Demirel ve Gorbaçov’u anımsadım

İşte 2019 yılı sonlarına doğru Çin’de baş gösteren ve 2020 yılı ocak ayı itibariyle dünyayı kasıp kavurmaya başlayan Kovid-19 belasıyla mücadele çerçevesinde alınan, daha doğrusu zamanında alınmayan önlemler ve kararları değerlendirirken, aklıma ilk gelen bu söylemler oldu.Kovid-19 görülür görülmez Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, kapılarını başka ülkelerden geleceklere kapattı.
Yurt dışına seyahatleri de yasakladı.
Yani ülke genelinde tam kapanma uyguladı.
Alınan katı önlemler sayesinde 5.1 milyon nüfuslu Yeni Zelanda’da şimdiye kadar Kovid-19 yüzünden sadece 37 kişi yaşamını yitirdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski Başkanı Donald Trump, bu pandemi belasını uzun süre ciddiye almadı.
Ama kendisi de Kovid-19’a yakalanarak zor günler geçirdi.
Zamanında alınmayan önlemler yüzünden ABD’de şimdiye kadar 769 bin kişi yaşamın yitirdi.
Başbakan Boris Johnson’ın yanlış politikası yüzünden İngiltere’de de 144 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Almanya’da 99 bin, dünya genelinde de 5 milyon 140 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.

GÖRÜŞ AYRILIKLARI YAŞANDI
Almanya başlangıçta Kovid-19’a karşı kararlı bir mücadele verdi.
Ama federatif bir yapıya sahip olan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde zaman zaman eyaletlerle görüş ayrılığı yaşandığı için Başbakan Angela Merkel, istediği gibi kararlar alamadı.
Bazı planlarından vazgeçmek zorunda kaldı.
Özellikle kısıtlamalar ve tam kapanma uygulamasında direnemedi.
Tabii araya 26 Eylül genel seçimleri ile bazı eyaletlerde parlamento seçimlerinin de girmesi hem partilerin hem de politikacıların yanlış adımlar atıp, yanlış kararlar almasına da yol açtı.
Nitekim son dönemlerde Almanya genelinde vaka sayılarının rekor düzeye ulaşması ve yaşamını yitirenlerin sayısının artması, Almanya’da sorumluluk taşıyan politikacıların kısa bir süre önce yaptıkları açıklamalarını birden unutuvermeye başladıklarını ortaya koydu.
Örneğin Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’li (CDU) Başbakan Angela Merkel, daha temmuz ayında, “Aşı mecburiyeti getirilmeyecek” açıklamasında bulunduğu halde, geçen hafta perşembe günü eyalet başbakanları ile yaptığı ve başkanlık ettiği toplantıda, hastanelerde, yaşlı bakımevlerinde ve sağlık hizmeti verilen yerlerde çalışanlara aşı yaptırma mecburiyeti karara bağlandı.

BANA O SÖZLERİ HATIRLATTI
Daha ağustos ayında “İnsanların yüzde 60’ı iki kez aşı oldu. Kesinlikle tam kapanma da kısıtlamalar da olmayacak” dediği halde, Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, vaka sayısı yüksek olan bölgeler ile aşı yaptırmayanlara bu hafta çarşamba günü itibariyle 15 Aralık’a kadar ‘katı kısıtlamalar’ uygulanacağını ilan etti.
Barların, diskoteklerin kapatılmasına, sportif ve kültürel faaliyetlere katılımların sınırlandırılmasına karar verdi.
Hatta Noel pazarlarını bile yasakladı.
Başbakan Merkel’in koltuğuna oturmaya hazırlanan Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) Olaf Scholz, seçim kampanyası sırasında, “Koronavirüs yakında bitiyor” dedi.
Ve müstakbel ortakları FDP ve Yeşiller’le birlikte, sokağa çıkma yasağının da seyahatlerde, gösterilerde, sportif aktivitelerde sınırlandırmaların da restoran, kafe ve iş yerlerinin kapatılmalarının da söz konusu olmayacağını açıkladı.
Ancak daha ‘koalisyon pazarlıkları’ sürerken, Almanya’nın iki eyaletinde kısıtlamalar, hatta tam olmasa da ‘yarıdan fazla kapanmalar’ için kararlar verildi bile.
Bavyera’dan sonra Saksonya’da da CDU’lu Eyalet Başbakanı Michael Kretscmer, bugün itibariyle 12 Aralık’a kadar diskoteklerin, barların, gece kulüplerinin, tiyatro ve sinemaların kapatılacağını, fuarların ve Noel pazarlarının açılmasına izin verilmeyeceğini ilan etti.
İşte bu açıklamalar ve yaklaşımlar, bana Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” ve Gorbaçov’un “Geç geleni (kalanı) yaşam cezalandırır” söylemlerini anımsattı.