Korona sırtından oy avcılığı

Güncelleme Tarihi:

Korona sırtından oy avcılığı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 13, 2020 09:32

Almanya’da son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum. Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oluşturduğu büyük koalisyon hükümetine “Güçlü” diyenlerin oranı yüzde 49’u buluyor. Bu, Almanya’da 1999 yılından beri bir hükümetin ulaştığı en yüksek oran.

Haberin Devamı

HÜKÜMETİN koronavirüs belasına karşı verdiği mücadeleye ve aldığı önlemlere destek ise çok daha yüksek. Almanların yüzde 20’si hükümetin korona krizi yönetimini “Çok iyi” yüzde 47’si de “İyi” buluyor. Hükümetin kriz yönetiminden az memnunların oranı yüzde 23’te, hiç memnun olmayanların oranı da yüzde 9’da kalıyor.
Koronavirüs salgınından şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 81 binden, Avrupa ülkelerinden İngiltere’de 32 binden, İtalya’da 31 binden, İspanya’da ve Fransa’da 27 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.
Almanya’da ise alınan önlemler ve izlenen kararlı politika sayesinde yaşamını yitirenlerin sayısı 7 bin 700’ü geçmedi.
*
Evet...
Bir kişinin ölmesi bile çoktur.
Ama diğer ülkelerle kıyaslandığında, Almanya bu belayı şimdiye kadar en az kayıpla atlatmıştır.
Yani hükümet bu krizi diğer ülkelerin çoğuna göre çok daha iyi yönetmiştir.
Nitekim Başbakan Angela Merkel’in bu politikası sayesinde, Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa CDU/CSU’nun yüzde 40’ın üzerinde oy alacağı ortaya çıkmıştır.
Alınan önlemler olumlu sinyaller vermeye başlayınca, federal hükümet ile eyalet hükümetleri bazı alanlardaki uygulamalara esneklikler getirmiştir.
Böyle olduğu halde, Almanya’da aşırı sağcılar, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yandaşları, komplo teorisyenleri, Alman devletini tanımayan İmparatorluk Vatandaşları ve onların ‘oyununa gelen’ bazı vatandaşlar, hükümetin koronavirüs belasına karşı açtığı savaştan başarılı çıkabilmek için uygulamaya koyduğu ‘kısıtlamalara’ isyan etmekteler.
Bu yüzden de çeşitli kentlerde protesto gösterileri düzenlemekteler.
Aynı çevreler, geçtiğimiz hafta sonu başkent Berlin’de, Stuttgart’ta, Köln’de, Münih’te ve başka kentlerde sokaklara döküldüler.
Ellerinde, “Özgürlük. Demokrasi. Anayasa”, “Biz yaşamımızı geri istiyoruz”, “Temel haklarımıza dokunmayın!” yazılı pankartlar taşıdılar.
Gösterilere katılanlara “Tasmaları çıkarın” diyerek, virüsten korunmak için takılan maskeleri çıkarmalarını istediler.
Göstericiler hiçbir yerde kurallara riayet etmedi.
Münih’te eyalet hükümetinin düzenlemelerine göre en fazla 80 kişinin gösteriye katılmasına izin verildiği halde, kent merkezindeki Marien Meydanı’nda binden fazla kişi toplandı.
Kimse de 1.5 metre mesafe uygulamasına riayet etmedi.
Çoğu maske takmadı.
Bavyera polisi olay çıkmasına meydan vermemek için müdahale etmeyip ihlallere göz yumdu.
Stuttgart’ta da öyle.
10 bine yakın gösterici hükümetin ‘kısıtlamalarını’ protesto etti.
Mesafe kurallarına orada da kimse riayet etmedi.
Köln’de, Frankfurt’ta, Dresden’de ve başka kentlerde de öyle.
Polis seyretmekle yetindi.
Başkent Berlin’de ise Federal Meclis binası önünde, ünlü Alexander Meydanı’nda ve bazı başka kesimlerde protesto gösterileri düzenlendi.
Berlin’de de mesafe kurallarına uyulmadı.
Ama uyarılara rağmen mesafe kurallarına uyulmadığı için polis 30’un üzerinde göstericiyi gözaltına aldı.
*
Evet...
Almanya’da sığınmacılara ve Müslümanlara karşı yıllarca her pazartesi günü sokaklara dökülen ve “PEGIDA” kısa adıyla tanınan ‘Batı’nın İslamlaşmasına karşı Vatanperver Avrupalılar’ ile sağ popülist yandaşlarının yerini şimdi hükümet karşıtı ‘Coronacılar’ aldı.
Evet...
Alman Anayasası’na göre herkesin gösteri düzenleme, gösteriye katılma hakkı ve özgürlüğü vardır.
Evet...
Demokratik hukuk devletlerinde özgürlüğün korunması öncelikli bir ilkedir.
Öyle de olmalıdır.
Zaten doğru olanı da budur.
Ama başkalarının yaşamlarını hiçe sayarak, Almanya’da anayasal düzeni devre dışı bırakmayı hedeflediklerini gizlemeyen sağ popülistlerin, aşırı sağcıların ve Nazilerin koronavirüs gibi tehlikeli bir salgının sırtından oy avcılığı yapmalarına sessiz kalınmasının tüm özgürlükleri yok edeceği de unutulmamalıdır.

 

BAKMADAN GEÇME!