Arap suya düşerse ne olur?

Güncelleme Tarihi:

Arap suya düşerse ne olur
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Bilmiyorum bu bilmece çocuklar arasında hala yaygın mı? Benim çocukluğumda çok sorulurdu.

Şaşırtmacalı bir bilmeceydi. Başındaki ‘‘Arap’’ kelimesi şaşırmayı getiriyordu. ‘‘İnsan suya düşerse ne olur?’’ diye sorulsa, şaşırtması kalmayacaktı.

İnsan suya düşünce elbette ıslanacaktı ama ya Arap?

Arap ya da Türk ya da Fransız ya da İngiliz, kim suya düşerse düşsün elbette ıslanacaktı ama bilmeceye genelinde, ‘‘boğulur’’, ‘‘yüzer’’ gibi cevaplar verilirdi.

‘‘Islanır’’ cavabını nadiren alabilirdiniz.

Oysa bilmece hayatın anlamlarından önemli bir tanesini içeriyordu. Eğer suya giriyorsanız ıslanmanız kesindi. Önce mutlaka ıslanacak sonra ister yüzecek ister boğulacaktınız.

Bizim Spor camiasında, bu bilmece reddedildiği içindir ki, bir türlü yeniden yapılanmaya gidilemiyor. Bir türlü eleştiri- özeleştiri ve kendi kendisiyle yüzleşmenin devrimi yapılamıyor.

KISIR DÖNGÜ

Ortada bir çok Arap var ve bunlar kendi istekleriyle suya girmişler. Ancak ıslanmayı reddediyorlar.

Hamama girseler terlemeyi de reddedeceklerdir.

Sanıyorlar ki, kendileri her zaman haklı, her zaman doğru her zaman erdemlidirler. Onlara ilişkin iki laf söyleyen olursa, onlar gaflet-dalalet ve hatta hıyanet içindedirler.

İşte bundan dolayıdır ki, Türkiye'de spor da spor basını da kısır bir döngü içinde sıkışıp kalmıştır.

Bu çevrede gördüğüm en keskin nokta ‘‘alınganlık’’tır. Alınganlık, insanın kendi içinde beslediği düşmanlık duygularını başkalarına yansıtması demektir.

DEĞERSİZLİK DUYGUSU

Aşırı alıngansanız aşırı düşmanlık duyguları içindesiniz demektir.

Düşmanlık duygularının kaynağı maalesef ‘‘değersizlik duygusu’’dur.

Bunu çözecek tek yol kendi kendimizle yüzleşmekten geçer.

Hele şu günlerde herkes takkesini önüne koyarak düşünmelidir.

Medya kendisine düşen sorumluluğun bilincinde davranmalı, uygar tartışma ortamları yaratmalıdır.

TV'de, hakem fetvaları bitirilmeli, tek kamera görüntülerinden kesin yargılara varmaktan vageçilmelidir.

Bütün bunlar ipleri gerer, düşmanlık tohumlarını yeşertir. Oysa biz barışa bayrama hasret insanlarız.

İçerde birbirimizi yemekten dışarıda başarıya ulaşamadığımızın bilincine varması gereken insanlarız.

Ama bu klasik yapıyı bir türlü kıramıyoruz. Ancak bu kıramayacağız anlamına gelmez.

Gelecek sezondan itibaren kıracağız.

Göreceksiniz.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!