GeriSeyahat Arkeoloji gezmenizi bekliyor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Arkeoloji gezmenizi bekliyor

Arkeoloji gezmenizi bekliyor

Sıcaklara teslim olduğumuz şu günlerde serin bir atmosferde geçmişin zenginliklerini keşfetmek, lahitler ve asırlık çınarların gölgesinde soluklanıp kahvenizi yudumlamak istiyorsanız İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne uğrayın. Depreme karşı önlem alınmadığı için kentin diğer müzeleriyle yok olması beklenen bu mücevher kutusuyla vedalaşın.

Çocuğunuzu da yanınıza alabilir, müzedeki oyun alanında tarihle tanışmasını sağlayabilirsiniz. Koleksiyonunda 70 bin arkeolojik eser, 800 bin sikke, 75 bin çivi yazısı tableti, 100 bin eski kitap bulunan müzelerin, 25 yıldır kapalı olan kuzey binası yeniden açıldı. Gün ışığına çıkan 170 parça nadide eserden biri de göz kamaştırıcı Sidemara Lahti.

İstanbul’un Tarihi Yarımada olarak bilinen bölümünde, Gülhane Parkı ile Topkapı Sarayı arasındaki alanda kurulu İstanbul Arkeoloji Müzeleri. Eski Şark Eserleri Müzesi, Çinili Köşk Müzesi ve Arkeoloji Müzesi olmak üzere üç ana birimden oluşuyor. 19’uncu yüzyılda ünlü ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) ismiyle kurulmuş, 13 Haziran 1891’de ziyarete açılmış. Müze, alanında dünyanın önemli koleksiyonlarından birine sahip. Türkiye’nin ilk müzesi ve kullandığı binalar dünyada müze olarak inşa edilen sayılı yapılar arasında.

KADEŞ ANTLAŞMASI BURADA

Osman Hamdi Bey Yokuşu’nu tırmanıp, ana giriş kapısından girdiğinizde sağdaki yapı Eski Şark Eserleri Müzesi. 1883 yılında Sanayi-i Nefise Metkeb-i Alisi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak kullanılan binada şimdi İslamiyet öncesi Arap Yarımadası, Mezopotamya, Mısır ve Anadolu eserleri yer alıyor. Bunlar arasında Aramiti Yazıtı, Güneş Saati, Mısır Mumyaları, Adap Kralı Lugal Dalu’nun Heykeli, Kadeş Antlaşması, Boğazköy Sfenksi, ve Maraş’tan hiyeroglif yazıtlı Kapı Aslanı gibi tanınan eserler bulunuyor. Bu müzede 20 bine yakın arkeolojik eser var. Çivi yazılı belgeler arşivinde ise 73 bin tablet mevcut.

BÜYÜK HACİMLİ LAHİTLER

Bahçenin girişindeki sol bölümde dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury’e yaptırılan bina yer alıyor. Bina, müzenin ana yapısı. Salonlarında, Osman Hamdi Bey’in 1887-1888 yılları arasında Sidon’da (Sayra-Lübnan) yaptığı Kral Nekrolopü Kazıları’ndan İstanbul’a getirdiği tarihi eserler sergileniyor. İskender, Tabnit, Satrap, Ağlayan Kadınlar lahitleri gibi büyük boyutlu, önemli eserler bunların arasında. Sergide ayrıca Arkaik Dönem’den Roma Dönemi sonuna kadar olan süreci yansıtan, Roma İmparatorluğu sınırları içindeki bölgelerden toplanan eserler yer alıyor. Bunlar arasında Didim Milet Kutsal Yolu’nun Brankhit heykelleri, Halikarnassos Mozolesi’ne ait aslan heykeli, ünlü Bergama Zeus Sunağı’na ait Aphodite başı, Büyük İskender Portresi, Roma Devri’nin üç büyük mermer kenti Aphodisias Ephesos ve Miletos’un heykelleri en bilinenleri.

