Hangi çağda yaşıyoruz?

Güncelleme Tarihi:

Hangi çağda yaşıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2022 09:25

Birkaç gün önce, yıllarca Frankfurt’ta Hürriyet’te beraber çalıştığımız ve yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’ye dönen bir arkadaş aradı. Fethiye yakınlarında yaşadıkları köydeki bir komşularının bilgisayar mühendisi olan oğlu Berlin’de doktorasını yapmak istiyormuş. Herhangi bir öğrenci yurdunda yer bulabilmesine yardımcı olup olamayacağımı sordu. “Elimden geleni yaparım” deyince, benim telefon numaramı anne-babasına verip veremeyeceğini de sordu. Ben de “Tabii ki verebilirsin” dedim.

Haberin Devamı

Hangi çağda yaşıyoruz
ERTESİ gün gencin annesi telefon etti.
Yıllar önce Türkiye’nin Kuzey-Doğu illerinden birinden Fethiye yakınlarına göç edip bir çiftlik satın aldıklarını ve artık oralı olduklarını anlattı.
Üniversiteyi bitiren oğullarının bir iş bulamadığını ve o nedenle Almanya’da doktorasını yapmak ve sonra da orada kalmak istediğini söyledi.
Lafı uzatmadı ve “Oğlumuz için bir öğrenci yurdunda yer arıyoruz” dedi.
Ancak daha ben hiçbir şey sormadan, “Ama kız ve erkek öğrencilerin birlikte kaldıkları bir yurt istemiyoruz. Yalnız erkeklerin kaldığı bir yurt istiyoruz” dedi.
Tabii annenin bu yaklaşımına çok şaşırdım.
Kendi kendime “Hangi çağda yaşıyoruz?” diye söyledim.

Haberin Devamı

‘OĞLUM NE İŞİN VAR FRANSA’DA’
Ama kendimi birden 1970’li yılların başında buluverdim.
Konya’nın Beyşehir ilçesinde 1968 yılında liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girdim.
Ama Tıp Fakültesi’ne girmek için gereken puanı alamadım.
Aradan bir süre geçtikten sonra babama tıp öğrenimi yapmak için Fransa’ya gitmek istediğimi söyledim.
Bir ağa oğlu olduğu halde, okuma yazmayı askerde öğrenen ve belki de Fransa’nın nerede olduğunu bile bilmeyen babam, “Oğlum ne işin var Fransa’da? Git Ankara veya İstanbul’a başka bir şey oku” dedi.
Ben de biraz ‘ukala’ olduğum için, “Ankara veya İstanbul’a giderim. Ama okumam, senin paralarını yerim” yanıtını verdim.
Tabii sonradan rahmetli olan babam, “Cehennemin dinine git. Nereye gidersen git” dese de ben cehennemin dibine değil, babamın parasını alıp bir pasaport çıkarttım ve Fransa’nın yolunu tuttum.

İSYAN BAYRAĞI ÇEKTİLER
1969 yılı Ekim ayı sonunda Ankara’dan kalkan THY uçağına binip, Roma’da yolcu aldıktan sonra Paris’e vardım.
Paris’te trene binip Strasbourg’da yaşayan tanıdıkların yanına gittim.
Onların kaldığı pansiyonda bir oda kiralayıp, geçici olarak oraya yerleştim.
Dil kursuna kaydımı yaptırdıktan sonra sadece erkeklerin kaldığı bir öğrenci yurdunda bir oda bulup yerleştim.
Dil kursunu bitirdikten sonra Strasbourg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırdım.
Bir gün üniversiteden yurda döndüğümde kızlı erkekli gençlerin yurdun girişinde şarkı söyleyip dans ettiklerini gördüm.
Önce bir anlam veremedim.
Oturduğum kata çıktığımda da aynı hareketlilik vardı.
Kadınların girmelerinin yasak olduğu yurt, adeta ana baba gününe dönmüştü.
Neler olup bittiğini sordum.
Kızlı erkekli öğrenciler, yurt yönetimine isyan bayrağı açmıştı.
Yurda kadınların girmelerine izin verilmesini istiyorlardı.

Haberin Devamı

BABA BİR YAZI GİTMİŞ
Aradan birkaç hafta geçtikten sonra babamdan bir mektup aldım.
“Ulan ben seni oraya karı kızla eğlenesin diye değil, okuyasın diye gönderdim” diye yazıyordu.
Aynı zarfın içinde Beyşehir Lisesi’nde bir Fransızca öğretmenine tercüme ettirdiği, yurt yönetiminin gönderdiği yazı da vardı.
Yurda kadınların alınması için benim de protesto gösterisine katıldığım ve yurttan kovulacağım yazılıydı.
Derhal yurt yönetiminin bürosuna gittim ve benim 18 yaşın üzerinde olduğumu beni ilgilendiren konularda kararı kendimin verebileceğini söyledim.
Özür dilediler yaptıkları hata nedeniyle.
Tabii ben bununla yetinmeyip “Strasbourg’da okuduğum sürece aynı yurtta kalabileceğimi” içeren bir yazı aldım.
O yazıyı tercüme edip Türkiye’nin Strasbourg’daki diplomatik temsilciliğine tasdik ettirdim ve babama gönderdim.
Artık babam da ben de rahatlamıştık.
Ama bu olayı ben 1970 yılı sonbaharında, yani bundan tam 52 yıl önce yaşamıştım.
Günümüzün Fransa’sı ve Almanya’sında değil.
İşte bu yüzden oğlunun bir erkekler yurdunda kalmasını isteyen annenin bu yaklaşımı, bana yıllar sonra “Acaba hangi çağda yaşıyoruz?” dedirtti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!