Güven kaybı SPD'yi gözden düşürdü

Güncelleme Tarihi:

Güven kaybı SPDyi gözden düşürdü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2025 10:13

Almanya’da 1913 yılından beri geçerli olan “kana dayalı” (ius sanguinis) Alman vatandaşlığında ilk köklü reform, 1998 yılında iktidara gelen Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller tarafından gerçekleştirildi.

Haberin Devamı

Güven kaybı SPDyi gözden düşürdü

SPD’li Gerhard Schröder başbakanlığındaki “kırmızı-yeşil koalisyon”, 1999 yılında “doğulan yere dayalı” (ius soli)  Alman vatandaşlığı yolunu açtı.  Alman vatandaşı olabilmek için Almanya’da en az 15 yıl ikamet etmiş olma koşulunu da 8 yıla düşürdü.

1 Ocak 2000 tarihinden itibaren de, ebeveynlerden birinin en az 5 yıldır Almanya’da yaşaması halinde, burada dünyaya gelecek çocuklarına otomatik olarak Alman vatandaşlığı verilmesi de hayata geçirildi. Hem de ebeveynlerinin geldikleri ülke vatandaşlığını kaybetmeden. Yani “çifte vatandaşlık” yolu da açıldı.

Ancak doğuştan Alman vatandaşı olanların 18-23 yaşları arasında “tek vatandaşlıkta” karar kılmaları da yasada yer aldı. Ama 2014 yılında “opsiyon model” olarak nitelenen bu uygulamaya da son verildi ve böylece “çifte vatandaşlık” yolu tamamen açıldı.

26 Eylül 2021’de yapılan genel seçimlerden sonra iktidara gelen SPD, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller koalisyonu, Alman vatandaşlığını modernleştirmek için harekete geçti. Ve SPD’li Olaf Scholz başbakanlığında oluşturulan “trafik ışığı koalisyonu” (kırmızı-sarı-yeşil koalisyon) 27 Haziran 2024 tarihinde ‘Modern Alman Vatandaşlığı Yasası’nı hayata geçirdi.

Yeni yasal düzenlemelerde, Alman vatandaşı olabilmek için en az 8 yıl ikamet etmiş olma süresi 5 yıla düşürülmesi yer aldı. Hatta çok iyi uyum sağlamış olanlar ve fahri faaliyetlerde bulunanlar için bu süre 3 yıla düşürüldü.

Almanya’nın o zamanki Başbakanı Olaf Scholz, “Demokrasi birlikte belirlemek imkanından yaşar. Bu nedenle ikamet edenler ile ‘seçmen yurttaşlar’ birbirlerinden çok uzaklaşmamalılar” diyerek yasada yapılan reformu savundu.

SPD’li Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser de, “Bizim reformumuz modern Almanya’yı kabullendiğimizin işaretidir” dedi. Bu uygulamayla Almanya’nın kalifiye elemanlar için daha cazip hale geleceğine işaret ederek, “Bununla biz Almanya’nın konumunu güçlendiriyoruz” açıklamasında bulundu.

23 Şubat 2025’te yapılan erken genel seçimlerden sonra durum değişti. Baştan beri “hızlı vatandaşlığa” karşı olan CDU/CSU, SPD’yi de yanına alarak 6 Mart iktidara gelir gelmez, gündemine Alman Vatandaşlık Yasası’nda değişikliği de aldı.

Ve CDU/CSU’nun bastırması üzerine SPD boyun eğerek”, Alman vatandaşı olabilmek için en az 5 yıl ikamet etmiş olma koşulunu içeren tasarıya Federal Meclis’te 8 Ekim’de yapılan oylamada onay verdi. İyi uyum sağlamış olan ve en az 3 yıldır Almanya’da ikamet eden yabancılara “hızlı vatandaşlık” yolunun kapatılmasına da. Yani bir yerde SPD “tükürdüğünü yaladı”…

Uzun süreli işsizler, geliri olmayanlar ile dar gelirlilere yapılan ve “Hartz IV” olarak nitelenen ödemelerin yerine SPD, FDP ve Yeşiller iktidarı döneminde, 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle “Yurttaş Parası” devreye sokuldu. Bu, SPD’nin gündeminde 2018 yılından beri vardı.

SPD’nin o zamanki Genel Başkanı Andrea Nahles, “Hartz IV” yerine “Yurttaş Parası” ödenmesi için ağırlığını koydu.  SPD Merkez Karar Yürütme Kurulu da bunu 2019 yılında kabul etti. 1980’li yıllardan beri “Liberal Yurttaş Parası” ödenmesini savunan FDP’nin de desteğiyle Yeşiller’i de “yola getirerek”, Scholz hükümeti daha fazla parasal destek içeren “Yurttaş Parası” uygulamasını hayata geçirdi. SPD’li Olaf Scholz yerine CDU’lu Friedrich Merz gelince durum değişti.

Tabii CDU/CSU’nun bastırması üzerine “Yurttaş Parası” gitti yerine “Temel Güvence” geldi. Çalışabilecek durumda olup da çalışmak istemedikleri için kendilerine gösterilen işyerlerini kabul etmeyenlere ödemelerin kademeli olarak tamamen durdurulması kararlaştırıldı.

İlk randevuya gelmeyenlere derhal ikinci bir randevu verilmesi ve ona da gitmeyenlere ödemelerin yüzde 30 azaltılması, üçüncü randevuya da gitmeyenlere ise ödemelerin tamamen durdurulması ve kiralarının devlet tarafından üstlenilmemesi de karara bağlandı. Ve CDU’lu Başbakan Merz de, sosyal devletin istismar edilmesine izin verilmeyeceğini vurgularken, “Yurttaş Parası’ tarih oldu. Onun yerine temel gereksinimlerin karşılanacağı ‘Temel Güvence’ ödemeleri yolu açıldı” dedi. Evet…  SPD bu politikasında da “tükürdüğünü yaladı”…

Tabii SPD’li politikacıların son yıllardaki hatalı davranışları, kendi seçmenlerini  bir zamanların “İşçilerin Partisi” olarak bilinen SPD’den uzaklaştırdı. 2021’deki genel seçimlerden yüzde 25.7’yle “en güçlü parti” olarak çıkan SPD, 23 Şubat 2025’teki erken genel seçimlerde yüzde 16.4’e düştü.

CDU/CSU yüzde 28.5’le ilk, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 20.8’le ikinci sıraya yerleşti. Yani bir dönemler yüzde 50’nin bile üzerinde oy alan “halk partisi” SPD, Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın (BfV) “kesinleşmiş aşırı sağcı” olarak sınıflandırdığı AfD’nin bile gerisinde kaldı.

Son kamuoyu yoklamalarına göre ise AfD tepe yaparken, SPD diplere vurdu.  Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa AfD’nin yüzde 26, CDU/CSU’nun yüzde 24, SPD’nin yüzde 13, Yeşillerin yüzde 11, Sol Parti’nin yüzde 11 oy olması beklenmekte.

BSW’nin (Sahra Wagenknecht İttifakı) yüzde 4 ve FDP’nin de yüzde 3 oy alarak yüzde 5 barajını aşamamasına kesin gözüyle bakılmakta.   Evet…  Güven kaybı SPD’yi gözden de, gönülden de düşürdü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!