Güncelleme Tarihi:
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan üç gün süren resmi ziyaretleri kapsamında Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldi. Ayrıca akşam yemeğinde heyetler arası görüşmelerde de bulunuldu. Nazi döneminde Yahudilere girişilen soykırımın utancı nedeniyle Almanya her zaman “İsrail’in yanındayız” dese de isim vermeden ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ndeki Filistinlileri göç ettirmek ve sürgüne göndermek düşüncelerinin tehlikeli olduğunu vurguladı.
Steinmeier de yazılı açıklama yapan Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Almanya’nın bölgede ‘iki devletli çözümden’ yana olduğunu vurguladılar.
Tabii Steinmeier her zaman olduğu gibi Türkiye ile Almanya arasındaki tarihi dostluk ilişkilerinin geliştirilmesini istediklerinin de altını çizdi.
Nitekim Cumhurbaşkanı Steinmeier, Türkiye ile Almanya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yıl dönümü vesilesiyle geçen yıl 22-24 Nisan tarihleri arasında İstanbul, Gaziantep ve Ankara’da yaptığı resmi temaslarda da iki ülke arasındaki ilişkilerin ayrı bir yeri olduğunu hep vurguladı. Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Sözleşmesi’nin ardından ‘Gastarbeiter’ (Misafir işçi) olarak anılan Türk işçilerin trene binerek Münih’in yolunu tuttukları Sirkeci Garı’nı ziyaret etti. Orada bir zamanlar Almanya’ya işçi olarak giden kuşağın torunlarıyla bir araya geldi ve “Türklerin Alman ekonomisine katısını vurgulamak için ziyaretime buradan başlamak istedim” dedi. “Sirkeci bilinmeyene doğru yola çıkışın simgesidir. Yeni bir dil, yeni komşular ve iş arkadaşları, yeni bir kültür. Bugün ülkemizde yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenli insan yaşıyor. Ülkemizi bizimle birlikte inşa ettiler, ülkemizi güçlü kıldılar ve toplumumuzun kalbinde yer alıyorlar. Ve tarihimizin en karanlık döneminde birçok Alman sanatçı ve entelektüel Türkiye’ye sığındı” dedi. Ve Sirkeci Garı’nda açılan ‘Gurbete Hasret’ sergisini de gezdi.
‘ÇALIŞMALAR TAKDİRE ŞAYAN’
İstanbul’dan Gaziantep’e geçen Steinmeier, Nurdağı’nda depremzedelerin yaşadığı konteyner kenti ziyaret etti ve orada gördüklerinden çok etkilendiğini söyledi. Türkiye ve Suriye’de on binlerce kişinin ölümüne neden olan 6 Şubat depremleriyle ilgili olarak, “Depremden bir sene sonra bölgeyi ziyaret etmek benim için çok önemliydi. Depremzedelere çok kısa sürede barınma imkânları sağlanmış olması ve burada çocukların okula gidebilme olanağına sahip olmasını görmek sevindirici” dedi. Bölgedeki yeniden yapılanma çalışmalarını ‘takdire şayan’ olarak nitelendirirken, Almanya olarak depremzedeleri unutmayacaklarını ve desteklerinin devam edeceğini vurguladı.
Gaziantep’ten Ankara’ya geçen Steinmeier’i Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan askeri törenle karşıladı. Sonra da hem ikili hem de öğle yemeğinde heyetler arası görüşmeler yapıldı. Görüşmelerden sonra ortaklaşa düzenlenen basın toplantısında her iki cumhurbaşkanı da iki ülke arasındaki ilişkilerin öneminin altını çizdiler. Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türkiye kökenli insanların iki ülke arasında ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir köprü görevi üstlendiklerinin de altını çizdiler.
ÇOK MEMNUN AYRILDI
Cumhurbaşkanı Steinmeier, Berlin’e dönüş yolunda aynı uçakta kendisine refakat eden Almanya’nın Sesi (DW) Türkçe Yayın Sorumlusu Erkan Arıkan, Anadolu Ajansı Temsilcisi Cüneyt Karadağ ve bana, Türkiye ziyaretinin çok olumlu geçtiğini ve çok memnun olduğunu söyledi. “Benim için, diplomatik ilişkilerimizin başlangıcının 100’üncü yıl dönümünde Türkiye’ye gitmek çok önemliydi” dedi. Her iki ülkenin hem NATO hem de G20’ye üye devletler olduğunu hatırlatırken, “Türkiye ve Almanya olarak birbirimiz için vazgeçilmeziz, iki ülke olarak da karşılıklı birbirimize ihtiyacımız var” dedi.