ÇOCUKLARA ÖZEL MÜZE

Bu binanın girişindeki sol bölümünde bir de Çocuk Müzesi müzeyi gezmeye gelen yerli yabancı turistlerin çocuklarına hoşça vakit geçirtiyor. Bu bölümün girişine Truva’daki tahta atın küçük bir kopyası yapılmış. 7 yaşından büyük çocukların atın önündeki merdivene tırmanıp, içine girmesi serbest. Aynı alana ilk insanların hayatını yansıtan bir mağara ve bir kulübe kurulmuş. Çocuk müzesinin içinde ise Tunç Çağı’ndan Bizans Dönemi’ne kadar yazının icadı, çanak çömlek yapımı ve kullanımı, paranın icadı gibi tarihte yaşanan ilkleri vurgulayan eserler var.

OSMANLI VE SELÇUKLU ÇİNİLERİ

Ana binanın karşısında ise Çinili Köşk Müzesi tüm ihtişamı ile yükseliyor. 1472 yılında yapıldığı anlatılan Çinili Köşk, Osmanlı Sivil mimarisinin Selçuklu etkisinde yapılmış İstanbul’daki tek örneği. Köşkte bugün Selçuklu ve Osmanlı çinilerin muhteşem örnekleri sergileniyor. Müzelerin avlusunda, ikinci dereceden eserlerin arasına bir de kafe açılmış. Yorulduğunuzda soluklanacağınız kafede çay 50 YKR, Türk kahvesi, Neskafe vegazoz 2 YTL.

Sidemara gün ışığına çıktı

Roma döneminde, milattan sonra 3. yüzyılda yapılan Sidemara Lahti, 1898’de Konya’nın Ambar köyündeki kazılarda bulundu. Osman Hamdi Bey tarafından, 1909’da İstanbul’a getirilip müze koleksiyonuna katıldı. Bilinen en büyük lahit. 4 metre uzunluğunda, 3.5 metre yüksekliğinde, 25 ton ağırlığında. Roma dönemindeki soylu bir aileye ait olduğu sanılıyor. Dört yüzeyinde figürler var. Kapağında lahdin ait olduğu kişi ile karısı yarı uzanmış şekilde, kızlarıyla tasvir ediliyor. Bir yüzünde av sahnesi bulunuyor. 25 yıldır depoda bulunan lahit, 169 parça tarihi eserle sergilenmeye başlandı. Müze Müdürü İsmail Karamut, kuzey binası olarak bilinen ve 25 yıldır kapalı tutulan bölümün İl Özel İdaresi’nce 1.2 milyar YTL’ye restore edildiğini söyledi. 11 aylık restorasyon sırasında binaya güvenlik sistemi de kuruldu. Karamut, uzun yıllar ödenek yetersizliği nedeniyle kapalı tutulan yapının imparatorluk müzesi niteliği taşıması nedeniyle önemli olduğunu söylüyor: "Anadolu’nun ötesinde Osmanlı sınırları içindeki bölgelerden getirilen mimari parçalar, lahitler ve mezar stelleri bulunuyor koleksiyonumuzda. Mısır, Roma ve Bizans Likya dönemi lahitleri ile ilk Türk kazılarından Lagina’da ortaya çıkarılan Hekate ve Artemis tapınağından kabartmaları sergiliyoruz."

Nasıl gidilir, hangi saatlerde açık?

Müze Gülhane Parkı’nın kapısının yanındaki Osman Hamdi Bey Yokuşu’nu çıkarken solda, Topkapı Sarayı’ndan Gülhane Parkı’na inerken sağda bulunuyor. Pazartesi günü dışında her gün saat 09.00 17.00 arasında 5 YTL karşılığında geziliyor. Öğrenci, engelli, er, erbaş ve 65 yaş üzerindeki TC vatandaşlarından ücret alınmıyor.
False