Ankara-İsrail dostluğu ve Kürtler

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Türkiye ve İsrail işbirliğinde tarafların yaklaşımı belli... İsrail kuşatıldığı Arap dünyasına karşı Türkiye'nin desteğini istiyor.

Ankara, İsrail'in özellikle Irak'da istikrarı bozmak amacıyla kullandığı Kürtler'i Türkiye'ye karşı kışkırtmasını önlemeye çalışıyor.

Dün de öyleydi, bugün de böyle...

Tıpkı eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'in NTV'de Yalçın Doğan'ın Güncel programında anlattığı 40 yıl önceki ilk Türk-İsrail zirvesinde olduğu gibi... Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök, bu açıklamayı önceki gün köşesinde ‘‘Kırk yıldır gizli kalan buluşma’’ başlığıyla aktardı.

Oysa aynı zirvenin ayrıntıları 1988 yılında ABD'de yayınlanan, Jeffrey T. Richelson tarafından kaleme alınan ‘‘Foreign Intelligence Organizations’’ (Yabancı Gizli Servisler) adlı kitapta açıklanmıştı.

* * *

Gazeteci Turan Yavuz'un 1993'te çıkan ‘‘ABD'nin Kürt Kartı’’ isimli kitabında, 1958 tarihli Türk-İsrail zirvesinin perde arkası, Richelson'un eserinden yapılan alıntılarla anlatılıyor...

19 Temmuz 1958 tarihinde Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, İsrail'in Ankara'daki Büyükelçisi Eliahu Sassoon'u çağırtarak Tel-Aviv'e iletilmek üzere bir mesaj verdi. Mesaja göre, Türkiye prensipte iki ülke başbakanlarının bir araya gelmesini kabul ediyordu.

İsrail Başbakanı David Ben Gurion, o günlerde hatıra defterine şu notu düşüyordu: ‘‘Tarihe geçecek günlerden geçiyoruz. Böyle bir fırsat kendini bir daha göstermez. Elias Türkiye'nin iki başbakanın buluşmasını prensipte kabul ettiğini bildirdi. Şayet bunu Araplar duyarsa iş büyür ve çığrından çıkar. ABD bile bu işe müdahale edebilir...’’

Yine de Ben-Gurion, 24 Temmuz 1958 tarihinde ABD Başkanı Dwight Eisenhower'e yolladığı mesajda ipucu vermekten geri kalmadı: ‘‘Türkiye ile ilişkilerimiz yakın geçmişte bir hayli ilerledi. Bu ilişkiler artık rutin diplomatik temasların ötesine gitmeye başladı.’’

* * *

Meslektaşımız Turan Yavuz'un ABD kayıtlarına dayanarak aktardığına göre ilk Türk-İsrail zirvesine Irak'taki yönetim değişikliği yol açtı.

Kral Faysal'ı deviren Albay Abdülkadir Kasım'ın Arap milliyetçiliğinin bayrak ismi Cemal Abdülnasır ile yakınlaşması İsrail'i alarma geçirdi.

Darbeci Albay'ın uzun süredir Rusya'da sürgünde yaşayan Molla Mustafa Barzani'ye (Mesut Barzani'nin babası) askerleriyle birlikte Irak'a dönme izni vermesi Ankara'yı rahatsız etti.

Türkiye, Kasım ve Barzani arasındaki ittifaktan çekindi, İsrail'in Kürtler üzerindeki etkisinden yararlanmak istedi. Çünkü o tarihlerde, İsrail Kürtler'e silah veriyor, peşmergeleri eğitiyordu.

Türk-İsrail zirvesi macera filmlerini andıran sahnelerde başladı. Ziyaretin gizli tutulması için ilginç bir plan uygulanacaktı.

O tarihte doğrudan Türkiye uçuşu olmayan İsrail Havayolları'nın bir uçağı İstanbul üstündeyken motorda arıza çıktığı gerekçesiyle İstanbul'a inecekti. Uçaktaki İsrail Başbakanı David Ben Gurion ile Dışişleri Bakanı Golda Meir başka bir uçakla gizlice Ankara'ya götürülecek ve Türk Başbakanı Adnan Menderes'le buluşacaktılar.

Ancak plan az daha Yeşilköy'deki kontrol kulesinin telaşı yüzünden suya düşüyordu. Kule görevlisi, İsrail uçağının arızasını ciddiye alınca, piste itfaiye ve cankurtaran araçlarını yığdı. İsrailli konukların bu kadar kişinin gözü önünde uçak değiştirmesi mümkün değildi. Ankara'dan gelen talimatla uçağın etrafı boşaltıldı, Gurion ve Meir planlandığı gibi Ankara'da Başbakan Menderes'le görüşme imkânı buldu.

* * *

Demek ki Türk-İsrail, Türk-Irak ve Türk-ABD ilişkilerinde Kürt meselesinin önemli bir parametre sayılması en az 40 yıldır izlenen politikanın gereği... Eşikteki Körfez Krizi'nde bu politikanın gözardı edilmesi mümkün mü?

Albay Kasım gider, Saddam gelir... Menderes asılır, Mesut Yılmaz başbakan olur. Ama ülkelerin ulusal politikaları kolayına değişmez.

Bu gerçeği sadece kişisel ve entelektüel miladı Turgut Özal'a denk düşenler anlayamaz.













Yazarın Tüm Yazıları