Atalık tohumlarımızı koruyalım

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin Tohum Takas Ağı kampanyası, geleceğimizin teminatı atalık tohumlarımızın korunmasını, gelecek kuşaklara aktarılmasını ve bu konuda bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Haberin Devamı

Malum, gıdamızı oluşturan bitkiler tohumdan yetiştiriliyor. Ancak tohum teknolojisi yıllar içinde epey geliştiği için daha çok hibrid tohumlar kullanılıyor. Bunlar belli standartlara göre ıslah edilmiş ve kendi kendini üretme yeteneğini bir oranda kaybetmiş tohumlar.

Normalde her tohumdan bitki çıkar, bitki tekrar tohum verir ve o tohum ekilip yeniden bitki üretilir. Hibrid tohumlarda böyle bir yetenek yok. Bu tohumla üretilen bitkiden alınan tohum yeniden ekildiğinde verimli bir bitki üretimine geçilemiyor.

Bu tohumların üretim kapasiteleri düşük olduğu için çiftçi sürekli tohum almak zorunda. Geçmişte böyle bir şey yoktu. Çiftçi ürettiği bitkiden kendi tohumunu ayırır, sonraki yıl o tohumdan yeniden ürününü üretirdi.

Daha geniş alanlarda üretim yapabilmek ve tüketici tercihine uygun standartta ürün üretebilmek için hibrid tohumlara geçildi.

Bu standart ne derseniz... Tadı çok önemli olmayan ama kıpkırmızı, yol koşullarına dayanıklı ve raf ömrü uzun domates mesela. Biz bunlara halk arasında “hormonlu” desek de işin pirleri bu sözcüğü kullanmıyor. Bunların çoğu zaten gübre ve ilaçla yetiştiriliyor. Tohum da bunların bir parçası. Bu tohumlar hem uzun vadede toprağı sağlıksızlaştırıyor hem de çiftçiyi bağımlı hale getiriyor. Çiftçi sürekli gidip parayla tohum alıyor. Bu tohumları en fazla bir kere daha kullanıyor, ondan sonra yeniden tohum almak zorunda.

Oysa, atalık veya evladiyelik denilen tohumlar kendi kendini üretme yeteneğine sahipti ve içinde müthiş bir çeşitlilik barındırıyordu. Çiftçilerin atasından, dedesinden kalan ve torunlarına geçme potansiyeli olan bu tohumlar bizim yöresel mutfağımızla da bağlantılı özel tatlar içeriyor. Çengelköy hıyarını, Arnavutköy çileğini düşünün mesela... Anadolu’da böyle binlerce çeşit var. Bütün bu çeşitlerin tohumları bu kendi kendini üretme yeteneğine sahip yerli, atalık tohumlarımız.
Bu tohumların tarımı, piyasa değerlerinin olmamasından, çiftçinin bunları bırakmasından, ıslah edilmiş türlerin daha çok tercih edilmesinden dolayı terk ediliyor.

Kaçınılmaz olarak da yok oluyor.

Atalık tohumların yok olması öncelikle gıda güvenliğimizi etkileyecek. Normalde dünyada hayat bitse atalık tohumlardan yeniden yeşerebilir. Fakat biz şu anda bunu imkansızlaştırıyoruz. Bu tohumların yeniden çoğalması, çiftçiler tarafın-dan yetiştiriliyor olması gerekiyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin Tohum Takas Ağı kampanyası tam da bununla ilgili. Dernek bu tohumları buluyor. Bulmak kolay değil. Çünkü atalık tohumların her yıl yetiştirilmesi gerekiyor. Yetiştirilmediği zaman tohum özelliğini yitiriyor.

Bu dernek küçük çiftçilerle yakın çalışmalar yapıyor. Atalık tohumları bu ağ üzerinden buluyorlar. Daha sonra başka çiftliklerde ekilebilmesi için çalışmalar yapıyorlar. Amaçları, tohumların miktarını çoğaltmak. Çoğalan tohumları da takas yoluyla çiftçilerle paylaşıyorlar.

Aslında Ankara’da bir tohum bankası var. Fakat tohum bankası tek başına yeterli bir sistem değil. Çünkü bu tohumların ekiliyor olması gerek. Bir yandan tohum bankasında sürekli yenilenerek tohumların sınıflandırılması gerekiyor ama bir yandan da dinamik bir şekilde ekilip biçiliyor olması gerek.

Yine ekip biçiyorlar ama hep aynı yerlerde. Böyle olunca tohumlar özelliğini yitiriyor. Oysa köylerde tohum tarla değiştirsin diye sıklıkla tohum takas edilir.

Tohum tarla değiştirdiğinde, hem çevresel değişikliklere direncini artırıyor hem kendini yeniliyor hem de genetik çeşitliliğini artırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları