Çöl ortasında moda kültürüne şık bir bakış

Doha’nın Nişantaşı’sı olmaya aday yeni semtinde Dior’un dünyayı dolaşan meşhur sergisini yakalayıp popüler kültüre tatlı bir bakış fırlatıyoruz bugün.

Haberin Devamı

1947 yılının kasvetli Paris’i...
Batıl inançları çok kuvvetli olan 42 yaşındaki Christian Dior, ilk koleksiyonunu Avenue Montaigne’deki bir malikanede hazırlamaya başlamadan önce sokakta metal bir yıldız bulur ve bunun iyiye işaret olduğunu hisseder.
Dior’un batıl inancı doğru çıkar. Çünkü ilk koleksiyonu hayal edebileceğinden çok daha fazla bir başarıya ulaşır.
Öyle ki, Dior’un adı kısa süre sonra Paris’in cazibesiyle eş anlamlı hale gelir.
Hikâyenin çıkış noktası böyle. Abartılı ya da değil.
Ama zaten modanın kendisi bu ikilem arasında gidip gelmiyor mu?
Bana kalırsa, her daim!
YENİ DUBAİ’NİN
SANAT ATAĞI
Bay Dior’u durup dururken anmıyorum elbet.
Şu an ona saygı duruşunda bulunan bir sergi var. Dahası dünya şehirlerini dolaşıp duruyor. Serginin adı, “Christian Dior: Designer of Dreams”.
İlk kez 2019 yılında Paris’te açılan sergi, pandemi arasından sonra Londra, Şangay ve en son New York Brooklyn Müzesi’ne uğradı.
Bu ayın başında ise sürpriz bir Orta Doğu şehrinde açıldı, Doha’da. Malum, peş peşe ataklarıyla Doha “yeni bir Dubai” olma yolunda.
Gelecek yıl Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olan ve şu anda her yeri halen inşaat halinde olan şehir, bu büyük organizasyon öncesi sanat ve popüler kültür alanındaki hamlelerini de gole çevirmek niyetinde.
Nitekim Dior sergisiyle eş zamanlı bir de Virgil Abloh sergisi var Doha’da.
Yarın açılacak büyük bir Jeff Koons sergisi de cabası...
Çöl ortasında moda kültürüne şık bir bakış

DEVRİM YARATAN ‘BAR’ MODELİ
Gelelim Dior sergisine...
Doha’nın, baştan aşağı yenilenmiş ve dolayısıyla gıcır gıcır duran semti Msheireb’te yer alıyor sergi. Yakında Harrods’ın da açılacağı bu “Doha Nişantaşı”sı olmaya aday semtin M7 adında bir merkezi var. İşte Dior sergisi orada konuşlanmış.
Doğrusu sergiye ayak basmadan önce, “Bir moda sergisinde ne olabilir ki?” diye düşünüyordum, fena halde önyargılıydım.
Ama sergiyi gördükten sonra fikrim değişti.
Sadece 1947’den günümüze tüm ikonik Dior parçalarının yerleştirilmesinden ibaret değil sergi. Bir popüler kültür tarihçesi gibi. O yüzden gezmesi çok zevkli.
Mesela adını Prenses Diana’dan alan Lady Dior çantasının tüm versiyonları var. Ya da ilk çıktığında çok eleştirilen ama modada devrim yaratan meşhur ‘Bar’ takım elbise de...
Yeni görünüm olarak da adlandırılan ‘Bar’, Dior’un ilk koleksiyonundaki en popüler modellerden biri.
Çünkü bu modelden sonra daha yumuşak ve kadınsı hatlara sahip elbiseler yapılmaya başlanmış.
Üstelik bu modelin bolca taklit versiyonu da çıkmış.
HER ŞEHRE GÖRE UYARLANIYOR
Dior sergisinin bir özelliği daha var. Gittiği şehre göre uyarlanıyor.
Mesela New York’taki sergi, Christian Dior’un Amerika ile ilişkisine daha çok odaklanıyor.
Doha’daki ise “Msheireb Properties”in başkanı Şeyha Moza bint Nasser’in özel Dior koleksiyonunu da sergileyerek, markayla Orta Doğu’nun çöl sıcağı kadar kavurucu ilişkisini gözler önüne seriyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları