sonra tek başına seçim bölgesi Vorpommern’deki Rügen ve çevresinde deniz kenarında 5 hafta tatil yaptığını söyledi. O bölgeyi ve insanlarını çok iyi tanıdığını, onlara çok güvendiğini belirten Merkel, “Tatil güzeldi. Tadını çıkardım. Ama ben görevi bıraktıktan sonraki dönemin daha farklı olacağını hayal etmiştim. Ama olmadı. 24 Şubat (Rusya’nın Ukrayna’da savaşı başlattığı tarih) her şeyi değiştirdi. Benim için de bir dönüm noktası oldu. Tabii ben politik bir kişiyim. Birçok kişi gibi ben de bu gelişmelerden endişe ve tedirginlik duyuyorum” dedi.
Son dönemlerdeki gelişmelerle ilgili olarak açıklamada bulunmadığı için gelen eleştirilere de değinen Merkel, “Ben normal bir yurttaş değilim, Almanya’nın eski Başbakanıyım. Saha kenarından yorum yapmadan, yerime gelen başbakanı rahatsız etmeden kendi yolumu arıyorum. Bazen, ‘Merkel kendisini iyi hissedeceği randevuları kabul ediyor’ haberlerini okuyorum. Bu ülkede 16 yıl boyunca herhangi bir biçimde sorumlu olduğum her şey masamın üzerinden geçti. Ve şimdi artık her konuda görüş belirtmek ve yorum yapmak zorunda değilim. Ayrıca şu 6 ay, 16 yıllık başbakanlık dönemimle kıyaslandığında çok kısa bir süredir” dedi.
Merkel, 2007 yılında Moskova’da görüştüğü Putin’in kendisini korkutmak için köpeğiyle geldiği yönündeki anekdotla ilgili olarak da, “Cesur bir Şansölye olarak buna katlanmak zorundaydım. Katlandım da” açıklamasında bulundu. Ancak Putin’in kendisine köpeklerle sorunu olduğunu söyleyerek kumaştan oyuncak bir köpek armağan ettiğini de hatırlattı.
Merkel, 2015 yılında yaşanan sığınmacı krizi döneminde istifa edip görevi bırakmamasının yerinde bir karar olduğunu da savundu. Bazılarının seçimle gelip seçimle gittiğini hatırlatan Merkel, “Ben seçimle geldim. Hem de üst üste 4 dönem seçildim. Ama yeniden aday olmama kararı verip gönüllü olarak gittim” dedi. Görevi bıraktıktan sonra daha sakin bir yaşam sürdüreceğini hayal ettiğini ancak yaşanan savaş ve krizler nedeniyle şu aşamada bunun mümkün olmadığını da söyledi. Merkel, yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşinin sonunda, özgeçmişini ve siyasette yaşadıklarını içeren bir kitap yazdığını açıkladı.