İlk ev ve araca özel teşvik verilmeli

PİYASA uzmanı arkadaşlarımla arada sohbet ederiz.

Haberin Devamı


Onlar eve, gayrimenkule yatırım yapmayı doğru bulmuyorlar.
Çoğu da hala kirada oturuyor.
Tasarruflarını farklı enstrümanlarda değerlendiriyorlar.
Uzun vadeli hisse senedini öneriyorlar. Yani borsadaki iyi, büyüme hikayesi olan şirketlere ortak olmayı öneriyorlar.
Piyasanın düşündüğü gibi altı aylık, bir yıllık değil; yıllarca sürecek bir ortaklıktan söz ediyorlar.
Ben de kendilerine katılıyorum.
İstatistiklere bakabilirsiniz; bekleyebilen, ortak olmayı hedefleyen ve iyi şirketleri seçebilenler borsada uzun vadede her zaman kazanmıştır.
Bazıları son dönemde dijital paralara da ilgi duyuyor, tavsiyelerde bulunuyor.
Orada da seçici olmak herhalde çok önem kazanmış durumda...
Ama kripto paralara gelinceye kadar birçok alternatif de bulunuyor.
Özetle...
Piyasa dostu arkadaşlarımın en son tavsiyeleri bir ev almak olurdu.
Ben de arada onlara takılırım.
Haklısınız ama Türkiye’de insanlar gayrimenkulü yatırım aracı olarak gördüğü sürece bu tercihler değişmez, diye...
Ev fiyatlarındaki artışlardan sonra düşüncelerinde biraz değişiklikler görüyorum.
En azından kirada oturmama fikrinin öne çıktığını görüyorum.
Türkiye’de kabul edelim ki; son yıllarda inşaata dayalı bir büyüme yaşadık.
Sektörün birçok kalemi harekete geçirmesi elbette önemli ve itici bir güç yaratıyor.
Ama yeni bir kalkınma modelini son günlerde konuşuyoruz.
Üretime ve ihracata dayalı bu modelde; sanayinin, hizmet sektörünün, savunmanın, dijitalleşmenin öne çıktığını görüyoruz.
Hepimizin ve başta hükümetin bu yeni modelle ilgili vatandaşın ve girişimcilerin önüne yeni teşvikler, alternatifler de getirmesi gerekiyor.
Örneğin ikinci, üçüncü evini almak isteyenlere değil ama ilk evini almak isteyenler için bazı kolaylıklar, teşvikler getirilebilir.
Bu araç alımı için de düşünülebilir.
İlk evini almak, ilk arabasına binmek Türkiye’de çoğunluğun ortak hayali değil mi?
Bence öyle...


Avrupa’da kiracı oranı
yüzde 30 Türkiye’de 42

GAYRİMENKUL konusunda Avrupa’ya bir baktım.
AB ülkelerinde en fazla kiracı Almanya’daymış. Almanya’da halkın yarısı kirada oturuyor. Avrupa ülkeleri içinde dördüncü sırada yer alan Türkiye’de kiracı oranı ise yüzde 42. AB genelinde kiracı oranı yüzde 30...
Hatırlatayım; Almanya’da Eylül 2021’de federal seçimlerle birlikte Berlinlilerin şehirde gayrimenkul şirketleri tarafından yönetilen ve kiraya verilen yüz binlerce konutun kamulaştırılması için düzenlediği referandumdan evet oyu çıkmıştı.
Avrupa’da kiracı oranının en yüksek olduğu ülke ise yüzde 58 ile İsviçre.
Ev sahibi oranının en yüksek olduğu ülke ise yüzde 96 ile Romanya. Bu ülkede halkın sadece yüzde 4’ü kirada yaşıyor. Ev sahibi oranı Slovakya’da yüzde 92, Macaristan ve Hırvatistan’da yüzde 91.
Türkiye’nin komşularından Yunanistan ve Bulgaristan’da kiracı oranı daha düşük. Yunanistan’da halkın yüzde 25’i kiracı iken bu oran Bulgaristan’da yüzde 16.
Dünyada konut fiyatlarının en çok arttığı 10 şehirden 3’ü Türkiye’de...
Ev fiyatlarının son 1 yılda en fazla Türkiye’de arttığı görülüyor.
Avrupa’daki durum böyle... Ama bizim için gayrimenkulün çok önemli olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

Fuarları da özledik

ANTALYA’ya bir ay içinde ikinci kez geldim. Makine ekipman fuarını gezdim. İzmir’den sonra Antalya da fuarcılıkta gerçekten başarılı... Ve iddialı... Pandemi fuarcılığı epey sarstı ama yeni dönemde hızlı toparlanma beklediğim sektörlerden biri olacak. Belki de metaverse, yapay zeka, avatar gibi kavramları fuarcılık çok daha etkin kullanacak. Ben fiziki ziyaretlerin her zaman daha önemli olduğunu düşünenlerdenim.
Belki yeni dünyada gitmiş gibi olacağız, sergilenen ürünleri yanındaymış gibi hissedeceğiz ama ya ilişkiler, orada kurulan dostluklar nasıl olacak işte bunu bilemiyorum.
Bir fuara gittiğinizde tanıştığınız insanlara kartınızı verirsiniz, oturur konuşursunuz, belki yeniden bir araya gelirsiniz. Bu sanal dünya bu ilişkilerin kurulmasını nasıl dizayn edecek göreceğiz.
Ama pandemide fuarları özlediğimizi söylemeliyim.


Bitişik nizam kentleri boğdu

FUARDAN arta kalan zamanda Antalya Lara’da yürüyüş yaptım. Ben Antalya’yı seviyorum. Kent içi trafiği eskiye göre artsa da yürüyüş alanları bir hayli fazla... Deniz kıyısından kilometrelerce yürüyebiliyorsunuz. Üstelik Antalya’nın rahatlatan bir aurası da var. Büyükşehirlere bitişik nizam evler kentlerimizi boğuyor. Antalya’da bitişik nizam yok, evler arasında boşluklar var. Çok katlı bina da fazla yok... Böyle olunca kendinizi bir tatil beldesinde hissediyorsunuz. Keşke diğer şehirlerimiz de böyle olsa...


İzmir Antalya otoyolla bağlanmalı

AYDIN- Denizli otoyolunun 2023 sonunda bitmesi planlanıyor. Bu gerçekten önemli... Çünkü Aydın’dan sonra yerleşim yeri oldukça fazla ve trafik lambalarıyla yolculuk uzuyor. Denizli’den sonra yol Antalya’ya kadar da devam etmeli. Çünkü Antalya - Ege bağlantısının hızlı olması lazım. Antalya’ya gelen turist karayoluyla Ege’nin kıyılarına da gelebilmeli. Yollarda geçirilen süre kısaldıkça, otoyolla bağlanınca kentlerin gelişimi de hızlanıyor. İzmir Antalya arası da turizm sektörü için strateji bir yatırımdır.

Yazarın Tüm Yazıları