Nihat Kahraman’dan “anakronik bir olay”

Özünde protest bir sanatçıdır Nihat Kahraman. Onun resimlerinde toplumsal tepkileri ve bu tepkileri bastırmaya çalışan hakim güçlerin yarattığı travmalar olarak yorumlayabileceğiniz olguları görebilirsiniz.

Haberin Devamı

Nihat Kahraman’dan “anakronik bir olay”

Kahraman’ın “plaj” kompozisyonlu resimleri de ünlüdür. İlk bakışta deniz peyzajı olarak algılayabileceğiniz resme ayrıntılı baktığınızda, eserde toplumsal sınıf farklılığı ile bunun neden olduğu toplumsal olayların işlendiğini fark edebilirsiniz.
Kahraman, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 1972-1976 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Fransa’ya gönderilip Paris’te École Nationale Supérieure des Beaux-Arts’da artistik düzeyde sanat eğitimi, duvar resmi, fresk ve mozaik ihtisası yapmış; Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı, Duvar Resmi Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak ders vermiş, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Ankara Opera ve Balesi’nde başdekoratör olarak çalışmış bir ressam.
Ben, yurt içi ve yurt dışında resmi ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunan, 70’den fazla kişisel sergi açıp, 150’den fazla karma sergiye katılmış olan Nihat Kahraman’ı, Ankara’da bulunduğu sırada Yalçın Gökçebağ sayesinde tanıdım. Gökçebağ yıllar önce Kahraman’ın resimleri için şunları yazmış: “Onun eserlerinde insan yaşamının gizemini görmemiz mümkündür. Tuvallerde, öndeki yaşamın belirsizliğini anlatan geniş, renkli, adeta rastgele atılmış fırça tuşelerinin arkasındaki gerçeği fark edebiliyoruz. Onun ‘İnsan Yaşamından Kesitler’i hep arkada bir yerlerden anımsayacağımız yaşam kesitlerini bize göstermeye çalışır ki, Nihat bize, eserleriyle insanın kendisini sorgulamasını hatırlatıyor.”
Bu hafta Nihat Kahraman’a yer vermemizin nedeni, Platform A’da (Taurus AVM) açılan ve 11 Aralık’a kadar sürecek olan “Anakronik bir olay” isimli sergisi. Kahraman bu sergisinde artık gündelik yaşamımızın korkutucu bir parçası olan pandemiyi işlemiş. Kahraman’ın sergisiyle ilgili hazırlanmış manifestoda, sanatçının eserlerini tuvale yansıtırken o anki ruh halini de anlayabiliyorsunuz:
“Pandemi başlangıcından bugünlere gelene kadar geçen süre içinde yaşanılan sıkıntı, keder, umut ve yaşama sevincinin bir insan olarak sanatçının düşünce ve hayal gücüne yaptığı etki ve katkı elbette yapıtlarında da kendini belli edecektir. Tüm insanlığın yaşadığı bu büyük travma ve kaosun, tarihe düşürülen bir kanıtı ve belgesi olmalıdır. Ressamın kanıtı ise resimleridir. Nihat Kahraman’ın sergisinde de bu durumun yaşama sevinci ve dinamizm dolu kanıtlarını görüyoruz. Varla yok arası kavramsal bir mekanda renklerin alabildiğine özgür çırpınışları içerisinde, doğanın bir parçası olarak çevresiyle iç içe, bütünleşmiş insan figürleri, çın çın öten bu atmosferin içinde yaşam mücadelesi vermektedirler. Resimlerde rastlantı ve zorunluluk ilkesine göre şekil alan renkler, kendi hallerinde tuval yüzeylerinde dolaşmaktadırlar. Renklerin halleri alışılmışın dışında ve sıra dışı bir anlatımla görselleştirilmiş, şekillenmiş. Zaten sıkıntılı ama umut dolu, coşkulu ve kesintisiz bir yaşam sürecini anlatan resimler de böyle bir görsellikte somutlaştırılabilirdi. Yaşadığımız gerçekleri kendi özgün tarzıyla yansıtan ve betimleyen bir sanatçı Nihat Kahraman. Batı düşünce sistemlerinde her şeyin merkezinde insan-birey vardır. Her şey insana göre benmerkezci olarak belirlenir. Oysa doğu felsefesinde bu durum tam tersinedir. İnsan doğanın bir parçasıdır. Bu yüzden doğulu resimlerde insanlar karıncalar gibi engin doğanın içinde, doğayla bütünleşmiş durumdadırlar. Nihat Kahraman’ın bu çok boyutlu yaşam resimlerinde de bu etkiyi görmekteyiz. Nihat Kahraman’ın amacı salt resim yapmak değil, resmi bir sanat aracı olarak kullanmaktır. Akademik resmin katı, bağlayıcı kuralları ve estetiği içinde resim yapmaktan çok, kafasında şekillenen yeni düşünceleri tuval üzerinde somutlaştırabileceği en uygun sanatsal görselleri yaratıp resim teknikleriyle bizlere aktarmaktadır. Sergideki her resim seyircileri varla yok arası coşkulu, dinamik ve çok boyutlu bir evrene davet etmektedir.”

KENTTE NE VAR?

Haberin Devamı

Funda Açıkgöz-25 Kasım’a kadar (Valör Sanat/Yıldız), Behzat Feyzullah-Sema Öcal-1 Aralık’a kadar (Galeri Soyut/Yıldız), Mehmet Emin Erşan-17 Kasım’da açılacak (Sevgi Sanat/Hollanda Caddesi), Sıtkı Kösemen-20 Kasım’a kadar (Siyah-Beyaz/Şili Meydanı), Hasan Kırdı-17 Kasım’da açılacak (Grup Sanat/Hollanda Caddesi), Adile Horman-20 Kasım’da açılacak (Ata Sanat/Kale), Ahmet Yeşil-Baran Kamiloğlu-Ercan Ayçiçek-Erol Pelioğlu-Kadir Öztoprak-Nurettin Akkaya-25 Kasım’a kadar (Arkadaş Art Center/One Tower AVM), Kamer Önder-25 Kasım’a kadar (Fırça Sanat/Hilal Mahallesi), Hasan Rastgeldi-16 Aralık’a kadar (Galeri M/Armada AVM), Nilgün Sipahioğlu-5 Aralık’a kadar (Galeri Sanat Yapım/Şenyuva), Behzat Feyzullah-Sema Öcal-1 Aralık’a kadar (Galeri Soyut/Yıldız), Mürüvvet Özyavuz-7 Aralık’a kadar (Medya Sanat-Çankaya), Evrim Özkesici-26 Kasım’a kadar (Nurol Sanat-Güvenevler), Güler Uluçay Yüce-30 Kasım’a kadar (Krişna Sanat/Kennedy Caddesi), Güler Akalan-İsmet Yılmaz-2 Aralık’a kadar (Emin Antik/Kale), Leyla Sabah-30 Kasım’a kadar (Akdora Art/Hollanda Caddesi).

Yazarın Tüm Yazıları