Bu özgürlük değil, suçtur suç

Güncelleme Tarihi:

Bu özgürlük değil, suçtur suç
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2019 09:56

İsveç’te aşırı sağcı bir grup, üzerinde cami ve alev resmi bulunan “Bölgendeki camiyi yak!” yazılı tişörtler yaptırdı. Sosyal medya hesaplarından reklamlarını yaptıkları bu tişörtler 16 Euro’dan satışa sunuldu.

Haberin Devamı

Bu özgürlük değil, suçtur suç
İsveç 9 milyon 300 bin nüfuslu bir İskandinav ülkesidir.
Ekonomik olarak güçlü ve zengin bir ülkedir.
İsveç bir özgürlükler ülkesidir.
Herkesin düşüncesini özgür bir şekilde ifade ettiği ve edebildiği bir ülkedir İsveç.
Bir medya mensubu olarak düşünceyi ifade özgürlüğünün sonuna kadar arkasındayız.
Zaten doğru olanı da budur.
Ama üzerlerinde “Bölgendeki camiyi yak!” yazılı tişörtlerin satışa çıkarılmasına ve sosyal medyada bunun reklamının yapılmasına gözyumulmasının düşünceyi ifade özgürlüğü ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Olmamalıdır da.
Bu basbayağı İslam, Müslüman düşmanlığıdır.
Bu basbayağı ırkçılıktır.
Bu çok açık bir biçimde insanları suça teşvik etmektir.
Suça teşvik de suçtur.
İsveçli savcılar ise bunda herhangi bir suç unsuru görmemektedir.
Şiddet çığırtkanlarına, düşünceyi ifade özgürlüğü kalkanının ardına sığınıp, sosyal medya üzerinden de olsa, istedikleri gibi at oynatmalarına kesinlikle imkan da izin de verilmemelidir.
Yalnız İsveç’te mi?

***

Haberin Devamı

Hollanda’da da öyle.
Aşırı sağcı, İslam ve yabancı düşmanı Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) de yıllardır kin ve nefreti körüklemektedir.
Geçen yıl yapılan yerel seçimler öncesi Utrecht Belediye Meclisi üye adayı Henk Van Deun, tıpkı kilise gibi Ulu Cami’nin kentin simgesi olması önerisi üzerine katıldığı bir televizyon programında, “Kentin simgesi olması yerine Ulu Cami’nin yakılıp yıkılmasını tercih ederim” diyerek kin kusmuştur.
Dolaylı da olsa yandaşlarını Utrecht’teki Ulu Cami’yi yakıp yıkmaya çağırmıştır.
Adı özgürlük olan PVV’nin hedefi bellidir.
PVV lideri Geert Wilders de yıllardır İslam ve Müslüman düşmanlığıyla oy avcılığı yapmaktadır.
Hollanda’da Kur’an-ı Kerim’in yasaklanmasını istemektedir.
“İslami okullar kapatılmalı” demektedir.
“Cami yapımı durdurulmalı” demektedir.
“İslam ülkelerinden göç yasaklanmalı”, “Başörtüsü yasaklanmalı”, “Okullarda İslam dini dersleri yasaklanmalı” demektedir.
“İslam bir din değil, faşizm ve komünizm gibi insanlara hükmeden bir totaliter ideolojidir” demektedir.
Hollanda televizyonlarında ve internet sitelerinde PVV’nin “İslam ölümcüldür”, “İslam terördür”, “İslam şiddettir” yazılı afişlerinin yer aldığı video görüntüleri yayınlanmaktadır.
Yani düşünceyi ifade özgürlüğü kalkanının ardına saklanıp, ırkçılık ve İslam düşmanlığı yapmaktadır.
Hollandalı savcılar da bunlarda bir suç unsuru görmemektedir.

***

Haberin Devamı

Fransa’da da öyle.
Eski adı “Ulusal Cephe” (FN) olan “Ulusal Birlik’in (RN) lideri Marine Le Pen de, babası Jean Marie Le Pen’den devraldığı yabancı ve İslam düşmanlığını “kararlı bir biçimde” sürdürmektedir.
Cuma günleri camiye sığmadıkları için namazlarını dışarıda kılan Müslümanları Nazilerle kıyaslayacak kadar ileri gitmektedir.
“Bazı insanlar 2. Dünya Savaşı’ndan ve işgalden konuşmaktan çok hoşlanıyorlar. O zaman işgalden konuşalım, çünkü burada yaşanan tam budur. Ortada tank ve asker yok, ama yine de yaşanan bir işgaldir ve yükü de insanların üzerindedir” deme çılgınlığını göstermektedir.
Marine Le Pen de düşünceyi ifade özgürlüğü kalkanının ardına sığınmaktadır.
İsveç’te, Hollanda’da ve daha birçok Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da da savcılar bu ırkçı politikada herhangi bir suç unsuru görmemektedir.
İşte bu ve benzer yaklaşımlar da, demokratik hukuk devletine güvenin azalmasına, hatta sarsılmasına yol açmaktadır.
Hatta demokrasinin tehlikeye girmesine de…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!