Kendisine bazı çevreler tarafından eleştirilen, Türkiye’ye neden Berlinli Türk dönerci Arif Keleş’in hazırladığı 60 kg’lık Türk döneri ile gittiğini sorduğumda, döneri “Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkileri lezzetle birleştiren bir unsur” olarak niteledi. 1960’lı yıllardan sonra Almanya’ya gelen ‘misafir işçilerin’ Berlin’e özgü döner ürettiklerini ve Almanya’nın çeşitli kesimlerinde olduğu gibi bazı ülkelerde buna “Berliner Döner” (Berlin döneri) denildiğini söyledi.
Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in 1990’lı yıllardaki Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanlığı döneminden beri tanıdığım Frank-Walter Steinmeier ile 2005-2009 ve 2013-2017 yıllarında Federal Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemlerde de söyleşiler yaptım. Cumhurbaşkanlığı köşkü Bellevue Sarayı’nda birçok etkinliklere katıldım ve Türk iş gücünün Almanya’ya göçünün 60’ıncı yılı dolayısıyla da söyleşiler yaptım. Kendisine Hürriyet’in göçün 60’ün yıl dönümü vesilesiyle hazırladığı ‘Göç Albümü’nü takdim ettim.
HEP TÜRKİYE’NİN YANINDA YER ALDI
Zaman zaman iki ülke arasında sancılar yaşansa da Frank-Walter Steinmeier hep Türklerin ve Türkiye’nin yanında yer aldı. Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında müzakerelerin sürdürülmesi için ağırlığını koydu. Yeni fasıllar açılması için hep çaba gösterdi. İstanbul’daki Türk-Alman Üniversitesi’nin açılmasında etkin rol oynadı.
Yıllar önce yaptığımız bir söyleşide kendisine, “Orta Doğu’daki komşu ülkeler arasındaki sorunların çözümü için Türkiye’nin daha önemli bir rol oynamasını istiyorsunuz. Türkiye’den ne bekliyorsunuz? Türkiye bu kriz bölgesinde ne gibi bir rol oynayabilir?’ diye sormuştum.
Yanıtı çok açıktı:
“Avrupa açısından Türkiye’nin Yakın ve Orta Doğu’da önemli bir köprü işlevi var. Benim için şu çok açık; Ancak Türkiye ile birlikte biz bu bölgedeki sorunların üstesinden gelebiliriz. Halkının büyük bir bölümü Müslüman ama laik bir Türkiye’nin gelişen ekonomik güç, NATO partneri, AB’ye aday ülke olarak ağırlığı artmakta. Türkiye burada yapıcı bir rol üstlenmiştir. Gazze’deki sürtüşme öncesi Türkiye, Suriye ve İsrail arasındaki barış görüşmelerinde etkin bir rol oynamıştır. Kısa bir zamanda kalınan yerden devam edilecek bir duruma gelinmesini umarım.”
‘ONLARA ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ’
Almanya’ya Türk iş gücü göçünün 60’ıncı yıl dönümü vesilesiyle yaptığımız söyleşide de şunları söylemişti: “Türkiye ile imzalamış olduğumuz İşgücü Anlaşması’nın 60’ıncı yıl dönümü Almanya’da bizler için özellikle birinci kuşaktan insanları takdir etmemize bir vesiledir. Bu birinci kuşak ülkemizin kalkınmasına ve ekonomik başarısına büyük katkıda bulunmuştur. Bu insanlar, biz onları davet ettiğimiz için geldiler. Onlara ihtiyacımız olduğu için. Onlara çok şey borçluyuz. Ülkemiz onların yardımıyla ekonomik gücünü ve refah düzeyini artırdı, daha açık ve çeşitlilik gösteren bir topluma dönüştü. Almanya bir göç ülkesidir; güçlü ve refah düzeyi yüksek bir ülke olarak kalmak istediğimiz için göç, bundan sonra da gereklidir. Türkiye’den gelen insanlar ülkelerimiz arasındaki ilişkileri de belirlediler. Türkiye ve Almanya arasında günümüzde mevcut olan ilişki bağının bir benzeri yoktur. ‘Benzersiz bir ilişki’. Bu tanımlama, olumlu olanı içerdiği kadar sorunları ve zorlukları da içerir.”