MÜSİAD Avrupa’dan Wohlleben açıklaması

Güncelleme Tarihi:

MÜSİAD Avrupa’dan Wohlleben açıklaması
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2018 17:54

MÜSİAD Avrupa Direktörü Burhan Sağlam, terör örgütü NSU davası sanığı Ralf Wohlleben’in serbest bırakılmasının, Alman hukukuna şüphe düşürdüğünü söyledi.

Haberin Devamı

BURHAN Sağlam, geçen yıllarda NSU tarafından yapılan, 8 Türkiye kökenli 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan ırkçı saldırılar hakkında açıklanan dava kararına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Avrupa’da giderek artan ırkçı düşünce yapısının ve yabancı düşmanlığının en canlı kanıtlarından biri olan NSU davasında, beş yıllık yargı sürecinin ardından geçen hafta çarşamba günü kararın açıklandığını anımsatan Sağlam, şöyle dedi:
“Kararda, olayın baş zanlısı Beate Zschaepe’ye verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası, ne söz konusu örgütün faaliyetlerinin hukuk önünde tamamen mercek altına alınıp aydınlatılması ne de ırkçı faaliyetlerin titizlikle incelenip lağvedilmesi adına tatmin edici sonuçlar doğurmamıştır. Bu karar, her ne kadar kurbanların yakınları açısından teselli gibi görünse de adaletin tecellisi ve yargının tarafsızlığı bakımından davanın seyri, soru işaretleri barındırmaya devam edecektir.

Haberin Devamı

‘TATMİN EDİCİ DEĞİL’
“Soruşturma aşamasında delillerin karartılması ve sanıkların işledikleri suçun ‘üç kişilik münferit bir saldırı’ gibi lanse edilmesi kuşkusuz Federal Almanya Cumhuriyeti’nin ‘üstün’ hukuk devleti anlayışına şüphe düşürmüştür. Hem dava seyrinde yaşananlar hem de kararın hukuki kimliği Almanya’da mukim Türk azınlık ve dünya kamuoyu nazarında tatmin edici değildir.”

İNANCIMIZI KAYBETMEDİK’
“Diğer sanıklar hakkında hazırlanan iddianameler ve dahi verilen hükümlerin de ırkçı sebeplerle adam öldürmeye teşvik, yardım ve yataklık için verilen cezalardan öte; basit maddi hasarlara verilen cezalar statüsünde olması, bunun açık göstergesidir. Çok kültürlü toplumsal yapının geleceği açısından soruşturmanın tamamı ve verilen hükümler, hem hukuk devletinin tarafsızlığı hem de terörün kimi hedef alırsa alsın bir insanlık suçu olduğu ve böyle cezalandırılması gerektiği mantığının oturması adına ümit vaat edici değildir. Soruşturmayla geçirdiğimiz son beş yıla rağmen, hukuk devletine ve gerçekleşmiş ırkçı saldırıların tamamen aydınlatılmasına olan inancımızı kaybetmemiş bulunmaktayız. Terörün din, dil, ırk ve neden aramaksızın her milletin ortak tehdidi olduğu kabulünden hareketle ırkçı teröre karşı Almanya’nın önleyici tedbirler alması gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda devletin ve yetkili makamların Türk-Alman STK’ları ile birlikte hareket ederek daha güçlü bir toplumsal bilincin oluşmasını sağlaması gerektiğine inanıyoruz. Almanyalı Türklerin duyduğu güvensizliği ancak bu giderecektir.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!