Oyun çocukları nasıl etkiler?

PUMA bazen avını kovalarken ve yakalama ihtimali yüksekken birden avının peşinden koşmayı bırakır.

Haberin Devamı

Siz de “Bu kadar yakınken neden koşmayı bıraktı?” diye merak edersiniz.

Puma aslında çok ince bir hesap yapmaktadır.

Avını yedikten sonra kazanacağı enerji, daha fazla koşmak için harcayacağı enerjiden az olacaktır. Yani harcayacağı enerjiye değmeyecektir.

Daha önce de yazdığım gibi buna ‘Aptal Puma Sendromu’ denir.

Bu sendrom göstermektedir ki doğadaki hiçbir canlı enerjisini boşuna harcamaz. Canlıların temel amacı enerjisini korumaktır.

O zaman neden çocuklar ‘görünen’ bir yararı olmamasına rağmen oyun oynayarak enerjilerini boşa harcamaktadır?

Yoksa oyunun çocukların hayatında kritik bir rolü mü vardır?


TÜRLER VE OYUN
Doğada hangi türler oyun oynuyor diye baktığımızda karşımıza ilginç bilgiler çıkıyor.

Davranışları daha çok içgüdülerine bağlı türlerde oyun daha az. Hayatta kalması öğrenmeye dayalı olan türlerde oyun daha fazla.

Bir türde kültürel yapı ne kadar karmaşıksa çocukluk dönemi de o kadar uzun oluyor. Çocukluk dönemi ne kadar uzun oluyorsa o türde oyun da o kadar fazla oynanıyor.

Canlının ömrü ne kadar uzunsa oyun da o kadar fazla oluyor. (Kaplumbağa gibi istisnalar var. Bunun da sebebi muhtemelen çok korunaklı olmaları. Çok korunaklı oldukları için grup içinde yaşama ihtiyaçları daha az. Bireysel oldukları için de oyun oynamıyorlar)

Omurgasız türler oyun oynamıyor. Orantısal olarak beyni büyük olan türler daha fazla oyun oynuyor. En fazla oyun beynin büyüme döneminde gözlemleniyor. Örneğin yavru şempanzelerin davranışlarının yüzde 60’ı oyun. Şempanzeler büyüdükçe bu oran yüzde 10’a düşüyor.

Peki, bütün bu bilgilerden oyunla ilgili nasıl bir çıkarım yapabiliriz?


OYUNUN AMACI
Demek ki türün yaşamı öğrenmeye dayalıysa o türde oyun var. 
Demek ki oyun beynin gelişiminde etkin rol oynuyor.
Demek ki sosyal türler daha fazla oyun oynuyor.
Demek ki uzun bir yaşam için gerekli olan becerileri çocuklar oyun aracılığıyla öğreniyor.

Yani oyun hem bir gelişim hem de bir sosyalleşme aracı.

Peki, çocuk oyunla ne öğreniyor?


ÇOCUK NE ÖĞRENİYOR?
Goldsmiths Londra Üniversitesi’nden Prof. Peter Smith çocukların oyunlarını analiz edince dört ayrı kategori buluyor.

Dövüş oyunları, kaçma/saklanma oyunları, beslenme oyunları ve yetişkin rolleri oyunları. Hepsi gerçek hayata hazırlık.

Prof. Smith bir şey daha keşfediyor. Oyunların çoğunda iletişim var. Çocuklar çoğu oyunları başka çocuklarla oynuyor.

Çocuk oyunu tek başına oynasa bile çoğu zaman kendi kendine konuşuyor. Kendisiyle iletişimi var. Burada da gerçek hayata hazırlık var.

Yani aslında oyun, çocuğu hem sosyal hem bilişsel hem de fiziksel olarak geliştiriyor.

Kısacası oyunların büyük bir fonksiyonu var: Çocuğu yetişkin hayatına hazırlamak (Aslında daha da ileri gidip oyunun kimlik oluşturma aracı olduğunu söyleyebiliriz. Küçükken çok oyun oynamayan çocukların kimlik örgütlenmeleri sekteye uğruyor.)

Yetişkin olmaya hazırlanma süreci o kadar önemli ki bu yüzden çocuk tüm enerjisini oyuna harcayabiliyor.

Peki, neden bazı çocuklar oyuna daha fazla zaman harcarken bazıları daha az harcıyor?


OYUNSUZ HAYAT
Bunun hem çocuğun enerji seviyesiyle hem de çocuğun hayatındaki stresle ilgisi var.

Mizaç, doğuştan getirdiğimiz özellikler. Mizaç türlerinden bir tanesi de ‘aktivite/enerji seviyemiz’ (hiperaktif-sakin). Bir çocuğun aktivite/enerji seviyesi ne kadar yüksekse o kadar çok enerji harcama ihtiyacı duyuyor. Bu çocuklar daha fazla oyun oynuyor.

İkincisi de ‘stres oranı’. Stresli durumlarda oyun oynama azalıyor.

Stresli durumlar bir tehlikenin göstergesi. Böyle bir durumda insanlar gelecek için gelişimi bırakıp o an hayatta kalabilmenin yolunu arıyor.

Enerjisini gelişimine değil hayatta kalmaya harcıyor.

Bir ceylan, karşısında bir aslan varsa oyun oynamaz.

(Zaten oyun terapisinin işe yaramasının bir sebebi de oyun oynayan çocuğun, güvenli ortamda kaygı ile başa çıkması.)

Çocuk oyun oynayamadığı zaman ne oluyor?


TEHLİKELİ ORTAM
Ortamda tehlike var zannediyor. Tedirgin ve stresli bir çocukluk yaşıyor. Duygusal gelişimi de duruyor.

Çocuk oyun oynadığı zaman da kendine güvenli bir ortam hazırlamış oluyor.

(Tıpkı görünürde aslan olmayınca oyun oynayan ceylanlar gibi.)

Bir çocuk güvenli ortamdan başka ne ister ki?

Kısacası, oyun oynayan çocuk duygusal, sosyal, fiziksel ve bilişsel olarak gelişir. Günlük yaşamanın kaçınılmazı olan bazı kaygılardan ve tedirginlikten kendini kurtarır ve kendini iyileştirir.

Onun için aileler mümkün olduğu kadar çocuklarına oyun zamanı sunmalı.


BİR ÇOCUK NEDEN TEMBELLİK YAPAR?
‘Aptal Puma Sendromu’ bize bir şey daha öğretmektedir. Bazen veliler çocukları ‘tembel’ diye şikâyet ediyor.

Çocuk aslında tembellikle enerjisini koruyordur.

Peki, neden enerjisini koruyor?

Bunun iki sebebi var.

Birincisi, aynı puma gibi harcadığı emeğin karşılığında kazanacağı şeyi değerli görmüyordur. Yani, bu emeğe değmez diyordur. Örneğin okulu ve dersleri anlamsız bulan çocuk, tembellik yapabilir.

İkincisi de yeterlilikle ilgili. Çocuk kendini yetersiz hissediyorsa “Ben çalışsam da başarısız olurum” der. Bu durumda da enerjisini harcamaz.

Aynen avını yakalamayacağını düşünen bir hayvanın avının peşinden koşmaması gibi. Yani bu durumda tembellik, yetersizliğin bir sonucudur.

Çocuklara anlamlı bir vizyon (hedef değil, çünkü hedefler geçici motivasyon sağlar) ve yeterli hissedecek beceriyi kazandırırsak bu çocuklar tembellik yapmaz.

Her işe emek verir ve sonucunda da özgüveni yüksek olur.

Yazarın Tüm Yazıları