Yangın var

GELİRİNİ enflasyona göre artıramayan dar gelirli insanlar için adeta bir “humma” zamanları yaşanıyor.

Haberin Devamı

TÜRK-İŞ gıda enflasyonunun son bir yılda yüzde 100’e yakın mertebelerde arttığını açıkladı. TÜİK oranları bile bir kâbusa işaret ediyor. Asgari ücretle, ki sene başında herkesi mutlu eden bir oranda yükseltilmişti, yılın ilk yarısı gelmeden geçinebilmek, hele bu gelirle bir aile bakılıyorsa, tam bir imkansızlık hali. Hani; giyinme, gezme, eğlenme gibi masraflar zaten tamamen askıya alındı. Ulaşım, elektrik, su, kira gibi zorunlu giderlerden arta kalanlarla karınların doyurulması bahse konu asgari ücretle mümkün değil karşılanamaz. Bir üst gelir seviyesinde olan sabit gelirliler açısından da aynı dramatik çizgiye süratle geliniyor. Enflasyon denen bela orta sınıfı tahrip eden, gelir dağılımını perişan eden bir olgu. “Kim yaptı, neden yaptı” tartışmasına girmeden, her türden siyasi hesabın ötesinde bu sosyal faciaya elbirliği ile çözümler oluşturulmalı. Ülkeyi 20 yıldır yöneten siyasi otoritenin en bilinen özelliği pragmatist oluşudur. Mevcut uygulamalar görülüyor ki bir çözüm olamıyor. Yanlışta ısrar etmeden, ekonominin temel prensiplerine uyumlu tedbirlere vakit geçirilmeden dönülmesi icap ediyor.
Hiçbir şey geçinememenin çaresizliğine benzemez. Bu noktada görülüyor ki, işletmeler makro boyutta çok büyük bir sıkıntı içinde değil. Maliye Bakanlığının vergi tahsilat rakamlarına ve benzer verilere bakıldığında işler kötü gitmiyor. Tamam, milli gelir döviz cinsinden azalıyor olsa da aşırı bir düşüş yok. Hatta İSO tarafından açıklanan Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunda bir önceki yıla göre; net kâr yüzde 137,2, ihracat, döviz bazında yüzde %33,9, istihdam 757.000 kişi artmış. Tabii ki borç-özkaynak dengesinde özkaynaklar yüzde 30’ların altına düşmüş, ama büyük bir sıkıntı yok.
Ana sorun enflasyona karşı korumasız kalan dar ve sabit gelirlilerde. Hani ölçü kaçar, tahribat artarsa gün gelir ekonomide sert tedbirlere mecbur kalınır. Bazı yazarların, hafif utangaç ifade ettiği “servet vergileri” de bu cümledendir.

 

Haberin Devamı

ASLI KARCIOĞLU ÖNDER
BİR kent “duyarlı ve akıllı kadınları” sayısı kadar değerlidir. Bu konuda İzmir’in mütevazı olmasına gerek yok.
Aslı Karcıoğlu Önder yaptıkları ile bu durumun çok özel bir örneği.
Önder çok sağlam bir eğitim alt yapısı ve derinlikli insanlara özgü kaliteleriyle çok dikkat çekici bir eser üretti. Bu yaratıcı çabası kentimizde son dönemlerde çok konuşuluyor. “Siz Hiç Kendinizle Buluştunuz mu?” kitabı, “Sen Sor Kalbin Konuşsun” kart destesi ve kılavuzu ile özgün yazı, resim, klasik müzik eşleşmeleriyle, sizi kendinize çağıran üç aşamalı bir yolculuk serüveni. Bakınız; final tahlilde insanları kategorize ettiğimizde “iyi insan” olmak her şeyin önüne geçer. Hani çok az kişi doğuştan gelen “steril” tavrını her daim sürdürür.
Normalde; hayatın zorlukları, hüzünler, hayal kırıkları kahir çoğunluğumuzu insani ilişkilerde temkinli kılar.
İşte bu noktada içimizdeki “doğru öz”den uzaklaşmaya ve giderek sosyal ilişkilerimizde tedbirli olmaya başlarız.
Aslı hanım, sahiciliğini kaybeden ve giderek yabancılaşan kimliklere adeta bir ip atıyor ve “anlam sorgusuna” davet ediyor.
Hararetle tavsiye ediyor ve sevgili sanatçımızı tebrik ediyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları