Antalya'da onlarca bayram tatili seçeneği

Güncelleme Tarihi:

Antalyada onlarca bayram tatili seçeneği
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2018 10:13

Antalya'da onlarca bayram tatili seçeneği

Haberin Devamı

 

Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) - DÜNYANIN en çok antik kentini barındıran ve doğal güzelleriyle 'yeryüzündeki cennet' olarak adlandırılan Antalya'da Ramazan Bayramı ve yaz tatilinde, Kaş'tan Gazipaşa'ya antik kentler, kanyonlar, şelaleler, mağaralar ve dünyaca ünlü sahilleriyle onlarca seçenek bulunuyor. 
Doğal güzellikleri ve tarihi zenginliğiyle dünyanın en önemli turizm merkezlerinden Antalya, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Önümüzdeki 3.5 günlük Ramazan Bayramı'nda da 1 milyonun üzerinde yerli ve yabancı turistin beklendiği, Gazipaşa'dan Kaş'a kadar 640 kilometrelik sahil şeridine sahip Antalya, onlarca plaj ve koyu, tarihi antik kentleri, şelaleleri, kanyonları ve tatil beldeleriyle bu bayramda Türkiye'nin en gözde tatil merkezi oldu.
Antalya, batıda Patara ve Kalkan'dan başlayıp Kaş, Kekova, Adrasan, Olimpos, Çıralı, Kemer, Konyaaltı ve Lara sahilleri, Kundu, Belek, Boğazkent, Side, Alanya ve Gazipaşa'ya kadar onlarca tatil beldesinde bungalov tipi ağaç evlerden pansiyonlara, çadır ve karavan kamp alanlarından 5 yıldızlı otel ve tatil köylerine herkes için tatil imkanı sunuyor. Bu sahillerdeki pansiyonlar ve otellerdeki tatil fiyatları ise günlük 25 liradan 15 bin, 219 bin dolar gibi ücretlere kadar çıkabiliyor. Ramazan Bayramı'nı Antalya'da geçirecekler için gidip görülmesi gereken yerler ise şöyle:
PERGE ANTİK KENTİ: Bu yıl turizmde 'Perge Yılı' ilan edilmesi nedeniyle listenin ilk sırasında Pamfilya döneminin başkenti ve UNESCO'nun dünya geçici miras listesinde de yer alan Perge Antik Kenti var. Perge, kent merkezine 18 kilometre, havalimanına 7 kilometre uzaklıkta. İ.Ö. 3 bine kadar tarihi geçmişi bulunan Perge, dünyanın ayakta kalmış yapılarıyla dikkat çeken en önemli antik kentlerinden biri. Tarihi Eski Tunç Çağı'na kadar inen Perge Antik Kenti, tiyatro, stadyum, kuzey ve güney hamamları, sütunlu caddeler, bazilika, akropol ve nekropol alanları ve kuleleriyle önemli bir tarihi miras.  
PATARA ANTİK KENTİ: Tatilini Kaş-Kalkan bölgesinde geçirecekler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden Patara'nın, yapılan kazılara göre M.Ö. 8'inci yüzyılda var olduğu düşünülüyor. İskender'in kuşattığı kentler arasında da olan antik kentteki Patara Limanı ise dönemin Doğu Akdeniz'deki en önemli hububat deposu ve sevkiyatı açısından büyük önem taşıyor. Kalıntıların en görkemlileri ise Roma Zafer Takı, Bizans Bazilikası ve kutsal alanlar, tepenin yamacında tiyatro, anıt mezarlar ve limanı. Ayakta kalan en eski demokratik meclis binası da bu şehirde.
PATARA PLAJI: Patara Antik Kenti yakınındaki 12 kilometrelik kumsal, dünyanın en güzel plajlarından biri. Caretta caretta ve Yeşil deniz kaplumbağalarının da yuvalama alanı olan kumulları ince ve denize sığ. Rüzgar sörfüne de uygun plajı görünümüyle Afrika çöllerini andırıyor. Afrika çöllerini andıran ince kumulları, genişliği ve uzunluğuyla geçmişte birçok Yeşilçam filminde çöl sahneleri için kullanılan plaj, günümüzde nudistlerin çıplak yüzüp güneşlenebildiği bir sahil konumunda. 
KAPUTAŞ PLAJI: Kaş ve Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde bulunan kanyon ağzı plaj konumundaki Kaputaş Plajı'nın 187 adet olan merdivenleri, Kaş Belediyesi'nin düzenlemesiyle 87'ye düşürüldü. Duble yol ve plajdaki kafe vb yapılaşmalar nedeniyle tartışmalara da neden olan plaj, yer altından akmakta olan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu genel olarak serin ve turkuaz renkli suyuyla dünyanın en güzel plajları arasında gösteriliyor.
KEKOVA: Demre ilçesi Kaleköy ve Üçağız açıklarında küçük, kayalık bir ada. Üzerinde pansiyonlar ve kafeler bulunan adaya ulaşım teknelerle sağlanıyor. Tekne turlarıyla Kaş ve Demre'deki birçok muhteşem koyda da suya girilebiliyor. Su altındaki batık antik kentiyle de büyük ilgi çeken Kekova'da özel izin almak şartıyla dalış da yapılabiliyor.
MYRA ANTİK KENTİ: Demre'de bir Likya ve Roma kenti olan Myra'da, antik tiyatro, bazilika, hamam geç dönem kalıntıları olarak görülebiliyor. Tiyatronun üstündeki kayalıkta uzaktan bir ev gibi görünen kaya mezarları büyük dikkat çekiyor. Günümüzde Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaos'un 4'üncü yüzyılda piskoposluğunu yaptığı ve her yıl Hristiyan dünyasından binlerce turistin ziyaret ettiği Aziz Nicholaos'un da kilisesi mevcut. Kazı çalışmalarında 1968'de Aziz Nicholaos'un 1087 yılında tahrip edilen lahdinin de ortaya çıkarıldığı biliniyor.
OLİMPOS ANTİK KENTİ: Kemer ilçesinde Olimpos-Beydağları Sahil Milli Parkı'nda sahili ve ağaç evler tipi konaklama imkanlarıyla doğal bir tatil imkanının sunulduğu Olimpos, antik bir Likya kenti. 113 mezar tespit edilen kuzey nekropol, Olymposlu Marcus Aurelius Arkhepolis'in anıtsal mezarı ve Antimakhos'ın lâhdi gibi tarihi eserler dikkat çekiyor. Roma döneminde de Likya Birliği'nin en önemli 6 kentinden biri arasında gösteriliyor.
YANARTAŞ: Kemer ilçesine bağlı Çıralı'da, yüzyıllardır sönmeyen, kayalar arasından sızan doğalgazın alevleri yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yunan mitolojindeki efsaneye göre, Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek, canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Bellerophontes'in zaferini kutlamak amacıyla Olympos'ta bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşar. Günümüzde yakılan olimpiyat meşalesi, Chimera'nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesidir.
PHASELİS ANTİK KENTİ: Kemer yakınlarında koy şeklindeki sahilleri ve doğal zenginliğiyle muhteşem bir tarihi de barındıran antik kentin M.Ö. 7'nci yüzyılda Rodoslular tarafından kurulduğu düşünülüyor. Likya'nın doğu kıyısının en önemli liman özelliğine de sahip Phaselis'te Kuzey, Savaş, Korunmuş ve Güneş isimli dört limanı bulunuyor. Kent ortasında 20-24 metre genişliğinde muhteşem bir cadde, Hadrian Su Yolu Kapısı, gezinti yolları ve dükkanlar, hamamlar, Agora, tiyatro gibi tarihi yapılar bulunuyor.
TAHTALI DAĞI VE TELEFERİK: Olimpos Dağı olarak da bilinen Kemer ilçesinde Beydağları grubundaki 2365 metre yükseklikteki Tahtalı Dağı'nın batı tarafındaki boğazdan, tarihi Likya Yolu da geçiyor. Dağda, 726 metreden 2365 metreye kadar dünyanın sayılı uzunluktaki teleferiklerinden biri bulunuyor. Dağın yamaçlarındaki Beycik Köyü'nde antik Helenistik döneme ait harabeler bulunuyor. Antik devirlerde, 'tanrıların dağı' anlamına gelen Olympos adı verilmiş.
GÖYNÜK KANYONU: Göynük'e 3-4 kilometre uzaktaki kanyonda doğa manzaraları eşliğinde yaklaşık 2-3 km'lik dağ yolu bulunuyor. İçerisinde yüzülebilen göletlerin de bulunduğu kanyonun en üst kısmında buz gibi suya sahip başlangıç noktasından itibaren yüzerek ya da kayalardan yürüyerek daha yukarı noktalardaki şelalelere ulaşılabiliyor. Kanyonun aşağı kısmında ise restoran-kafe hizmetlerinin yanı sıra güvenlik ekipmanları da sağlanıyor.
TÜNEKTEPE TELEFERİK: Antalya'da uzun yıllar Döner Gazino olarak hizmet veren Büyükşehir Belediyesi'nin teleferik projesini hayata geçirdiği Tünektepe, 650 metre rakımda. Tepe bir tarafta Kemer sahilleri, diğer tarafta Konyaaltı ve bir tarafında Beydağlarıyla eşsiz bir görüntü sağlıyor. Sıçan Adası manzarasının da çok güzel olduğu Tünektepe'de yine belediyeye ait günübirlik tesisler bulunuyor. Tünektepe'ye 36 vagonlu 706 metrelik teleferikle çıkılabiliyor. Hemen aşağısında ise Sarısu Halk Plajı ve Kadınlar Plajı bulunuyor.
KALEİÇİ: Antalya'nın belki de en önemli tarihi ve turistik merkezi olan Kaleiçi, kent merkezinde. Yat limanıyla da bütün olan tarihi şehirde çok sayıda butik otel, pansiyon ile eğlence merkezi yer alıyor. Yerli ve yabancı milyonlarca turistin ziyaret ettiği Kaleiçi, Antalya'nın simgeleşmiş Saat Kulesi, Yivli Minare, Hadrian Kapısı, Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare, devasa surlarıyla Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı tarihine ışık tutuyor. Yat limanından tekne ve hatta denizaltı turları da yapılabilen Kaleiçi, begonvillerle süslenmiş tarihi evleriyle de önemli bir turistik merkez.
KARAİN MAĞARASI: Döşemealtı'nda Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain'in, yapılan kazılara göre 500 bin yıl kadar önce yerleşim merkezi olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarası olan Karain, paleolitik, neololitik, kalkolitik, eski tunç gibi protohistorik çağlarda ve klasik çağda insanlar tarafından sürekli iskan edilmiştir. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok adak mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır.
DÜDEN ŞELALESİ: Şehir merkezine 10 kilometre Kepez ilçesindeki Düden Şelalesi, yaklaşık 7 kilometrelik nehirle devam ederek Lara bölgesinde denize döküldüğü alanla birlikte iki kısma ayrılıyor. Yukarı Düden'e İskender Şelalesi de deniyor. Son yıllarda kuraklık nedeniyle su sorunu yaşayan şelaleye yapay çözüm bulundu. M.Ö. 334-333 yıllarında Pamfilya'yı fetheden Büyük İskender'in bu bölgeden geçerken atlarını sulattığı söyleniyor. Mesire ve piknik alanı olarak da hizmet veriyor. Aşağı Düden ise Lara'da Karpuzkaldıran bölgesinde denize 40 metrelik falezlerden dökülen suyla muhteşem bir görüntü sunuyor. 
KURŞUNLU ŞELALESİ: Antalya-Isparta karayolunda Antalya Havalimanı'na 11 kilometre mesafede. 18 metreden düşen büyük şelalenin yanısıra küçük şelaleciklerle 7 adet küçük göletin birbirine bağlandığı şelale, muhteşem doğa yapısıyla yaz sıcağında serin bir ortam sunuyor.  Kızılçam, doğu çınarı, defne, harnup, yabani zeytin, sakız ağacı, söğüt ve incir ağaçlarından oluşan ormanında mersin, zakkum, böğürtlen, yabani gül, sütleğen, ılgın, ladin, kermes meşesi, kekik, yabani nane, kayıt, eğrelti ve sarmaşıklar orman altı florasını meydana getiriyor. Günübirlik piknik ve doğa yürüyüşleri yapılabilen milli park alanında yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak tesisler de mevcut.
ASPENDOS ANTİK TİYATRO: Serik ilçesi Belkıs köyündeki antik tiyatro dünyanın ayakta kalmış en büyüklerinden biri. M.Ö. 10'uncu yüzyılda kurulan antik kentteki tiyatro ise M.S. 2'nci yüzyılda Romalılar tarafından inşa edildi. Hem Aspendos'un hem de Türkiye'nin en önemli tarihi yapılarından biri olan Aspendos Antik Tiyatrosu, akustiğiyle de büyük dikkat çekiyor. Mimarı Aspendoslu Theodorus'un oğlu Zenon olan tiyatro, Antonius Piu zamanında yapımına başlanıp Marcus Aurelius zamanında tamamlanıyor.
UÇANSU ŞELALELERİ: Serik ilçesi Akçapınar sınırlarında çam ve sandal ağaçlarıyla kaplı ormanda onlarca metre yükseklikten akan gizli cennet Uçansu Şelaleleri, yüzülebilen göletleriyle doğa tutkunlarının büyük ilgisini çekiyor. İki şelaleden Yukarı Uçansu 70 metreden, Aşağı Uçansu ise 51.5 metreden dökülüyor. Havutlu ve Bal derelerinin birleşiminden kaynağını alan Yukarı Uçansu'nun döküldüğü alanda başlangıç noktasında 2.5 metre genişliğinde olan şelale, dev kazanına ulaştığında 20 metre genişliğe ulaşarak üçgenimsi bir görünüm alıyor. Aşağı Uçansu ise 800 metre kadar batıda 51.5 metrelik çağlayana sahip. Burada da 4 metre derinlikte dev kazanı bulunuyor.
MANAVGAT ŞELALESİ: Manavgat merkeze 3 kilometre mesafede ırmak sularının 3-4 metrelik falezlerden düşmesiyle oluşan ve genişliğiyle muhteşem bir görüntü sunan şelale, az bir yükseklikten düşmesine rağmen geniş bir alan üzerinde yüksek debiyle akıyor. Kent gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için piknik alanları da bulunan şelale çevresinde günübirlik tesisler de var. Şelalenin oluştuğu Manavgat Irmağı ise kent merkezinden denize kadar devam ediyor. Denizle buluştuğu alanda da çok güzel manzaralar sunuyor.
SİDE ANTİK KENTİ: Anadolu dilinde 'Nar' anlamına gelen ve tarihi Hititlere kadar uzanan Side'ye M.Ö. 7'nci yüzyılda Yunanlıların geldiği söyleniyor. Eldeki yazıtlara göre MÖ 3. yüzyıla değin de kente özgü bir dil konuşmuşlar. Hala tam olarak çözülemeyen bu dil Hint-Avrupa dillerinden. Side MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Lidyalıların, MÖ 547-546'da da Perslerin egemenliğine girmiştir. Pers yönetiminde gelişen kent, MÖ 334'te Büyük İskender'e teslim olmuş. Antik tiyatro, tarihi yapılarıyla tarihi şehir ile yarımada kısmındaki Apollon tapınağı ve sahilleri her yıl milyonlarca turist ağırlıyor.
KÖPRÜLÜ KANYON: Manavgat Beşkonak'ta bulunan dünyaca ünlü rafting yapılabilen ırmakların başında gelen Köprüçay, milli park ilan edilen doğa harikası bir yer. Ağaçlarla gölgelenen nehir kenarında günübirlik ve kamp kullanma alanları da olan Köprüçay'da bungalov evler, pansiyon ve moteller yerli ve yabancı turistlere hizmet veriyor. Rafting dışında Köprülü Kanyon, doğa yürüyüşü, cip safari, kanyon geçişleri gibi doğa aktiviteleri için de oldukça uygun. 
ALANYA KALESİ: Alanya ilçesinin simgelerinden, denizden yaklaşık 250 metre kadar yükselen bir yarımada üzerinde Helenistik dönemde inşa edilen kalenin surlarının toplam uzunluğu 6.5 kilometre. Günümüzdeki tarihi dokusu 13'üncü yüzyıl Selçuklu eseri olan kale, 1221 yılında kenti alıp yeniden inşa eden Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından yaptırıldı. Kalede toplam 83 kule ve 140 burç var. Ortaçağda surların içinde bulunan kentin su ihtiyacını sağlamak için 1200 kadar da sarnıç yaptırılmış.
KLEOPATRA PLAJI: Tarihi yarımadanın batısından Damlataş Plajı bitiminden başlayan Kleopatra Plajı, yaklaşık 2 kilometre. Adını M.Ö. 69-30 yılları arasında yaşamış antik Mısır'ın son Helenistik kraliçesi Kleopatra'dan alan plaj, efsaneye göre Roma generali Antony Alanya ve çevresini Mısır kraliçesi Kleopatra'ya hediye ettiğinde, Kleopatra her gün kale yamacında banyo yapmak için bu plaja inermiş. Plaj altın renkli kumu, berrak ve 8-10 metreye kadar sığ suyuyla dikkat çekiyor. Alanya'da Yalan Dünya Mağarası, Dim Çayı, Sapadere Kanyonu da ilgi gören turistik merkezler.

FOTOĞRAFLI

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!