Kalıpları kıran rap’çi: Chefket

Güncelleme Tarihi:

Kalıpları kıran rap’çi: Chefket
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2025 13:17

Berlin sokaklarında yankılanan bir ses, hip-hop sahnesinin kendine has ruhunu taşıyan bir şarkıcı: Chefket. Rap müziğin enerjisini reggae, soul ve funk tınılarıyla birleştirerek özgün bir tarz yaratan müzisyen, sadece ritimleriyle değil, sözleriyle de dinleyicilerini yakalamayı başarıyor. Müziğinde hem aidiyet hem de özgürlük arayışını işleyen Chefket, Almanya’da büyüyen bir sanatçı olarak iki kültür arasında köprü kuruyor. Müziğinde samimi hikâyeler anlatan, toplumun farklı kesimlerine seslenen ve özgün tarzıyla hip-hop sahnesinde kendine sağlam bir yer edinen Chefket ile bir araya geldik. Onunla sadece müziğini değil, ilham kaynaklarını, Berlin’deki sanat yaşamını ve kültürel kimliğini nasıl şekillendirdiğini konuştuk. Sanatıyla insanlara ne anlatmak istediğini ve gelecekteki projelerini merak edenler için keyifli bir sohbet sizleri bekliyor.

Haberin Devamı

Şevket, namıdiğer ‘Chefket’ kimdir?
Almanya’da doğup büyüdüm. Ailem Mersinli. İlk önce Ankara’ya, oradan 70’li yıllarda Almanya’ya gelmişler. Heidenheim’da bir işçi semti vardı. Oststadt. Orada çok güzel bir çocukluk geçirdim. Müzik yapıyorum, Almanca sözler yazıyorum. Ve iki senedir Türkçe sözler yazmaya başladım.
Ailende müziğe bir ilgi var mıydı?
Babam da müzisyendi. Türk Sanat Müziği yapıyordu. Şarkıcıydı o da. Herkes “Şarkıcı Mustafa” derdi. Babam Heidenheim’de ilk nesilden kim evlenirse, onun düğününü yapardı. O yüzden hayatımda herhalde en az 200 düğüne gitmişimdir. Düğünlerde müziğin içerisinde büyüdüm.
Müziğe ne zaman başladın?
1990’ların sonunda, 13 yaşında başladım. İlk önce söz yazdım. Gymnasium’da tek Türk bendim. Okulda zengin çocuklar caz-müzik yapıyordu. Onlara katıldım ve 15 yaşıma geldiğimde arkadaşlarımla ‘Nil’ isimli bir grup kurduk. O zamanki kız arkadaşımın adıydı.
O zamanlar daha çok Almanca rap mi dinliyordun?
İlk önce İngilizce rap ile başladım. İngilizce ile büyüdüm. Çok reggae müzik dinledim. Bir DJ vardı bizim orada. Bütün plaklar vardı onda. Her şeyi dinleyip, üzerine rap yapardım.

Kalıpları kıran rap’çi: Chefket
‘ESKİDEN BERLİN ÇOK UYGUNDU’
Peki profesyonel anlamda müzik yapmaya ne zaman başladın?
20 yaşımda Berlin’e geldim. Kimseyi tanımadan. “Bir bakayım” dedim, bu olacak mı yani? Eskiden Berlin çok uygundu. Bir odayı 150 Euro’ya kiraladım. Döner 3 Euro’ydu falan. Güzel zamanlardı. “Bu işi yapacağım” dedim ve 2009’da ‘Einerseits Andererseits’ albümünü çıkardım. Ondan sonra bütün piyasadan tanınmış isimler geldi. Four Music, Four Artists geldi. Herkesle beraber çalıştım. Turlara çıktım. Ondan sonra her şey değişti.
Sözlerin diğer rap’çilerden farklı...
Pozitif sözler yazanlar yoktu. Bizim Türk rap’çilerden de yoktu. “Derdimi, dertlerimizi, niye Türklere anlatayım ki?” dedim. Onlar zaten biliyor. “Almanlara anlatsam onlar anlar mı” dedim. Ama, baktım çoğu anlamadı. Tabii ki anlayanlar da oldu. Ama o sözler onları tam ilgilendirmedi. Çünkü onların aslında umurunda değil.
Biz onların umurunda değil miyiz?
Niye olalım ki abi? Biz devamlı mültecileri mi düşünüyoruz? Onlar da bizi düşünmüyor.
Kalıpları kıran rap’çi: Chefket
‘BAŞARILI OLURSAN AYNI SEVİYEDESİN’
Peki hangi dertlerini anlattın Almanlara?
Dertten çok bizim bakış açımızı. Mesela bir zamanlar Bill Cosby Show vardı. Ne anlatıyordu? Normal hayatı... Ama o siyahi insanların normal hayatını. Biz o zamana kadar görmemiştik. Çünkü siyahilerle ilgili hep stereotipleri gösteriyorlardı. O yüzden bizim normal hayatımızı anlatmak istedim. Bir dizi mi lazım bize? ‘Bülbül Cosby’ mesela (Gülüyor). Bizi gören yok, o zaman biz anlatalım. Biz de skateboard süreriz falan. Başarı geldikten sonra aynı seviyedesin. Ön yargılar kalkmış oluyor. Ve artık umurumda değil abi. Kimseye dert anlatmak durumunda değilim artık diyorsun.

