Prof. Dr. Ömer Faruk Karataş

Prostat REZUM tedavisi cinselliği nasıl etkiler?

2 Nisan 2024
Prostat REZUM tedavisi, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisinde kullanılan, yüksek ısıda termal enerji ile elde edilen su buharının prostata enjeksiyonu yöntemidir.

Bu yöntem, prostat dokusunun kontrollü bir şekilde tahrip edilerek prostat hacminin küçülmesini ve idrar akışının iyileşmesini sağlar.

Prostat hastalarında sıklıkla gözlenen şikayetler aşağıda sıralanmaktadır:

Tüm bu şikayetlerin giderilmesinde yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavileri ilk sırada yer almaktadır. Bu tedavilere yanıt alınamayan durumlarda ya da sürekli ilaç kullanmak istemeyen hastalarda klinik belirtilerin rahatlatılması amacıyla minimal invaziv yöntemler kullanılmaktadır.

Son yıllarda minimal invaziv yöntemler arasında etkinliği, başarısı ve güvenirliği ile dikkat çeken bir tedavi olan prostat REZUM tedavisinin cinselliği nasıl etkileyeceği hastalar tarafından sıklıkla merak edilmektedir. Klasik ameliyat tedavi yöntemlerinde, var olabilme ihtimali olan sertleşmenin azalması ya da boşalma ile ilgili sorunların yaşanmasını azaltan bir yöntem olan REZUM tedavisi bu alandaki başarısı ile bilinmektedir.

REZUM tedavisinin cinsellik üzerindeki etkileri, diğer BPH tedavilerine ve özellikle de ameliyatlarına kıyasla oldukça minimaldir.

Sertleşme (ereksiyon) üzerinde:

REZUM tedavisinin sertleşme fonksiyonlarını etkilediğine dair çok az bilimsel veri mevcuttur.

Bazı çalışmalarda, tedavi sonrası sertleşme fonksiyonlarında hafif bir azalma gözlemlenmişse de bu durum genellikle geçicidir ve zamanla düzelir.

Yazının Devamını Oku

İleri yaş erkeklerde sağlıklı bir cinsel yaşam mümkün

19 Şubat 2024
İnsanların yaş almasıyla birlikte hayatlarında çeşitli değişiklikler meydana gelmektedir. Vücuttaki ve yaşam tarzındaki bu farklılaşmalar, erkeklerin cinselliğini de doğrudan etkilemektedir.

Sağlıklı bir cinsel birlikteliğin hem fiziksel hem de duygusal açıdan faydaları düşünüldüğünde, bu değişim sürecinin doğru yönetilmesi gerekliliği bir kez daha önem kazanmaktadır. Bununla birlikte asıl kabul edilmesi gereken nokta, alışılagelmiş cinsel yaşamın bir sonraki aşamaya olduğu gibi taşınamayacağıdır. Günümüzde birçok erkek yaşın ilerlemesine rağmen cinsellikte sadece fiziksel boyuta odaklanmaya devam etmekte; bu da erektil disfonksiyon gibi sorunların ortaya çıkması sonucunda endişe, suçluluk ve hayal kırıklığı hissedilmesine neden olmaktadır.

Erkeklerin yaş almasıyla ortaya çıkan değişiklikler nelerdir?

Zamanın ilerlemesi, testosteron seviyesinde azalmaya ve buna bağlı birtakım cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu sorunlar arasında sık karşılaşılanlar şu şekildedir:

- Cinsel dürtüde azalma,
- İlişki sırasında rahatsızlık veya ağrı hissi,
- Ereksiyon bozuklukları,
- Erken boşalma veya geç boşalma,

Yazının Devamını Oku

Soğuk aylarda sperm kalitesi

24 Ocak 2024
Hamile kalmaya çalışan birçok çift, genellikle başarı şanslarını artırmak için neler yapabileceklerini merak etmektedir. Bu aşamada araştırılan konulardan biri de sperm kalitesini artırmanın yollarıdır. Sperm kalitesini bozan önemli unsurlardan birinin sıcaklık olduğunu da tam da bu noktada belirtmek gerekir.

Sperm üretiminde rol oynayan sıcaklığın aşırı arttığı durumlarda sperme zarar verdiği bilinmektedir. Sauna ve benzeri ortamlarda sıkça zaman geçiren kişilerde de sperm hareketliliği ve sayısında azalma bulguları tespit edilebilmektedir.

Bu noktadan yola çıkılarak dünya çapında yapılan diğer araştırmalarda ise sperm sağlığında mevsimsel farklılıkların rol oynadığı sonucuna da varılmıştır. Normal sperm üretimine sahip erkeklerde izlenen en sağlıklı spermlerin, kesin kanıtlanmamakla birlikte kış aylarında üretilmiş olduğu görülmüş ve bu ilkbahar-yaz aylarına oranla bu grup spermlerin gebe kalmayı kolaylaştıracak hızda hareketliliğe daha yüksek oranda sahip oldukları belirlenmiştir.

Sperm kalitesi nedir?

Sperm kalitesi, spermin döllenmeyi gerçekleştirme yeteneğini ifade etmektedir. Bununla birlikte döllenme süreci, birbiriyle bağlantılı birkaç faktörden etkilenmektedir. Sperm hareketliliği ve sperm morfolojisinin yanı sıra bu faktörler arasında sperm tarafından taşınan DNA'nın sağlığı da yer almaktadır.
Sperm hareketliliği (motilite), spermin dişi üreme sisteminde hareket etmesi ve yumurtayı döllemesi için gerekli olan hareket etme veya yüzme yeteneğidir. Progresif motilite, sperm kalite testinde görülebilen en iyi hareket türüdür. Bu, spermin küçük dar daireler veya düzensiz yollar yerine düz çizgiler veya büyük daireler halinde ilerlediği anlamına gelir. Progresif sperm hareketliliği, sperm kalitesinde ayrılmaz bir rol oynamaktadır.

Sperm kalitesi için bir diğer önemli faktör olan morfoloji, spermin yapısı veya şekli anlamına gelir. Uygun morfoloji şunları içerir:

Yazının Devamını Oku

Kısırlığa ve azospermiye neden olan hormon bozuklukları

4 Ocak 2024
Azospermi, boşalma sırasında seminal sıvının tamamen yokluğu olan aspermiden farklı olarak ejakülat içeriğinde hiç sperm bulunmaması durumudur. Çeşitli hastalıklar veya durumların neden olduğu bu sorun, spermin meniye girmesini engelleyen bir tıkanıklığa bağlı oluşabildiği gibi testis tarafından azalan sperm üretimine bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Öte yandan bazı hormonal bozuklukların da hem azospermi hem de kısırlık ile doğrudan ilişkili olduğu bilinmektedir.

Temelde beynin güçlü kontrol merkezlerinden olan hipotalamusta üretilen hormonlar, ilgili reseptörler tarafından taşınan sinyaller ile kontrol edilmektedir. Bununla birlikte hipotalamusun hemen altında yer alan hipofiz bezi de hormonal dengenin korunmasına ilişkin önemli bir rol oynamaktadır. Bu bölgeden salınan hormonlar ise genel olarak erkek genital sistemini düzenlemektedir.

Hormonal bozukluklar kısırlık yapar mı?

Hormon dengesizlikleri, tüm erkek faktörü kısırlığı vakalarının önemli bir yüzdelik dilimini oluşturmaktadır. Cinsel işlev bozukluğundan düşük sperm konsantrasyonuna kadar sayısız şekilde kendini gösterebilen bu sorun, doğru tedavi yöntemleri ile iyileştirilebilmektedir.

Erkeklerin kısırlığa katkıda bulunan hormonal dengesizliğe sahip olma olasılığı kadınlara göre daha düşük olsa da böyle bir durumun varlığında aşağıdaki gibi semptomlar ortaya çıkabilmektedir:

Bununla birlikte sperm sayısı normal olan erkeklerin yanı sıra nonobstrüktif azospermisi bulunan veya oligospermik olan erkeklerin büyük bölümünde, testosteron seviyelerinin normalin altında seyrettiği görülmektedir. Testosteron seviyeleri düşükken, bunları kontrol eden hormon düzeylerinin yüksek olduğu bu durum ise primer testiküler yetmezlik olarak adlandırılmakta ve kısırlık probleminin temel etkenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Testosteron seviyelerine paralel olarak bunları kontrol eden hormon seviyelerinin de düştüğü hipogonadotropik hipogonadizm ise üreme hücresi oluşmamasına yol açmaktadır. Söz konusu hormonal dengesizliklerin basit bir kan veya idrar tahlili ile belirlenmesi mümkündür.

Ergenlik ve hipogonadotropik hipogonadizm

Erkek hipogonadizmi, vücudun ergenlik döneminde erkeksi büyüme ve gelişmede kilit rol oynayan testosteron hormonunu ve bununla birlikte yeterli miktardaki spermi üretemediği bir durumdur. Hipogonadizm, fetal gelişim sırasında, ergenlik öncesi veya yetişkinlik döneminde başlayabilmektedir. Bununla birlikte problemin semptomları da ne zaman ortaya çıktığına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Buna göre ergenliği geciktirebilen ve kişide gelişim eksikliğine neden olabilen hipogonadizm, aşağıdakiler de dahil olmak üzere pek çok süreci olumsuz etkileyebilmektedir:

Öte yandan vücudun gövdesine oranla kolların ve bacakların aşırı büyümesi ve kadın tipi meme dokusu gelişimi de bu sorunun neden olduğu problemler arasındadır.

Yazının Devamını Oku

Testis kanseri çocuk sahibi olmaya engel mi?

8 Nisan 2023
Testis kanseri ve tedavisi erkeklerdeki üreme hormonlarının düzeyleri üzerinde farklılıkları oluşmasına sebep olabilmekte ve bu sebeple de tedaviden sonra kişilerin çocuk sahibi olma becerileri olumsuz etkilenebilmektedir.

Bunun önüne geçmek amacıyla hastaların, tedaviye başlamadan önce uzman hekim ile görüşmeleri ve doğurganlık konusunda gerekli önlemi almaları önemlidir. Bu sayede riskleri ve alternatif seçenekleri daha iyi anlamak da mümkün olmaktadır.

Testis kanseri nedir?
Yaygın görülmeyen bu kanser türünde, penis altında yer alan ve gevşek bir deri torbası olan skrotum içindeki testislerde bulunan hücrelerin değişime uğraması söz konusudur. Bunun sonucunda bu bölgede kanser hücrelerinin çoğalmaya başlaması ile kişilere testis kanseri tanısı konulmaktadır. Her yaşta görülebilen testis kanserine sıklıkla 15-45 yaşları arasında rastlanmaktadır. Bununla birlikte testis kanserinin ilk belirtisi genellikle testis üzerinde bir yumru oluşmasıdır. Bu şekilde başlayan kanser sürecinde hücreler hızla büyüyebilmekte ve vücudun diğer bölgelerine sıçrayabilmektedir. Ancak testis kanserinde, vücudun diğer bölgelerine yayılma söz konusu olsa bile yüksek oranda tedavi başarısı elde etmek mümkündür. Tedaviler ise sahip olunan testis kanserinin türüne ve ne kadar yayıldığına bağlıdır.

Testis kanseri nasıl tedavi edilir?
Kanserin tipine, evresine ve ayrıca diğer faktörlere bağlı olarak, testis kanseri için tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

Yazının Devamını Oku

Spermatosel tedavi yöntemleri

16 Aralık 2022
Spermatosel, testisin hemen üstünde veya arkasında gelişen yaygın bir büyümedir. Ayrıca testiküler veya epididimal kist olarak da adlandırılmaktadır.

Spermatoseller iyi huyludur, bu özellikleriyle kanser işaretçisi olarak kabul edilmemektedir. Genellikle ağrısız olan bu kistler, epididimde oluşmakta, sıvı ile dolu olmakta ve bazen de canlı olmayan spermleri içerebilmektedir.

Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte spermatosellerin, spermi taşıyan tüplerdeki tıkanıklığa bağlı oluştuğu düşünülmektedir.

Spermatosel nedir?

Epididim, spermi testislerden penise taşıyan küçük ve sarmal benzeri tüplere verilen isimdir. Bu tüplerin çevresinde gelişen spermatosel kistleri ise tipik olarak doğurganlık üzerinde etkisi olmayan ve tedavi gerektirmeyen oluşumlardır. Bu kistler farklı boyutlarda ortaya çıkabilmektedir.

Toplumda sıklıkla karşılaşılan spermatoseller, bezelyeye benzer bir şekle ve boyuta sahiptir. Öte yandan bazı kistler ise görülemeyecek veya hissedilemeyecek kadar küçük olabilmektedir. Bu kistler yalnızca ultrason gibi tıbbi görüntüleme yöntemleri ile tespit edilebilmektedir.

Spermatosellerin çok fazla büyüdüğü durumlarda ise hastalar, bu kitlelerin üçüncü bir testise benzediğine yönelik tanımlamalar ile başvurabilmektedir.

Spermatosel belirtileri nelerdir?

Epididim kistleri genellikle herhangi bir semptom göstermeden oluşabilmekte ve boyut açısından da sabit kalabilmektedir. Ancak belli bir büyüklüğe ulaşan spermatosellerde, hastalarda görülen belirtiler şunları içerebilir:

Yazının Devamını Oku

Kilo almak penis boyunu etkiler mi?

15 Kasım 2022
Ülkemizde ve dünyada bozulan beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik ve çevresel faktörler nedeniyle artan obezite, birçok sağlık sorununda olduğu gibi cinsel sağlığı da olumsuz etkilemektedir.

Özellikle erkeklerde bel ve göbek bölgesinde artış gösteren yağlanma, “gömülü penis” durumunun ortaya çıkmasına ve erkek cinsel organının olduğundan daha küçük görünmesine sebep olmaktadır. Bu durumda penisin bir kısmı kasık bölgesindeki yağların altında kalmakta, dolayısıyla da ortaya çıkan görüntü erkekte duygusal bozulmalara ve özgüven eksikliklerine yol açmaktadır.

Öyle ki erkeklerin bilinçaltındaki otorite ve cinsiyet algısını sembolize eden penisin şekli ve büyüklüğü, erkeklerin büyük bir çoğunluğunun özgüven sahibi olması üzerinde doğrudan etkilidir. Bir erkeğin penisi, kilo alımı ile daha küçük görünse de aslında küçülmemiştir. Daha küçük görünmesinin nedeni ise penisin karın duvarına yapışık olması ve göbek genişlediğinde penisi içe doğru çekmesidir. Böyle bir durumda, erkeğin yeniden sağlıklı kilosuna dönmesi halinde penis de normal şeklini ve boyutunu geri kazanacaktır.

Normal penis boyu nedir?

Normal bir penis boyunun ne kadar olması gerektiği konusu, çoğu erkek tarafından hayatlarının bir bölümünde merak edilmektedir. Öyle ki penis uzunluğunu etkileyen birçok ayrı faktörden söz etmek mümkündür. Toplumların genetik özellikleri ve coğrafi değişkenleri de bu faktörler arasında yer almaktadır.

Yazının Devamını Oku

Varikosel tedavi edilmezse cinsel işlev bozukluğuna sebep olur mu?

4 Kasım 2022
Varikosel, skrotum adı verilen ve testisleri tutmakla görevli olan deri kesesi içerisindeki toplardamarların (venlerin) şişmesi ve genişlemesi durumudur. Pampiniform pleksus adı verilen bu damarların büyümesi ile testis ağrısı, sperm azlığı ve buna bağlı infertilite gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan birçok erkekte varikosel semptomuna ilk bakışta rastlanmayabilir. Bu nedenle genellikle çocuk sahibi olamayan erkeklerin yaptıkları başvuru sonuçlarında varikosel tanısı gündeme gelmektedir.

Varikosel, erkeklerde kısırlığa sebep olurken aynı zamanda cinsel işlev bozukluğuna da yol açmaktadır. Kronik hastalıklar grubunda ele alınan bu durumun kendiliğinden düzelme olasılığı bulunmamaktadır. Bu da varikosel tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanması gerektiğinin altını çizmektedir. Öyle ki tedavi edilmeyen ve ilerleyen vakalarda sperm parametrelerinde azalma, testiste hormonal bozuklukların oluşumu, testis boyutlarında küçülme (atrofi) ve varikosel boyutunda genişleme sorunları görülmektedir.

Varikosel erkeklerde ereksiyonu etkiler mi?

İlerleyen varikosel durumlarında testis fonksiyonlarının (hormon üretiminin) hasar görmesine bağlı olarak testosteron üretimi de olumsuz etkilenmeye başlamaktadır. Testosteron, testislerde üretilen birincil erkeklik hormonudur ve yeteri düzeyde üretilemediğinde birtakım semptomlara sebep olmaktadır.

Az sıklıkta yapıyor olsa da cinsel işlev bozukluğu ve ereksiyon olamamanın yanı sıra varikoselin neden olduğu düşük testosteron üretimi sonucunda ortaya çıkan problemler genel olarak şunları içermektedir:

Yazının Devamını Oku