Şansölyeden ilk mesaj: ‘Almanya bir göç ülkesidir ve öyle kalacaktır’

Merz, ilk hükümet açıklamasında, Almanya’yı her alanda ileri taşımakta kararlı olduklarını vurgularken, “Ülkemizi kalkındırmak ve halkımızın refah düzeyini korumak için yeni hükümet tüm gücüyle çalışacak” sözü verdi. CDU/CSU ile SPD’den oluşan yeni hükümetin Koalisyon Sözleşmesi’nin başlığının “Almanya için Sorumluluk” olduğunu hatırlatan Merz, hem kendisinin hem de hükümetin bu sorumluğu yerine getirmek için durmak yorulmak bilmeden çalışacaklarının da altını çizdi. Merz, “Biz 84 milyonun sorumluluğu için varız. Herkesin refahı için çalışacağız. Birliktelik ve dayanışma için mücadele edeceğiz. Almanya için, Avrupa için, dünya için sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bu şahane ülkemiz tüm meydan okumaların üstesinden gelecektir kendi gücüyle” dedi. Aynı zamanda “Hükümet olarak alacağımız Almanya’nın geleceği için önemli olacaktır. Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için önemli olacaktır. Dünya için önemli olacaktır” görüşünü vurguladı.

GAZZE ÇAĞRISI: AÇLIĞI EN KISA SÜREDE ÖNLEMELİYİZ
Konuşmasında Gazze’deki duruma da değinen Merz, Gazze’den ciddi açlık tehdidinin yaşanabileceği haberlerini aldıklarını belirterek, “Bölgedeki açlığın en kısa sürede önlenmesini tüm taraflar için özellikle vurguluyorum, tüm taraflar için insani bir sorumluluktur” dedi. Merz, acı çeken Gazze halkına daha iyi insani yardım sağlanabilmesi için yapılan tüm çabaları desteklediklerini vurguladı. Almanya’nın İsrail ile 60 yıldır diplomatik ilişkiler içinde olduğunu belirten ve bunu bir “mucize” olarak nitelendiren Merz, “İsrail’in güvenliğinin ve varlığının Almanya için bir devlet meselesi olmaya devam edeceğini” yineledi. “Bu vesileyle İsrailli dostlarımıza, ‘Sarsılmaz bir şekilde İsrail’in yanındayız’ demek istiyorum” diyen Merz, bu tutumun, bölgede hızlı bir barışın sağlanmasına yönelik çabaları da kapsadığını ifade etti. Gazze’deki ateşkes müzakerelerinin başarıya ulaşmasını ve esirlerin serbest bırakılmasını ümit ettiklerini belirten Merz, Almanya’da antisemitizmle kararlılıkla mücadele edeceklerini vurguladı. Almanya’nın Yahudiler için güvenli bir ülke olması gerektiğini de sözlerine ekledi.

UKRAYNA’DAKİ SAVAŞ
Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Merz, özgürlüğün ve liberal demokrasinin, daha önce hiç olmadığı kadar bu değerlere karşı olanlar ve düşmanları tarafından saldırıya uğradığını belirterek, “Rusya, İkinci Dünya Savaşı’nın ve hatta Avrupa’nın bölünmesinin sona ermesinden bu yana Avrupa’da bir arada yaşamamıza temel oluşturan tüm kuralları çiğnemiştir” diye konuştu. Merz, üç yıldan beri Ukrayna’da savaşın devam ettiğini hatırlatarak, “Bu savaşın sonucu sadece Ukrayna’nın kaderini belirlemekle kalmayacak. Bu savaşın sonucu Avrupa’da ve dünyada adaletin ve hukukun mu, yoksa tiranlığın, askeri gücün ve güçlünün çıplak hukukunun mu hakim olacağına karar verecektir” değerlendirmesinde bulundu. Bu yüzden Ukrayna’da, Avrupa’nın barış düzeninin risk altında olduğunu belirten Merz, “Bu tarihi karar verme durumunda, Avrupa her zamankinden daha fazla bir arada durmalıdır” diye konuştu.

‘SAVAŞIN TARAFI DEĞİLİZ, ANCAK TARAFSIZ DEĞİLİZ’
Ukrayna’da kalıcı ve adil bir barış istediklerini ifade eden Merz, Ukrayna’ya destek vermeyi sürdüreceklerini yineledi. Başbakan Merz, “Savaşın bir tarafı değiliz ve olmayacağımız da açıktır. Ancak ne müdahil olmayan bir üçüncü tarafız ne de cepheler arasında tarafsız bir arabulucuyuz. Nerede durduğumuz konusunda hiçbir şüphe olmamalı: Kayıtsız şartsız Ukraynalıların yanındayız” dedi. Rusya’nın Avrupa’yı bölme girişimlerine kararlılık ve birlik içinde karşılık verileceğini vurgulayan Merz, Batı’nın bu çabalara karşı bölünmesine izin vermemesinin önem taşıdığını kaydetti.

ALMAN ORDUSUNA KAYNAK SAĞLANACAK
Almanya’nın savunma kabiliyetini artıracağını vurgulayan Merz, NATO’da ve Avrupa’da daha fazla sorumluluk alacaklarını ifade etti. Merz, ülkesinin NATO’daki yükümlülüklerini üstleneceğini belirterek, “Alman hükümeti gelecekte Alman ordusunun Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusu olması için gereken tüm mali kaynakları sağlayacaktır” dedi.

‘İLİŞKİLERİ GELİŞTİRECEĞİZ’
Friedrich Merz, göreve başlar başlamaz ilk resmi ziyaretlerini komşu ülkeler Fransa ile Polonya’ya yaptığını belirtirken, diğer AB ülkeleriyle de ticari ve siyasi alanda olduğu gibi diğer alanlarda da ilişkileri artırmaya kararlı olduklarını da vurguladı. “Avrupa’nın gözü bizim üzerimizde. Yeni bir Ulusal Güvenlik Koseyi kuruyoruz. Hem ülkemizin hem de Avrupa’nın güvenliği için” derken, AB’nin ortak savunma sistemini geliştirmesinden yana olduklarını da söyledi.

‘PEKİN-MOSKOVA YAKINLIĞINI KAYGIYLA İZLİYORUZ’
Merz, Çin’in Almanya ve Avrupa’nın önemli partneri olmaya devam edeceğini aktararak, tek taraflı bağımlılıkları ise azaltacaklarını kaydetti. Çin’in dış politika davranışlarında “artan sistemik rekabet unsurları” bulunduğunu gördüklerini söyleyen Merz, “Açıkçası, Pekin ve Moskova arasında artan yakınlaşmayı kaygıyla izliyoruz” dedi.

‘EKONOMİ ÖNCELİĞİMİZ’
Şansölye Merz, son dönemlerde yaşanan durgunluğun atlatılması için Almanya’da ekonomik yatırımların artırılması için her türlü desteğe hazır olduklarını da dile getirdi. Bu yasama döneminde 150 milyar Euro yatırım desteği planladıklarını da belirtti. Aynı zamanda enerji fiyatlarının düşürüleceğini, saat ücretinin 2026 yılı itibariyle 15 Euro’ya yükseltileceği, dar ve orta gelirlilerin vergi yükünün azaltılacağını da açıkladı.

‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ’
Başbakan Friedrich Merz, isim vermeden sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) güçlenmesini kast ederek, özgürlüğün tehdit altında olduğuna da işaret ederek, “Özgürlüğümüzü bu ülkede yaşayan herkesle birlikte savunacağız. Bu alanda genç nesillere de önemli görevler düşmektedir. Gelecek nesillere daha iyi bir gelecek bırakmak için hep birlikte özgürlüğümüzü korumak için mücadele etmeliyiz” dedi.

‘ALMANYA BİR GÖÇ ÜLKESİ’
2000’li yılların ortalarına kadar liderliğini yaptığı CDU “Almanya göç ülkesi değildir” tezinde ısrar ettiği halde, Şansölye Merz, “Almanya bir göç ülkesiydi, göç ülkesidir ve Almanya bir göç ülkesi kalacaktır” dedi. Ülkede yaşayan göçmen kökenlilerin, Alman vatandaşı olanların da olmayanların da bu ülkenin ve toplumun bir parçası olduğunun altını çizerken, “Biz bu ülkeyi hep birlikte şekillendirip, hem birlikte kalkındıracağız” dedi. Almanya’nın nitelikli göçe ihtiyacı olduğunu yineleyen Merz, düzensiz göçün engellenmesi ve sığınmacı sayısının sınırlandırılmasında kararlı olduklarını, AB ülkeleriyle birlikte hareket edeceklerini ve Almanya’nın sınırları da kontrolleri artırarak sürdüreceklerini de söyledi.

İKİNCİ SINIF BAŞBAKAN
Seçimlerden “ikinci güçlü parti” olarak çıkan sağ popülist AfD Eş Başkanı Alice Weidel, Friedrich Merz’in ancak ikinci turda seçilebilmesini kast ederek “Siz ikinci sınıf başbakansınız” dedi. Sol Parti’nin desteğiyle ikinci tur oylamanın aynı gün yapılmasını kast ederek de “Siz Sol Parti’nin başbakanısınız” dedi. Başbakan Merz’i daha göreve başlamadan seçim öncesi verdiği bazı sözlerden caymakla suçlayan AfD Eş Başkanı, Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın (BfV) partisini “aşırı sağcı bir oluşum” olarak sınıflandırmasını geri aldığını da ileri sürdü. Bilindiği gibi “BfV” sınıflandırmasını geri almadı, geri alma davası sonuçlanıncaya kadar dondurdu. Weidel’den sonra söz alan SPD Federal Meclis Grup Başkanı Matthias Mirsch ise “kin ve nefret hiçbir zaman çoğunluk sağlamamalı” derken, diğer meclis gruplarıyla birlikte Weidel ve AfD’nin güçlenmesini engellemekte kararlı olduklarını vurguladı.