Haberin Devamı

‘YENİ YERLER KEŞFETMEK LAZIM’
Siyasetle ilgileniyor musun?
Burada AfD yükseldi ya. Hiç umurumda değil abi. Çünkü ben söyledim, biz söyledik. Bizi dinlemediler. Biz devamlı anlattık. Bize hep “Bölücüsün” dediler. Çünkü biz görüyorduk, yani nasıl tehlikeli olduğunu görüyorduk.
Peki bundan 5-10 yıl sonra, AfD bir şekilde iktidar ortağı olursa burada yaşamaya devam eder misin?
Ya ben, AfD’nin iktidar olmadığı halde kalır mıyım diye düşünüyorum. Başka bir yerde yaşamayı düşünüyorum.
Neden? Sıkıldın mı Almanya’dan?
Dünyada o kadar çok güzel yerler var ki abi. Burayı tanıdık artık. Yeni yerler keşfetmek lazım. Değişik insanlar, değişik kültürler... Ama kimseden nefret ettiğim için değil. Üstelik burası soğuk.

Haberin Devamı

‘SAHNEDE EVDE GİBİ HİSSEDİYORUM’
Peki şarkı sözlerini yazarken ilham perisini mi beklersin yoksa masada oturup ders çalışır gibi mi yazarsın?
Eskiden böyle her gün yazacağım diyordum. Stüdyoda otururdum. Sabaha kadar. Orada uyuyordum. Doğru dürüst yemek yemeden. Öyle bir şey yok artık. Hiç yazmıyorum. Bekletiyorum. O böyle içimde dolana kadar. Ondan sonra bir şey yapmak istediğim zaman, tam ne istediğimi çok iyi biliyorum. Artık zorlamıyorum, sadece zevk alıyorum.
Türkçe sözler mi Almanca mı?
İkisi de. Ama Türkçe artık o kadar zevkli ki... Yeteri kadar kelime hazinem olmadığı için pek derine giremiyorum ya daha zevkli oluyor. Ama daha doğal oluyor. Çünkü Almancada çok derinlere giriyorum. Ama söylerken, sahnede Türkçe şarkılarım daha çok hoşuma gidiyor sanki. Çünkü Türkçe, evde annem ve babamla konuştuğum bir dil olduğu için sahnede evde gibi hissediyorum.

Kalıpları kıran rap’çi: Chefket
‘BİZE BİR YALAN DÜNYA PAZARLARLIYORLAR’
Daha çok pozitif metinler yazıyorsun ama sanki dünya artık öyle bir yer değil. Her şey kötüye gidiyor gibi görünüyor. Ne düşünüyorsun?
Öncelikle kendimize şu soruyu sormalıyız; Bizim endişelenmemiz, birilerine kazandırıyor mu? Bizim onları dinleyip korkuya kapılmamız yerine, kendi işimize odaklanmamız gerekiyor. Organize olmalıyız. Öncelikle, 30 metre çapımızdaki dünyaya bakmalıyız, çevremizde olup biteni görmeli ve iyi bir insan olmalıyız. Eğer herkes bunu yaparsa, inanıyorum ki her şey bambaşka olur. Daha güzel bir dünya mümkün.
İnternette söylenenler, yapılan tartışmalar çoğu zaman bir yere varmıyor. Gerçek hayatta ben bir Hıristiyan’ın bir Müslüman’a veya bir Müslüman’ın bir Hıristiyan’a hakaret ettiğini görmedim. Ama sanal dünya, gerçeklik gibi algılanmaya başlandı. Ben bunu kabul etmiyorum.
Kötülüğün yayılmasında sosyal medyanın rolünü nasıl görüyorsun?
Bir çekiç hem tamir olarak bir çivi için kullanabilir hem de kötülüğe ve şiddete sebep olabilir. Karar bizde. Başlangıçta sosyal medya gerçekten sosyal bir alandı. İnsanlar birbirini buluyordu, müzik alanında bağımsızlaşma sağlandı, büyük şirketlerin tekeli kırıldı ve artık onlara muhtaç olmadan üretim yapılabiliyordu. Ama şimdi yavaş yavaş görüyoruz ki, aslında bize bir yalan dünya pazarlanıyor. Sen neyi beğenirsen, sana onu sunuyorlar. Eğer yanlış bir şeye inanıyorsan bile, sosyal medya sana sürekli aynı şeyi göstermeye devam ediyor. Ve sen o sanal dünyada yaşamaya başlıyorsun. Eğer günde 6 saatini telefon başında geçiriyorsan, artık o senin gerçeğin haline geliyor. Yalanlar çok tekrarlanıyor. Ve biz de yorulmadan doğruları tekrarlamalıyız
Peki yapay zekâ hakkında ne düşünüyorsun?
Terminatör gibi bir gün bizi mahvedecekler!

Haberin Devamı

‘KİTAP YAZMAK İTİYORUM’
Müziğin dışında nelerle uğraşıyorsun?
Bizim bu dünyada yaşayacağımız kaç sene... Aslında o kadar az zamanımız var ki. O kadar çok şey yapmak istiyorum sanatımla. Film yapmak istiyorum, kitap yazmak istiyorum. Tiyatro yazmak istiyorum. Rap çok güzel ama daha fazlası olduğunu da biliyorum.
Başladın mı peki öyle bir şeye?
Evet senaryoya başladım. Ama tabii ki bu senaryo çok başında. Asıl bu işi yapanlarla buluşacağım, görüşeceğim. Zaman alacak biliyorum ama gelecekte umarım her şey o yola doğru gider. Çünkü sadece rap’le anlatılacak bir şey değil bu güzel hayat. Konular, bizim bildiğimiz konular ve biz bu yaşa geldik artık. Biz anlatmazsak kim anlatacak abi...
Peki filmde ne anlatmak istiyorsun?
Ne olursa olsun, bizim hikâyemiz. Hayatın içinden. Ama Türkler o stereotipik olarak değil. Normal hayatın içinden, Bill Cosby gibi.

Kalıpları kıran rap’çi: Chefket
‘ANNEM BAŞTA BERİ DESTEKLEDİ’
‘Köylü Boy’ şarkının hikâyesi nedir? Nasıl çıktı o?
Çok huzurlu bir ortamda ve zamanda yazdım. ‘Köylü Boy’, bir ramazan ayında çıktı abi. O sene Didim’e gitmiştim. Annemle oruç tuttum o sene. Sabahleyin sahuru ben hazırladım. Annem de bana iftar hazırladı. İftardan sonra da yazmaya başladım. Ve galiba o ramazan havasının etkisi mi bilmiyorum, benim de çok hoşuma gidiyor bu şarkı gerçekten.
Annen ve baban müziğe başladığın zaman, “Oğlum ne işin var müzikle. Git oku, mühendis ol” falan demedi mi?
Onlar benim doktor olmamı istiyordu veya avukat. Ama ben skateboard’la gezdim hep. Çok yaramazlıklar yaptım ama her zaman efendiydim. Ve o efendilikten kurtardım yani. Dediler “Ya tamam, bu çocuk aslında ne yaptığını biliyor”. O yüzden devamlı desteklediler. Babam ilk önce anlamadı. Tabii ki Türk Sanat Müzik yapmamı istedi. Onun gibi. Annem ise baştan beri destekledi.
Enstrüman çalıyor musun peki?
Herkesin biraz enstrüman çaldığı gibi belki. Yani nota bilmiyorum mesela. Gitar çalmasını biliyorum, piyano çalmasını biliyorum. Kendim öğrendim ve sahnede de çalıyorum. Mesela bu sene Almanya turnesine çıkıyorum. Turnenin ismi ‘Doktor Dirican’ çünkü hayranlarım, sözlerimin ilaç gibi olduğunu söylüyorlar.
Chefket, sonbaharda Almanya turuna başlıyor. Stuttgart, Münih, Köln, Hamburg. 22 Kasım’da ise Berlin Festsaal Kreuzberg’de olacak. Detaylar: chefket.com adresinde Instagram: @Chefket

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!