Güncelleme Tarihi:
Dünya hem Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaşın durdurulması hem de İsrail ile İran arasındaki karşılıklı saldırılan savaşa dönüşmesini engellemek için kafa yorarken, Almanya’da Yeşiller, gözlerini Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel’e diktiler.
Yeşiller’li bazı politikacılar, Merkel’in yanlış politikasının Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i cesaretlendirdiğini ileri sürdüler.
Hatta Angela Merkel başbakanlığında 2005-2009 ve 2013-2021 yıllarında CDU/CSU ile SPD’den oluşan “büyük koalisyon hükümeti” döneminde alınan yanlış kararlar yüzünden Almanya’nın Rusya’ya enerji bağımlılığının arttığını iddia ettiler.
Yıllarca CDU Genel Başkanlığı da yapan başbakan Merkel’in ilgili birimler tarafından uyarıldığı halde, bunu bile bile görmezden geldiği görüşünü savunarak, Federal Meclis’te bir Araştırma Komisyonu oluşturulmasını bile gündeme getirdiler.
Evet…
Angela Merkel, 22 Kasım 2005 tarihinde Almanya’da başbakanlık koltuğuna oturdu.
Ve 26 Ekim 2021’e kadar aralıksız görevde kaldı.
Yani tam 5869 gün.
Merkel’in başbakanlığı döneminde ABD’de 4, Fransa’da 4 Devlet Başkanı, Kanada’da 4, İngiltere’de 5 ve İtalya’da 9 Başbakan gelip gitti.
Aynı dönemde Vladimir Putin 12 yıl Devlet Başkanı ve 4 yıl da Başbakan olarak görev yaptı.
Angela Merkel ve Vladimir Putin, görev süreleri boyunca hem Almanya’da hem Rusya’da hem de başka ülkelerdeki zirvelerde defalarca bir araya geldi.
Ticari ilişkilerin artırılması yoluyla siyasi alanda da değişikliğin mümkün olacağını, diğer politikacılar gibi “Almanya’nın ilk kadın başbakanı” olarak tarihe geçmeyi garantileyen Angela Merkel de düşündü.
Ama Almanya’nın ekonomik çıkarlarını da düşündüğü için Şansölye Merkel, Rusya ile Almanya arasındaki doğal gaz boru hattı Kuzey Akım 1 ve 2 projelerine de tam destek verdi.
Ancak Yeşiller’in Angela Merkel’i Almanya’nın Rusya’ya enerji bağımlılığının mimarı olarak suçlaması, gerçekleri yansıtmamaktadır.
Çünkü Kuzey Akım 1 projesinin mimarı Angela Merkel değil, kendileriyle 1998-2005 yıllarında ortaklık eden SPD’li Şansölye Gerhard Schröder’dir.
Bu projeyi de imzalayan Vladimir Putin ile Almanya’da “Putin dostu” olarak bilinen Gerhard Schröder’dir.
Ve o zamanki hükümet ortağı Yeşiller de buna destek vermiştir.
Ve başbakanlık koltuğunu 22 Kasım 2005’te Merkel’e devreden Gerhard Schröder, aynı gün milletvekilliğinden de istifa edip, kısa bir süre sonra da Rusya’nın enerji devi Gazprom şirketinin yüzde 51 ortak olduğu Kuzey Akım’da görev aldı.
Kendi partisi SPD’den ve diğer partilerden eleştiriler geldiği halde, “Bu benim özel yaşamım, kendi kararım” diyerek kimseciklere kulak asmadı.
Rusya’nın Wiborg kentiyle eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Mecklenburg-Vorpommern’in Lubmin beldesi arasında Baltık Denizi’nin altından geçen 1224 km. uzunluğundaki doğal gaz boru hattı, yani Kuzey Akım 1 projesi 2011 yılında tamamlanarak aynı yıl faaliyete geçti.
Ve Rusya’dan ucuza doğal gelmesine herkes gibi Yeşiller de sevindi.
Evet…
Kuzey Akım 2 Merkel döneminde imzalanmıştır.
Wiborg ile Lubmin yakınlarındaki Greifswald kenti arasındaki 1230 km. uzunluğunda olan Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattının yapımı da 2021 yılı eylül ayında tamamlandı.
Ancak Rusya’nın Ukrayna sınırlarına askeri birlikleri, tankları, topları, tüfekleri yığmaya başlaması üzerine faaliyete geçmesi gecikti.
Her ne kadar 8 Aralık 2021’de SPD, Yeşiller ve FDP ile koalisyon hükümetini kurup başbakanlık koktuğuna oturan sosyal demokrat Olaf Scholz, “bu özel sektör tasarısıdır” diyerek faaliyete geçirmeyi düşünse de, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından iki gün önce bundan vazgeçti.
Ve Batı’nın yaptırımları nedeniyle Kuzey Akım 2 faaliyete geçmedi.
Tabii yaptırımlar nedeniyle Putin de doğal gaz vermeyi durdurunca, borular da tıkandı.
Almanya’da doğal gaz ve petrol fiyatları tepe yaptı.
Scholz hükümeti Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katarla sözleşmeler yaparak ülkede enerji krizi yaşanmasını engelledi.
Ama Merkel’e eleştiriler bitmedi.
Rusya politikasının tek suçlusu Angela Merkel oldu.
Zorunlu askerliğe son verilmesinin tek suçlusu Angela Merkel oldu.
Avrupa’ya düzensiz göçün engellenmesi için Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması imzanlanmasında etkin rol oynadığı halde, Avusturya, Polonya ve Macaristan’ın kapılarını tamamen kapatmaları üzerine “wir schaffen das” (Başarırız, beceririz, üstesinden geliriz) diyerek 2015 yılında Almanya’nın kapılarını sığınmacılara sonuna kadar açıp, Avrupa’nın prestijini kurtaran Angela Merkel, ülkeye sığınmacı sayısının artmasının tek suçlusu oldu.
İklimin korunması için yenilenebilir enerjiye ağırlık vererek nükleer santrallerin kademeli olarak kapatılmasının tek suçlusu Angela Merkel oldu.
Ama Angela Merkel’in 16 yıl boyunca neler çektiği bilinmedi.
2007-2008 yıllarında dünya genelinde yaşanan mali kriz Merkel’in dönemindeydi.
2010 yılındaki Avro krizi Merkel’in dönemindeydi.
2015 ve sonraki yıllardaki sığınmacı krizi Merkel’in dönemindeydi.
Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 olarak bilinen pandemi belası Merkel’in döneminde başlamıştı.
Angela Merkel’in tutarlı ve akıllı politikası sayesinde, Almanya bunların hepsinin de üstesinden gelmeyi başardı.
Merkel’i suçlama yerine Yeşiller ve onlar gibi düşünenler, önce iğneyi kendilerine, sonra da çuvaldızı ele, Merkel’e batırmalılar.