Arsa alamayan yabancı televizyon mu alacak!

BATIK banka patronlarından devlete geçen ve iktidarın kontrol ettiği medyayı ‘daha iyi fiyata’ satabilmek için bunların yüzde yüzünün yabancı yatırımcılar tarafından satın alınmasına olanak sağlayan yasa Meclis’ten geçti.

Böylelikle Türkiye’de televizyonlar ‘yabancıların’ eline geçebilecek.

Yasa Meclis’ten geçerken sert tartışmalar oldu.

CHP yasaya karşı çıktı. AKP içinden azımsanmayacak bir grup milletvekili de yasanın bu haliyle geçmesinin yanlış olduğunu savunup parti yönetimine karşı bayrak açtı.

Peki bu yasa iyi mi, kötü mü?

Bu yasanın çıkmış olması, medya çalışanları açısından son derece olumlu.

Çünkü Türkiye’de medyada çok az sayıda patron var.

Gerçek anlamda gazetecilik yapılabilen grup sayısı iki, bilemediniz iki buçuk.

İyi yönetilirse kárlı bir yatırım olan medyaya Türk sermayesi ne yazık ki ilgi göstermiyor.

Bunun temel nedeni, ‘medya savaşı’ olarak lanse edilen tartışmalardan duyulan korku.

Oysa ‘namuslu, dürüst’ yatırımcının korkması için bir neden yok ama korkuyorlar.

Bu yasayla birlikte medyada bazıları yabancı kökenli de olsa ‘patron’ sayısında bir artış olması muhtemel.

Bu da çalışanlar açısından yeni ‘ekmek kapıları’ anlamına geliyor.

Asil Nadir’in büyük sermayeyle medyaya girdiği zaman medya çalışanlarının refah düzeyinde meydana gelen artış unutulacak gibi değil.

Patronlar açısından ise durum zorlaşacak.

Çünkü ‘çok paralı’ rakipler gelecek ve rekabet zorlaşacak. Bugün Batılı bir medya devinin yıllık reklam geliri, Türkiye’deki tüm medya kuruluşlarının toplam ‘değerinin’ üzerinde.

Her biri birkaç milyar dolarlık devler.

Bunların gelmesiyle birlikte rekabet şartları zorlaşacak. Patronluk da daha zor hal gelecek.

‘10 yıl içinde Türkiye’de yerli medya kalmaz’ diyenler var ama yasa bu kadarına izin vermiyor Allah’tan.

Peki, yabancıların Türkiye’de medyada bu şekilde var olması, ulusal çıkarlar açısından yanlış mı?

Öncelikle AB’ye girmeye çalışan bir ülkede bu tür sınırlamaları uzun süre elinizde tutamazdınız. Erken kalkmasının bir zararı yok.

Türkiye’yi yönetenlerin Türkiye’yi satmak gibi bir niyeti olmadıkça medyanın kimin elinde olduğu çok da önemli değil. Satma niyetleri varsa yine medyanın kimin elinde olduğu önem taşımıyor.

Ve en önemlisi, İngiltere’de basının büyük bölümü İngiliz vatandaşı olmayan bir yatırımcının elinde ama İngiltere’de ülke aleyhine bir gelişme olmuyor. Türkiye, İngiltere değil derseniz onda da siz haklısınız.

Ama yine de ben bu yasanın bir yerlerden döneceğine inanıyorum.

Yabancıya ev, arsa, tarla satılması Anayasa Mahkemesi tarafından engellenen bir ülkede yabancıya ‘televizyon’ satmak olacak iş değil gibime geliyor.

Suç artışı turizme de darbe vuracak

TÜRKİYE, yakın zamana kadar turistlerin ‘güvenle’ gelebildikleri ülkelerden biriydi.

Turistlere yönelik hırsızlık, soygun, cinayet gibi olaylara fazla rastlanmazdı.

Birkaç dolandırıcılık olayı hariç yurtdışından bakınca Türkiye’nin ‘suç cenneti ve sakınılması gereken ülke’ gibi bir imajı yoktu. Ancak üzülerek görüyorum ki, bu imaj giderek bozuluyor.

Dün İzmir’de iki Filipinli, bir taksi şoförü tarafından götürüldükleri ‘eğlence yerinde’ soyulmuş, dövülmüş ve bıçaklanmışlar. İçlerinden biri ölmüş.

Bir başka yerde iki Hollandalı turist kapkaç kurbanı olmuş.

Geçen hafta ekranlarda, havaalanında kapkaça maruz kalıp yerlerde sürüklenen turistlerin görüntüleri vardı.

Her gün önümüze benzer pek çok haber gelmeye başladı.

Turizm sezonunun başlaması ve turist sayısının artmasıyla beraber bu haberlerin çok çok daha fazlalaşacağı kuşkusuz.

Bu haberlerden birkaçının bile yabancı basına yansıması, onca tercih arasında büyük reklam kampanyalarıyla Türkiye’ye getirilen turistlerin destinasyonlarını değiştirmeleri konusunda belirleyici olacak.

Acaba böyle bir duruma sebebiyet vermemek için Türk basınının bu haberleri görmezden gelmesi ve ‘ispiyonculuk’ yapmaması mı gerekiyor, yoksa Türkiye’nin giderek güvensiz bir ülke haline gelmekten kurtarılması mı?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

En umutsuz durumda bile yanlışlara dur diyecek cesaretimiz kaldığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları