İkisi de pişman

Güncelleme Tarihi:

İkisi de pişman
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2021 10:19

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 23 Mayıs 1949 tarihinde Alman Anayası’nın kabulüyle resmen kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde yapılan genel seçimlerde, yıllarca hep Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’nin SPD) başbakan adayları yarıştı. 2002 yılındaki genel seçim öncesi Hür Demokrat Parti (FDP) bu geleneği bozdu.

Haberin Devamı

İkisi de pişman
FDP’nin o dönemdeki Genel Başkanı Guido Westerwelle “Ben de varım” dedi.
O dönemde CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başkanı olan Edmund Stoiber’le birlikte SPD’li Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in koltuğuna göz dikti.
Westerwelle başbakan olamayacağını biliyordu, ama hedefi FDP’yi güçlendirmekti.
Seçim kampanyasını da ‘Strateji 18’ sloganıyla yürüttü.
Yani hedef toplam oyların yüzde 18’iydi.
Seçim kampanyası boyunca ekranlarında hep sarı renkli tabanında 18 yazılı kahverengi ayakkabılarını gösterdi.
Sokaklara asılan afişlerde de öyle.
Ama Westerwelle aradığını bulamadı.
FDP toplam oyların ancak yüzde 7.4’ünü alabildi.
Edmund Stoiber de ulaşamadı hedefine.
CDU/CSU toplam oyların yüzde 38.5’ini aldığı halde, muhafazakâr kanattan 6 bin daha fazla oy alan SPD’li Başbakan Gerhard Schröder, Yeşiller’in desteğiyle koltuğunu korudu.
*
İşte 19 yıl sonra yine 3 başbakan adayı yarışacak.
SPD kavgasız dövüşsüz Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz’u başbakan adayı göstereceğini aylar önce ilan etti.
CDU/CSU ile Yeşiller ise bu konuda uzun süre kara kara düşündü.
Çünkü ‘iki başlı’ Yeşiller, Eş Başkan Annalena Baerbock ile Robert Habeck’ten birini tercih etmek zorundaydı.
‘Kardeş partiler’ de CDU Genel Başkanı ve Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet ile CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder’den birini.
Yeşiller daha erken davrandı ve 19 Nisan’da başbakan adayını ilan etti.
Kameraların karşısına geçen Robert Habeck, yanında duran Eş Başkan Baerbock’u göstererek, “Yeşiller’in başbakan adayı Annalena Baerbock’tur” dedi.
Aylar önce “Annalena Baerbock aday olmak isterse öncelik onun” diyen Habeck oyun bozanlık etmedi.
Ekran karşısında her şeyin güllük gülistanlık bir atmosferde geçtiği havası yansıttı.
Ama iki saat sonra haftalık ‘Die Zeit’ gazetesine verdiği demeçte, “Hiçbir şeyi bu Cumhuriyet’e başbakan olarak hizmet etmekten daha fazla istememiştim. Ama bu seçim kampanyasından sonra bunu yapamayacağım. Bu yüzden bugün benim siyasi hayatımın en acı verici günü” diyerek, adaylıktan feragatın hiç de kolay olmadığını itiraf etti.
Yani bir yerde çok pişman olduğunu da.
*
‘Kardeş partiler’ de karar vermekte epeyce zorlandılar.
CDU lideri Armin Laschet de, aylardır “Benim yerim Bavyera” diyen CSU lideri Markus Söder de “Ben adayım” diye tutturdu.
Ancak ‘büyük kız kardeş-abla’ CDU’nun Genel Başkan Laschet’in arkasında durduğunu görünce kafa tutmaktan vazgeçip, “Birlik Partileri’nin adayı Armin Laschet’tir” demek zorunda kaldı.
Tabii meydanlarda atıp tutan ve her fırsatta kamuoyu yoklamalarını hatırlatıp “Halk beni istiyor” diyerek hava atan Söder için böyle bir kararı vermek hiç de kolay olmadı.
Her ne kadar “Seçimleri muhafazakâr kanadın kazanması için Laschet’le el ele vererek mücadele edeceğiz” dese de, çok da inandırıcı olmadı.
Hâlâ da öyle.
Söder, günlük gazetelerden Süddeutsche Zeitung’a verdiği demecinde, ‘Pembe Panter’ çizgi film kahramanı Paul’un “Bugün her gün değildir, yine gelirim, şüphesiz, tartışmasız” sözlerini hatırlatarak, daha şimdiden ileriye dönük sinyaller de verdi.
Bu bir yerde ‘kardeş parti’ CDU’ya tehditti.
Aynı zamanda başbakan adaylığında ısrar etmeme pişmanlığı da.
1976 yılındaki genel seçim öncesi CSU’nun o dönemdeki Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Franz Josef Strauss da başbakan adayı olmak istemişti.
Ama CDU lideri Helmut Kohl, “Aday ben olacağım” deyince direnemeyip vazgeçmişti.
CDU/CSU oyların yüzde 48.6’sını aldığı halde Kohl iktidara gelememiş ve 4 yıl sonraki seçimlerde Strauss’a başbakan adayı olma yolu açılmıştı.
Nitekim öyle de oldu, ama Strauss umduğunu bulamadı.
Belli ki Söder “Yine gelirim” diyerek, daha şimdiden 2025’e yapılacak genel seçimlerde başbakan adayı olmak istediği sinyalini de verdi.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!