Anayasa ve kadınlar

ASLINDA karanlıkta göz kırpmak gibi bir şey. Bir taslak var, ama taslak olarak netleşmemiş. İktidar partisi neleri değiştireceğini tartışıyor ama kendi arasında.

Biz de oradan buradan sızan haberler, taslak olduğu söylenen metinler üzerinden tartışmak durumunda kalıyoruz.

Benim elimdeki taslak ile bir önceki anayasada kadın erkek eşitliği maddesini karşılaştırıyorum.

2001 yılında AB uyum yasaları çerçevesinde Anayasa’ya "eşler arası eşitlik" getirilmişti. Bu yaklaşım AB tarafından yeterli bulunmadığı için, 2004 yılında yeniden değişikliğe gidildi.

O dönem yapılan tartışmaları anımsayacaksınız.

Pozitif ayrımcılık ilkesinin yasalara girmesini sağlamak için kadın örgütleri büyük mücadele verdiler. Avrupa Komisyonu’nun önerisi de bu yöndeydi.

Ama 58’inci hükümet bu öneriyi kabul etmedi, onun yerine Anayasa’nın onuncu maddesine bir madde ekledi.

"Kadınlar ve erkekler eşit hakka sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür."

Pozitif ayrımcılığa kapıyı aralayan bir yaklaşımdı bu. Epey ürkek bir duruş olsa da fena sayılmazdı.

* * *

ŞİMDİ
yeni tasarıya bakıyorum.

Kadın-erkek eşitliği ile ilgili ek yok. Onun yerine şöyle denmiş:

"Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz."

Bu değişikliğin gerekçesinde, 2004 yılında yapılan değişikliğin yeterli olmadığı söyleniyor.

"İnsan hakları alanındaki gelişmeler incelendiğinde" deniyor. "Eşitlik ilkesini güçlendirmek amacıyla sadece kadınlar lehine değil, aynı zamanda toplumun özel olarak korunması gereken başka kesimleri için de pozitif ayrımcılık ilkesinin benimsendiği görülecektir."

Pozitif ayrımcılığın, devletin eşitliği sağlamak için görevi olduğunu vurgulamak, bunu çocuklar, yaşlılar ve engellilere genişletmek çok iyi.

Eşitlik ilkesini yeni Anayasa’da güçlendirmek istemek de çok önemli.

Ama kadınları, korunması gereken unsurlar arasında sıralamak, kadın erkek eşitliğinin bu mantık üzerinden sağlamaya kalkmak tam bir kavram kargaşası.

* * *

KADIN
erkek eşitliğini sağlamak için devletin alması gereken önlemler - pozitif ayrımcılık gibi - korumak değil, tarihi bir haksızlığın, erkek egemen bakış açısının, bir anlayışın, bir zihniyetin düzeltilmesi gerekliliğinden kaynaklanıyor.

Çocuklar, yaşlılar, engellilerin korunması ise toplumsal sorumluluğun yükseltilmesi.

Kadın erkek eşitliğini ayrıca belirtmek, korunması gerekli olarak sayılan diğer gruplar arasındaki kadınların da - sakat kadınlar, yaşlı kadınlar gibi - kendi grupları içindeki haklarının korunmasını sağlayacaktır.

Her şeyi aynı küfeye koymak, nereye gideceğine karar vermeden sokağa çıkmak gibidir.

Az gider, uz gider, bir de döner bakarsınız ki, bir arpa boyu yol gitmişsiniz.

* * *

ASLINDA
bir anayasanın, üniversitedeki kılık kıyafeti tayin edecek ya da orman alanlarının satış iznini verecek kadar ayrıntılı olması gerekmiyor.

Ama kadın erkek eşitliğini sağlamak için alınacak önlemlerin genel eşitlik ilkesini bozmadığını vurgulaması gerekiyor. Bu ayrıntı değil. Bu demokrasinin esası.

Meclis’teki kadın milletvekilleri arkadaşlar, korunacak unsurlar kategorisine girmek istemiyorsanız lütfen bir araya gelip, kadın-erkek eşitliğine sahip çıkın.
Yazarın Tüm Yazıları