Auster olmadıysa Chomsky’yi dinleyin

Kabul ediyorum. Paul Auster’ın küfesi doluydu. Demagoji ustasının karşısına çıkarken yumurta taşımayacaksınız. Peki Türkiye’de ifade özgürlüğünün sıkıntıya girdiğini...

Haberin Devamı

Gazetecilerin hapse atılmalarını eleştiren kişi, aynı zamanda Türkiye’nin Gazze’ye desteğini öven birisiyse? İsrail’in düşman bellediği, 2010’da ülkeye girişini engellediği bir entelektüelse? Noam Chomsky, bugün 83 yaşında. Ve halen... Yarım yüzyıldır Batı’nın en etkili düşünürlerinden. Hatta çoğuna göre en etkilisi. Hafta içi öğretim üyeliğini sürdürdüğü MIT’deki ofisinden telefonla görüştük. Türkiye’yi ve bölgeyi konuştuk. Başbakan’ın inanması için başka kimin söylemesi lazım bilmiyorum

1980’den itibaren 12 yıl boyunca dünyanın en çok atıf alan bilim adamıydı Chomsky. Yazdığı 100’den fazla kitapla ‘modern dilbilimin babası’ kabul ediliyor. Aktivist yanına gelince... 1970’lerde arkadaşı Daniel Ellsberg’ün Pentagon Belgeleri’ni basına elden dağıtan oydu. Ve hayatı boyunca Vietnam Savaşı dahil Amerikan dış politikasının en büyük muhalifi oldu. Ömrünün büyük kısmı da bu yüzden ölüm tehditleriyle geçti.
Chomsky’nin sicilini kimseye ispat etmeye ihtiyacı yok ama... İş o hale gelmiş ki, şunu da söylemem lazım belki. AKP’nin son 10 yılda Türkiye’de insan hakları alanında yaptıklarını büyük oranda öven ve çoğu zaman da iyimser olmuş biri. Ta ki...
Türkiye’yi hep yakından izlediniz. Son durumu nasıl görüyorsunuz?
- 1990’larda korkunç bir zulüm vardı. Son 10 yılda genel bir iyileşme var. Mükemmel değildi ama iyiye gidiyordu. Fakat son bir yıldır baskıya dönüşe dair can sıkıcı işaretler var. Gazetecilerin topluca tutuklanması. Keza Kürt politikacıların... Önde gelen aktivistlerin... Kötü işaretler bunlar.
Paul Auster gibi bu yüzden Türkiye’ye gelmeyi reddedenler var?
- Auster adına konuşamam ama Türkiye’ye çok daha kötü zamanlarda gittim. İlk gidişim bir mahkeme nedeniyleydi. Bir yayıncının yargılanmasında savunmaya katılmam istendi. En son 2010’da da bir ifade özgürlüğü toplantısı için gittim. O zaman iyimserdim. Çünkü değişim olumluydu. Ancak tam o sıralar 150 kişi birden gözaltına alındı. Aralarında Diyarbakır Belediye Başkanı da vardı. 10 yıl önce avukatımdı. Dönüş derken bunu söylemeye çalıştım. Detaylarını bilmiyorum ama çok rahatsız edici.
Sizce neden Türk Hükümeti’nin politikalarında böyle bir değişim yaşanmış olabilir?
- Sanırım bu Türk Hükümeti’nin birkaç gelişmeye tepkisi. Birisi, PKK’nın Kuzey Irak’taki askeri faaliyetlerini artırmasına. İkincisi de askerin darbe teşebbüslerine karşı. Ama Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelere örnek olmasından bahsediliyorken bunların yaşanması, iyi değil.

Haberin Devamı

İç ve dış çelişiyor
ARAP BAHARI

Haberin Devamı

Beğeniyor. İş, Arap Baharı sonrası model ülke meselesine gelince... Türkiye’nin bir dönem komşularıyla yakın ilişki kurma çabasını da... İsrail’in Gazze’de yürüttüğü politikaya karşı çıkmasını da... İran’a karşı müzakereyi savunmasını da övüyor Chomsky. “Bazı Batılılar halen diktatörlerin yanında yer alırken, Türkiye Arap Baharı’nda baştan halk hareketlerine destek verdi. Bu çok olumluydu” dedi.
Sonra da uzun uzun İran’ın ‘emperyal güçler’ dediği ABD ve Avrupalılar tarafından bir tehdit gibi görülmesini eleştirdi. Konuşurken karşınızda Ahmet Davutoğlu var gibi hissediyorsunuz.
“O zaman” dedim, herkesin şu aralar en çok tekrarladığı karşılaştırmayla, “Dış politikada böyleyken Türk Hükümeti’nin içerideki politikası bir çelişki yaratmıyor mu?” “Kesinlikle öyle” dedi. “2010’da iyimserdim derken bunu kast ettim. Maalesef şimdi tam tersi. İki durum arasında keskin bir çelişki var.”

Haberin Devamı

PKK’ya bakıştaki değişim
KÜRT MESELESİ

Türkiye’yi takip eden, samimi Batılı entelektüelleri belli bir şablonda ele almaya çalışırsanız, karşınıza çıkan en güçlü ortak nokta Kürt meselesi olur. Kürtlere karşı izlenen politikalar... Chomsky’nin Türkiye’yle tanışması da, anlattığı gibi böyle oluyor zaten. Ancak Chomsky’yi çoğunluktan ayıran, bu konuda getirdiği eleştirilere ABD’yi de eklemesi. Çünkü 1990’larda Türkiye’deki antidemokratik duruma ABD’nin de destek verdiğine inanıyor. “Nasıl” dedim. “Türk Ordusu’nun o dönem elindeki silahların yüzde 80’i ABD’den geldi” dedi. “Baskıların doruk yaptığı 1997’de, Başkan Clinton, tek bir yılda İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Amerika’nın Türkiye’ye yolladığı toplam silah miktarından daha fazla silah yolladı.”
Özellikle anlatmak istedim. Çünkü bu sözlerin tarihsel bir değerlendirmenin ötesinde, Batılı entelektüellerde Türkiye’deki Kürt meselesine bakışta yaşanan değişimi de en net haliyle ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Şöyle... Türkiye’de demokratikleşme yolunda adımlar attığına inandıkları bir AKP var. Tıpkı Chomsky gibi AKP bugün baskıya yöneldiğinde PKK’nın bunun gerekçesi olabileceğini düşünüyorlar. Ancak geçmişteki Türk Hükümetlerinin PKK ile giriştiği askeri çatışmayı eleştirmişler. Ve bu durumu, eskinin antidemokratik Türkiye’sine bir örnek olarak vermeye de devam ediyorlar.

Haberin Devamı

Türkiye dünyada lider
ENTELEKTÜELLER

Peki, Chomsky’nin gözünde Türkiye’de baskıya karşı toplumsal direnç ne durumda derseniz...
1967’de Vietnam Savaşı’na karşı çıktığı dönem yazdığı, ‘Entelektüellerin Sorumluluğu’ adlı makale ortalığı alt üst ediyor. Çünkü yazıda Vietnam Savaşı’nı destekleyen entelektüelleri gücün payandası olmakla ve iktidar için sözde argümanlar üretmekle suçluyor. O perspektifle bugün Türkiye’deki aydınların durumunu değerlendirmesini istediğimde işte aynen şöyle dedi: “Türkiye, yazarların, sanatçıların, gazetecilerin, yayıncıların insan hakları ihlallerini sadece kınamayıp geniş sivil itaatsizlik eylemlerine de katıldığı dünyadaki tek ülke. Ne Avrupa’da ne ABD’de ne de başka bir yerde var böyle bir şey. Türkiye bu açıdan bir lider.”

Haberin Devamı

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Son olarak basın özgürlüğüne dönersek...
İfade serbestisi hakkında da şunu söylemişti bir keresinde. “İki pozisyon var: Ya nefret ettiğiniz görüşleri bile sonuna kadar savunursunuz. Ya da reddeder, faşist standartları seçersiniz.”
“Bugün Türkiye’de hapse atılan gazetecilerin durumunu nasıl görüyorsunuz” dedim. Aynen şöyle dedi: “Hitler’in propaganda bakanı Goebbels, kendi onayladığı mesajlar için ifade özgürlüğünün varlığından çok mutlu olurdu. Türkiye’de gazeteci tutuklamalarını elimden geldiğince takip ediyorum. En son gördüğüm rakam 80’e yaklaşmıştı. Tamamen yanlış bir iş bu. Bir ülkenin gelişmesi için de çok tehlikeli.”

Yazarın Tüm Yazıları