İklim değişikliğine suni et etkisi

Laboratuvarda et üretimi çalışmaları ilk başlandığında oldukça ilgi çekmişti. Şimdi ise bu et Singapur’da bir restoranda servis edilmek üzere onaylandı. Böylelikle gerçek hayvandan elde edilmeyen suni et artık restoranlara girmeye başladı. Üretici firma ise laboratuvar hayvancılığının ilk etapta karbon salınımını arttıracağını ancak ilerleyen süreçte azalmasına yardımcı olacağını ileri sürüyor.

Haberin Devamı

Bilim insanlarının laboratuvarda et üretimi yapmasının sebepleri arasında artan dünya nüfusuna karşın azalan doğal kaynaklar yer alıyor. Ayrıca iklim değişikliği ve tabii hayvan refahı fikrinin yükselişi de bu sebepler arasında sayılabilir. Kültür eti üretimi şu an için canlı hayvan üretimine göre nispeten daha fazla enerji tüketimi ve karbon salınımını beraberinde getiriyor. Ancak üretimin artması ilerleyen dönemde karbon salınım miktarını aşağıya çekebilir. 

Aslında bunu geçmişte doğadan topladığımız buza benzetmek mümkün. Önceden buzu göllerden , mağaralardan toplarken şimdi dondurucular sayesinde evde üretiyoruz. Hatta kimyasal olarak da yapabiliyoruz. Gübre de eskiden doğal yolla elde edilen ancak günümüzde suni üretimi yapılan bir başka ürün. 

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve bazı farklı örgütlerin son yayınladığı iklim değişikliği raporuna göre, karbon salınımını düşürmeyi taahhüt eden pek çok büyük fosil yakıt üreticisi ülke bu sözleriyle çelişen miktarda kömür, petrol ve gaz üretimi yapmayı planladıklarını beyan ettiler. Oysa fosil yakıt üretiminin 2020 ile 2030 yılları arasında yılda yaklaşık yüzde altı azalmasını gerekiyor. Rapora göre ise planlanan üretim bu tablonun iki katını aşıyor. Günümüzde, hükümetlerin uyguladığı fosil yakıt politikaları dünyayı bu yüzyılın sonunda 2,9 C'lik sıcaklık artışına doğru götürüyor. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 14,5'inden çiftlik hayvanları sorumlu tutuluyor. Suni etin üretimi ve yaygınlaşması daha az metan, daha az su ve toprak kaybı olarak görülüyor. Ancak farklı araştırmalar bunun tam tersi olarak sığırlardan salınan metan gazının ısınmaya, karbondioksitten çok daha fazla etkisi olduğunu fakat atmosferde 12 yıl kaldığını oysa karbondioksit binlerce yıl biriktiğini öne sürüyor. 

Sonuç olarak ülkeler emisyon hedeflerini tekrar değerlendirmeli ve artan nüfusa uygun önlemler almaya başlamalı. Aksi hâlde ülkelerin 2050 için verdiği “0” emisyon sözü, havada karbondioksite asılı kalacak gibi görünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları