Dünya sınıfta kaldı

1920’li yıllardaki grip salgınından bu yana dünya bir pandemi sorunu ile karşı karşıya kalmadı. Böyle bir salgın, böyle bir bela, böyle bir tehdit yaşamadı.

Haberin Devamı

Belki biraz da bu nedenle pandemi meselesinin boyutları ve sonuçlarına işin başından bu yana ciddi ölçüde kafa patlatmadı. Daha da önemlisi “ortak bir akıl” oluşturamadı. Ama bilelim ki pandeminin süresi ve seyrini daha da önemlisi yıkıcı neticelerini değiştirebilecek olan temel faktör ülkeler arası bir işbirliği ve dünya genelinde ortaya konulabilecek samimi ve gönüllü bir ortak tavırdır. Üzülerek belirtelim ki bugüne kadar ne bu ortak tavır devreye girebildi, ne de o samimi yaklaşım sergilenebildi. “Her koyunun kendi bacağından asıldığı” saçma sapan çözümlerle yetinildi. Kısacası bugüne kadar dünya genelinde etkili bir çözüm mekanizmasının oluşturulabildiğini söylemek mümkün değil. ABD’den Brezilya’ya, Almanya, İtalya, Fransa’dan Sırbistan’a, Türkiye, İran ve Rusya’dan Hindistan’a, büyüğü küçüğü, güçlüsü güçsüzü, zengini fakiri fark etmiyor, bütün coğrafyalarda pandemi meselesinin çözümünde sınıfta kaldığımız net ve açık olarak ortada duruyor. 

Haberin Devamı

Dünya sınıfta kaldı

BİR TAKVİYE
ASETİL SİSTEİN’İN YILDIZI PARLIYOR

SİSTEİN çok önemli “kükürt zengini” bir amino asit. Asetilenmiş formuna “asetil sistein” adı veriliyor. Başlangıçta kronik akciğer hastalıklarının çözümünde kullanılan bu mucize molekül son zamanlarda sağlığın pek çok alanında mucize işlere imza atıyor. Mesela mı? Ayrıntılar oldukça uzun, detaylar oldukça derin. ÖZETİ ŞU: Asetil sistein akılcı kullanıldığında...

Bağışıklığı güçlendiriyor.

Kansere fren oluyor.

Detoks süreçlerini hızlandırıyor.

Karaciğer ve böbreğin işlerini hafifletiyor.

Ağız, boğaz, burun ve akciğerlerimizi tehdit eden virüslerin tahribatını azaltıyor.

Peki, bu başarısını neye borçlu? Bu kadar gücü nereden alıyor? Yanıt için 1 numaralı kutuya geçebilirsiniz.

İYİ BİLGİ
SİSTEİNİN PATRONU KİM

ASETİL sistein sağlığa verdiği muazzam desteği antioksidan orkestramızın patronu bir başka mucize molekülün, “GLUTATYON”un üretimini arttırarak, onu güçlendirerek sağlıyor. Bilindiği gibi glutatyon rezervimiz arttıkça bağışıklığımız güçleniyor. Antioksidan sistemlerimizin yetenekleri artıyor. Karaciğer ve böbrekler adeta birer “temizlik işleri müdürü” gibi çalışmaya başlıyor. Eldeki verilere göre asetil sistein desteği aldığımızda özellikle ağız, burun, boğaz ve akciğer sisteminin iç sıvılarındaki glutatyon miktarları zirve yapıyor. Dolayısıyla ağız, burun, boğaz, sinüs ve bronş sistemindeki glutatyon miktarları arttıkça da bu bölgenin bağışıklık gücü zirve yapıyor. Kısacası COVID-19’dan korunma listenizi yaparken günde 600-1200 miligram N-Asetil Sistein takviyesi almayı da düşünebilirsiniz. Önerim şudur: Her takviye gibi bu takviyeyi de doktorunuza danışmadan kullanmayınız.

Haberin Devamı

Dünya sınıfta kaldı

UNUTMAYIN
B9 VE B12 BEYİN İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

ÖNCE şu bilgiyi yeniden hatırlayalım: Beyin, yiyecek içeceklerden çok “bilgiyle, sevgiyle, şefkatle, huzur ve olumlu düşüncelerle” beslenir. Ama tabii ki beslenme planları yapılırken “beyin/bellek dostu” bazı özel gıdalardan istifade etmek de gerekir. Araştırmalara bakılırsa yetişkinler ve yaşlıların yarıdan fazlası beyin için “olmazsa olmaz” bir vitamin olan folik asiti bedenlerine yeterince kazandıramıyor. Kazandırabilenlerin bir kısmı da genetik bir kusur nedeniyle (MTHFR eksikliği) bedenlerine giren “folat”ı (B9 vitamini) aktifleştirip kullanamıyor. Oysa folat beyin için çok önemli bir vitamin. Eksikliği sadece “unutkanlık, konsantrasyon eksikliği” yapmıyor. Folatınız eksikse eğer, “endişe ve kaygılarınız” artıyor, “depresyona girme ihtimaliniz” çoğalmaya başlıyor. Diğer taraftan benim “beyin sütü” olarak tanımladığım “B12 vitamini” de en az folik asit kadar değerli ve önemli bir besinsel destek. Zaten bu nedenle unutkanlıktan yakınan, şu ya da bu nedenle bunama tanısı alan, hatta depresyon şikâyeti olanların çoğunda B12 vitamini eksik bulunuyor. Kısacası B9 ve B12 vitaminleri en az Omega-3 yağları, demir, magnezyum ve D vitamini kadar mühim birer “beyin besini”dir. Çocuklarınız ve kendiniz için beslenme planlarınızı yaparken bu iki ayrıntıyı lütfen unutmayın.

Haberin Devamı

OKUR SORUSU
MUTLULUK İÇİN HANGİ OMEGA

SAĞLIĞA faydalı yağların zirvesinde Omega-3 yağ asitleri DHA ve EPA var. Peki, söz konusu “beyin sağlığı” olduğunda ikisi arasında bir seçim yapmamız gerekirse nasıl bir karar vereceğiz? Dikkat etmemiz gereken bir ayrıntı var mı? Evet, var.

Yüksek miktarda EPA içeren Omega-3 takviyeleri bizi bunalımdan kurtarıyor, depresyon ve anksiyete sorunlarına engel olabiliyor. Kısacası EPA yapısındaki Omega-3 yağlar, kendimizi daha iyi hissetme konusunda bize destek veriyor. DHA yapısındaki Omega-3 yağına gelince... DHA daha ziyade “problem çözme kabiliyetini arttıran, belleği güçlendirip koruyan, zekâ keskinliğini destekleyen ve daha sağlıklı düşünmeye yol veren süreçleri güçlendiren” bir mucize molekül. İşte bu nedenle yüksek oranda DHA kazanımı çocuk ve gençlerin okul başarılarını arttırıyor, IQ puanlarını yükseltiyor. Orta yaş ve yaşlılıkta ise belleği koruma süreçlerinin bir numaralı destekçilerinden biri haline geliyor. Ayrıca hamilelikte bebeğin beyin gelişimi söz konusu olduğunda da EPA’nın değil DHA’nın ön plandan tutulması gerekiyor.

Haberin Devamı

Dünya sınıfta kaldı


BİR BİLGİ
10 MÜHİM ERKEK YANLIŞI

ŞU BİLGİ KESİN: Dünyanın hemen her ülkesinde erkekler kadınlara oranla daha sık hastalanıyor! Erkeklerin sorunu sadece sık sık hastalanmak olsa neyse, yaşam süreleri de kadınlara oranla daha kısa kalıyor. Bu iki şansızlığın arka planında bana göre “10 MÜHİM ERKEK YANLIŞI” var. İşte o yanlışlar...

1) Daha çok alkol ve sigara tüketiyorlar.

2) Dikkatsizlik ve tedbirsizlikleri nedeniyle iş kazalarıyla karşılaşma riskleri kadınlardan daha fazla.

3) Trafikte kadınlara oranla daha çok kaza yapıyorlar.

4) Korunmaya dikkat etmedikleri için cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha sık yakalanıyorlar.

5) Uyku sorunları erkeklerde daha sık görülüyor ve daha uzun sürüyor.

Haberin Devamı

6) İnsülin direnci de erkeklerde kadınlara oranla daha yaygın.

7) Aktivite azlığı sorunu da erkekler için çok önemli bir sorun.

8) Erkeklerin manevi yönleri ve inanç zenginlikleri de kadınlardan çok daha zayıf.

9) Dinlenmeye kadınlardan daha az zaman ayırıyorlar, dinlenmeyi de pek iyi bilmiyorlar.

10) Damar sertliğine daha çok eğilimli bir genetik ve metabolik yapılanmaları var.

KESİP SAKLAYIN
‘KANSERSAVAR’ 10 BESİN

Zerdeçal
Domates ve ürünleri
Turunçgiller
Probiyotik besinler
Maydanoz
Lahanagiller
Zencefil
Soğan ve sarımsak
Tarçın
Elma

Yazarın Tüm Yazıları