Artık günü belli...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Bizde son zamanların modası var ya: Her şeye ‘‘nokta’’ koymak... İşte böyle bir ‘‘nokta’’yı dün TBMM, bir süredir tartışılan ‘‘seçim tarihi’’ konusunda koydu.

İyi oldu, kötü oldu ayrı... Ama artık biliyoruz ki milletvekili genel seçimleri ile genel yerel seçimler 18 Nisan 1999 Pazar günü birlikte yapılacak.

Kısaca herkes bundan böyle ayağını bu tarihe göre denk almak durumunda...

Bize kalırsa, seçim tarihinin böyle, sekiz buçuk ay önceden kesinleştirilmesi sayılmayacak kadar çok sakınca içeriyor. Bunlardan bir kısmını esasen burada yazdık. Ama -mutat üzere- herkes bildiğini okudu. Ve işte yukarıda dediğimiz ‘‘nokta’’ bu suretle dün TBMM'nin aldığı kararla konmuş oldu.

Önümüzdeki sekiz buçuk ay içinde Türkiye'yi acil bir seçime zorlayan bir durum doğarsa ne yaparız demeyin... Çünkü bu sorunun yanıtı yok. Daha doğrusu verilecek yanıt seçimlerin 18 Nisan 1999 tarihinde yapılmasına ilişkin yasanın yürürlükten kaldırıldığını hükme bağlayan yeni bir yasa çıkarmak olabilir. O yola gitmek teknik olarak elbet mümkün. Ama o yola gitmenin Türkiye'nin önünü göremeyen bir kadro tarafından yönetilmekte olduğu anlamına geleceğini de unutmamak gerekir.

Daha önce ancak bir kısmını yazdığımız sakıncalar da cabası...

Öyle ya... Diyelim ki siz bir kamu görevlisisiniz. Aklınızdan da ‘‘x’’ partisinden aday olmak geçiyor.

Sizin ‘‘istifa’’ zorunda olacağınız 11 Ocak 1999 tarihine kadar -yani beş buçuk ay süreyle- her türlü yetkiyi kendi seçim şansınızı artırmak için kullanacağınızı inkâr edebilir misiniz?

Beş buçuk ay süreyle yetkisini kötüye kullanma olanağına kavuşan bir kimseyi tutup da en geç 11 Ocak'ta istifa ettirmenin anlamı kalır mı

Neyse... Ne yapalım? Büyüklerimiz herhalde daha iyi biliyorlar!

Seçimin hiç değilse işin ‘‘tarih’’ kısmı belli olduğuna göre, bari seçim yasalarını elden geçirip düzeltseler, eksiklerini giderseler.

Örneğin yurtdışındaki seçmenlerin oylarını kullanmaları (gümrük kapılarına konan göstermelik sandıkları saymazsanız) hâlâ düzenlenmedi.

Seçimlerde siyasi partilerin ve adayların, yapacakları masrafın kaynağı ve miktarını sınırlamayı amaçlayan düzenlemeler hâlâ getirilmedi. O yüzden laik sistemin savunucusu partiler yarın öbür gün, ‘‘Refah Partisi'nin sahip olduğu sonsuz para kaynakları şimdi Fazilet Partisi'ne aktı. Çok para döktüler. O yüzden başarılı oldular’’ filan demeye kalkmasınlar... Bunun böyle olduğunu ve olacağını yıllardır bildikleri halde kıllarını kıpırdatmadılar. ‘‘Düzenleme yapın’’ çağrılarımıza aldırış etmediler.

Aday gösterme meselesi başta, daha öyle eksikler var ki...

Yeri gelince onlara da değinmek üzere...













Yazarın Tüm Yazıları