Aptala malum olurmuş (Bana da oluyor)

DÜN Bin Ladin'i büyük ihtimalle arkadaşlarından bir tanesinin satıp ihbar edeceğini; çünkü başına 25 milyon dolarlık ödül konulduğunu yazmıştım.

Sabah kahvemi aldım, internetten New York Times sitesini açtım.

O da ne? Manşette bir haber: Başlık ‘‘Amerika, Afganlılara Bin Ladin İçin Konulan Ödülü Açıkladı’’.

Spotta diyor ki, ‘‘Amerika Birleşik Devletleri, bir yeni radyo mesajıyla Usame Bin Ladin'in yerini bildiren ve yakalanmasını sağlayanlara 25 milyon dolarlık ödül vaat etti’’.

Bunu okuyunca bazı köşe yazarlarının fotoğraflarında olduğu gibi parmağımı şakağıma dayayıp biraz düşündüm.

Düşünürken nasıl görünüyorum diye aynaya baktım; normal zamanımda nasıl görünüyorsam öyleyim, bir fark yok.

Olmaz ama, düşünen insan farklı görünmeli dedim kendi kendime ve bu kez de başka köşe yazarı fotoğraflarında sıkça rastladığımız bir poz verdim kendime.

Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve hafif, müstehzi bir tebessümle baktım aynaya.

Hah işte oldu, nihayet artık ben de ciddi bir düşünürüm. Bu halimle bir fotoğraf çektireceğim ve televizyon kanallarının yöneticilerine yollayacağım. Belki fotoğrafımı görürlerse bana da bir konuşma şovu filan verirler de azıcık ekstra para kazanırım.

* * *

Yine gittik başka noktalara be babam, ne diyordum?

Evet, yahu ben dünkü yazıyı yazarken Bin Ladin'e konulmuş olan ödül daha açıklanmamıştı.

Nereden bildim acaba Amerika'nın bu ödülü açıklayacağını?

Bir teoriye göre -ki buna bütün, evet bütün aile efradım kesinlikle katılıyor- aptala malum olurmuş, bana da olmuş.

Olabilir tartışmayacağım, izafi bir kavram aptallık. Örneğin, bana göre bugün Türkiye'de yazı yazan köşe yazarlarının yüzde 90'ı da aptal, ama insanlar onları okuyor. Dolayısıyla bu fikirleri tartışmamak gerek.

Ama bence olayın bir başka açıklaması da var.

Şu ellerimizdeki bilgisayarlar var ya, aslında dünyanın en büyük silahları onlar.

Bilgi en büyük güç. Bu küçücük bilgisayarlar bizi en gizli olduğu sanılan, en duyulmamış bilgilere bir tıkla ulaştırıyor.

Ben aslında farkında olduğum bu potansiyel gücün önemini 11 Eylül'den sonra çok daha iyi anladım.

Bilgiye ulaşmayı reddedenler, devletlerin resmi açıklamalarıyla olayları takip etmek zorunda kaldılar.

Böylece en sığ yazıları da onlar yazdılar, yazmayı da sürdürüyorlar.

Resmi açıklamalarla yetinmeyenleri de anında komplocu diye nitelendirdiler.

Komploculuk, çok da bilgiye dayanmaz. Görüntüde bağlantılar üzerine teoriler oluşturulmasıdır komploculuk. Ancak bilgi varsa, bunlar kanıtlanmışsa, bunları görmezlikten gelmenin de bir adı vardır. O da cehalettir.

* * *

İşte somut bir bilgi daha:

21 Ekim 1995 tarihinde Türkmenistan Devlet Başkanı Niyazov, Amerikan petrol şirketi UNOCAL'ın başını çektiği ‘‘Centgas’’ adlı bir konsorsiyumla anlaşma imzaladı

Türkmenistan'dan Pakistan'a, Afganistan üzerinden petrol ve doğal gaz taşınması planlanan boru hatlarına Pakistan, ABD ve Taliban yönetimi destek verdiklerini resmen açıkladılar.

UNOCAL, 25 trilyon feet-küplük Dolatabad'dan Pakistan'ın merkezindeki Multan'a bir boru hattı yapılmasını öneriyordu.

Konsorsiyumdaki hisselerin yüzde 70'ini UNOCAL elinde tuttu. Suudi Arapların Delta şirketi, yüzde 15'le projeye ortak oldu.

Çok daha önemlisi, Rusya'nın devlet mülkiyetindeki doğal gaz şirketi Gazprom'a yüzde 10 pay verildi.

Türkmen şirketi Türkmenrosgaz'a yüzde 5 pay bırakıldı.

Dünyada Afganistan'ı en iyi bilen ve yazdığı kitap da bütün uzmanlarca klasik olarak adlandırılan Ahmed Raşid, bakın başka ne bilgiler veriyor:

‘‘UNOCAL bunlarla kalmayacak, bütün bölgeyi kapsayan, çok iddialı ikinci bir anlaşmayı da imzalayacaktı. UNOCAL'ın Orta Asya Petrol Boru Hattı Projesi (OAPBHP), Türkmenistan'daki Çardju'dan Pakistan kıyısındaki bir petrol terminaline, günde bir milyon varil petrol ihraç ederek, yaklaşık bin yedi yüz (1.700) kilometrelik bir boru hattının yapımını kapsamaktaydı. Sovyet yönetiminden kalan (Rusya'nın Sibirya alanlarındaki Surgut ve Omsk'tan, Kazakistan'da Çimkent'e ve Özbekistan'da Buhara'ya kadar uzanan) petrol boru hatları, OAPBHP'yle birleştirilebilir ve BÖYLECE PETROL ORTA ASYA'NIN BÜTÜN BÖLGELERİNDEN KARAÇİ'YE TAŞINABİLİRDİ.’’ (Taliban: İslamiyet, Petrol ve Orta Asya'da Yeni Büyük Oyun- Everest- Mozaik Yayınları, iki gün sigara içmezseniz kitabı alıp okuyabilirsiniz).

İşte böyle. Böylesine büyük bir olayı anlamadan, incelemeden Afganistan'da olan biteni anlamak da mümkün değildir.

Ha bu arada söylemeden de geçmeyeyim; Niyazov'un UNOCAL ile anlaşma imzaladığı törende Henry Kissinger da vardı. Bu anlaşmadan sonra Kissinger, UNOCAL'ın danışmanı oldu. Ne kadar ilginç değil mi; bu adamlar her yerde insanın karşısına çıkıveriyorlar!
Yazarın Tüm Yazıları