Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar Şenkaya
Feriha Dildar ŞenkayaYazarın Tüm Yazıları

Anne bugün okula gitmek istemiyorum

Aileden ve evden farklı bir yerde günü geçirmeye başlamak, tanımadığı çocuklarla bir arada olmak, okul çağı çocuklarının ortak kaygılarıdır. Öte yandan bir gruba ait olma, sevme, sevilme, kabul edilme, takdir görme onlar için çok önemlidir. Arkadaşları tarafından sevilen çocuk, okula uyum sürecini daha kolay atlatır.

Anne ben bugün okula gitmek istemiyorum", "Çok uykum var, bugün gitmesemmm", "Ne olur sen de benimle gel"... Bazı ebeveynlerin okulun ilk günlerinde çocuklarından duyduğu ortak duygular ve ifadelerdir bunlar. Okula başlama, çocuğun hayatındaki ilk kurumsal deneyimdir. Zorlu ve kaygı dolu bir süreçtir. Çocuk hiç tanımadığı, bilmediği kurallarla dolu bir çevreye ilk adımını atar. Aynı anda anne-babasından ayrılmanın ilk kaygılarıyla da kendi içinde baş etmeye çalışır. Her çocuk ayrılık kaygısını fiziksel ve psikolojik olarak farklı şekillerde yaşayabilir.

Ayrılık kaygısı çocuğun bağlandığı, sevdiği ve güvendiği kişiden ve ortamdan ayrılması nedeniyle oluşur. Çocuk, kendisi okuldayken anne-babasına bir şey olacağı veya terk edileceği kaygısını yaşar. İlk çocukluk döneminde anne ile kurulan güven ilişkisi, çocuğun dünyaya ve diğer insanlara olan bakış açısının temelini oluşturur. Bu ilişkinin kalitesi bu kaygının sürecini de etkiler. Çocuğun bu kaygıyı bir ölçüde yaşaması normaldir.

Okul fobisi, erken bebeklik döneminde özellikle annesi tarafından yeterli sevgi doyumuna ulaşamamış çocuklarda daha çok görülebilir. Göz ardı edilmemesi gereken başka bir durum ise okul fobisinin bazen anne-babalar tarafından çocuğa yansıtılmasıdır. Kaygı anne-babanın dokunuşundan, bakışından çocuğa yansır ve çoğalarak büyür.

Çocuk bir yandan yeni bir ortamın getireceği şeylerden heyecan duyarken, diğer yandan bilinmezliğin getirdiği kaygıyı yaşar. İlk defa kendini güvende hissettiği ailesinden ve evinden farklı bir yerde gününü geçirmeye başlamak, tanımadığı çocuklarla bir arada olmak, çocuğu kaygılandırır. Okula uyum süreci 2-3 haftayı alabilir. Bu sürenin uzaması ve kaygının artması çocuğun derslerindeki başarıyı olumsuz yönde etkileyebilir. Devamlı anne-babasını ve kendi güvenli kalesi olan evini düşünen çocuk, derslerine konsantre olmakta güçlük çeker.

Arkadaş çevresi uyumu kolaylaştırır

Çocuğun okula uyum sürecini etkileyen bir başka etken ise arkadaşlık ilişkileridir. Okul öncesi dönemde anaokulu deneyimi olan çocukların daha kolay arkadaşlık kurabildikleri görülmüştür. Çocuklar için bu yaşta bir gruba ait olma, sevme, sevilme, kabul edilme, takdir görme çok önemlidir. Arkadaşları tarafından sevilen çocuk, okula uyum sürecini daha kolay atlatabilir. Sosyal ortamlara girmede, arkadaş ilişkisi kurmada zorlanan çocukta okul fobisinin daha uzun sürmesi beklenebilir. Çocuk, arkadaş ilişkilerinde aradığı güveni ve aidiyet duygusunu bulamadığı zaman evine ve anne-babasına daha çok ihtiyaç duyacaktır.

Çocukların anneleriyle bebeklik döneminden itibaren kurduğu ilişkiler, çocuğun duygusal gelişimi açısından çok önemlidir. Annenin henüz hamileyken bile çocuğuna olan duygusal yatırımları, çocuğuyla ilgili kaygıları ya da korkuları çocuğun algılarının oluşmasında rol oynayan etmenlerdir. Benzer olarak, annenin çocuğunun okula gitmesi konusundaki düşünceleri de çocuğun okulla ilgili düşüncelerini etkiler. Örneğin, çocuğunun okula başlayacak olması anne için kaygı uyandıran bir durumsa, çocuk da okula başlayacağı için kaygılanacaktır.

Okula gitmeyi reddeden çocuklar bir tür ayrılık kaygısı yaşarlar. Çocuklar okula gitmeyi reddedebilir ya da anne-baba figüründen ayrılma nedeniyle yaşadıkları kaygılar yüzünden okula devam etmekte zorlanabilirler. Öte yandan çok yapışık aile düzenleri, aşırı koruyucu ebeveynleri olan çocuklar da bazen dikkat çekmek için bazen de ayrılma kaygısıyla okula gitmeyi reddedebilirler.

0-4 yaş arası, çocukların beyin gelişimlerinin en aktif olduğu yıllardır. Erken dönemdeki çalışmalar, çocuğun okul başarısında önemli bir rol oynar. Yapılan araştırmalarda da okul öncesi eğitim alan çocukların okula devamlılık isteğinde ve başarısında ciddi bir artış saptanmıştır. Okul öncesi eğitimde önemli olan, çocuğun zihinsel, bedensel ve duygusal olarak hazırlanmasıdır. Yapılan eğitimler çocuğun içindeki potansiyelin kullanılmasını sağlar.

Zihinsel yönden hazır olmayan çocukta kaygı gittikçe artabilir. Çocuğun anne-babasından ayrılma kaygısı performans kaygısı ile birleşince çocuk ciddi şekilde okula gitmeyi reddedebilir.

KAYGI ÇOCUĞA EBEVEYNDEN BULAŞIR

Çocuğunuzun sözel ve sözel olmayan kaygılarını anlayıp, onları rahatlatmaya çalışın. Onun duygularını kabul edin.

Olumlu ve olumsuz duygularını dile getirmesi için çocuğunuza yardımcı olun. Bazen anne-babalar olumsuz şeyler hakkında konuşmanın daha kötü olacağı inancındadırlar, fakat söylenmeyen şeyler ileride daha büyük sorunlara yol açabilir.

Kaygının sizin gözünüzden ona bulaştığını sakın unutmayın. Çocuğunuzun okula rahatça gidebilmesi için önce sizin rahat olmanız gerekmektedir.

Bunun bir ayrılık olmadığını, sadece onun gelişimine katkıda bulunacak bir eğitim süreci olduğunu sık sık anlatın.

Sadece onun yanındayken değil, ayrı yerlerdeyken de onu sevdiğinizi çocuğunuza söyleyin.

Okulun ilk gününde yanında olmanız, daha kolay ve yumuşak bir geçiş süreci sağlayacaktır.

Her günün sonunda okulunun nasıl geçtiği hakkında onunla konuşun.

Çocuğunuzun okula gitmek istemediği günlerde geri adım atmadan, onu okula gitmeye ikna edin.

Çocuğunuz için öğretmeni, sizden sonra güven ilişkisi içine gireceği kişidir. Okul ve öğretmenleriyle sürekli iletişim içinde olmaya özen gösterin.

Çocuğunuzun arkadaş ilişkilerinde daha az müdahaleci olun. Kendi sorunlarıyla başa çıkabilmesi için onu dinleyin ve anladığınızı gösterin.
Yazarın Tüm Yazıları