Fosiller başımıza dert oldu

Tekerleğin icadıyla başladı serüven, ahşap araçlara takılan buharlı makinelerle hız kazandı ve motorlu taşıtların seri olarak imalatı ile de uzay teknolojisine ulaştı.

İşte bu kadar kısa bir zamanda gerçekleşti bütün bunlar" diye yazmıştım geçtiğimiz haftalarda. 1900’lü yılların başında fosil yakıtla çalışan ilk motoru icat eden muhterem, nereden bilebilirdi ki buzları eriteceğini, insanlığın sıcaktan kavrulacağını, mevsimlerin değişeceğini.

Günümüzde kullanılan geri dönüşümü olmayan yakıtlara "fosilyakıtlar" diyoruz. Çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır fosil yakıtlar. Yüz milyonlarca yıl önce yaşamış olan bu hayvanlar ve bitkiler başımıza ne işler açıyor diye düşünebiliriz. Etrafımızda olup biteni izliyor ve görüyorsak gerçekten vahim bir durum olduğunu anlamışsınızdır. Bizim yaşadığımız paralelde mevsimler ikiye iniyor: yaz ve kış. "Hadi canım abartıyorsun" diyorsanız bu ısınmaya olan katkınızı devam ettireceksiniz demektir. Çünkü bizim çevremizle ilişkimiz ilkokulda öğrendiğimiz "çevremizi temiz tutalım"dan daha ileri gitmiyor.

Bilim adamları; bölgesel ısınmanın, atmosferde oluşan fırtınalar nedeni ile tüm dünyayı etkisi altına alacağını söylüyor. Isınma denince de oh devamlı yaz durumu değil. Bir bakıyorsun cehennem sıcağı, bir bakıyorsun sular seller. Antalya, Bodrum, sahra çölü gibi. Samsun, Rize, Trabzon’da sıcak ve kurak bir hava. Bu durum bir sıkıntı yaratmaz diyorsak basın gaz pedalına 20 yıl sonra gelecek olan felaketi 10 yılda getirelim. Sonra ne mi olacak? Bakın neler olacak.

FELAKET SENARYOSU

Isınma artınca, yağışlar azalacak, başta Güney Doğu bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Baraj göllerindeki su, belki ancak bize yetecek, komşu ülkeler susuzluktan kırılıp yandım Allah deyip bize savaş ilan edecek. Kavurucu sıcaklar ve kuraklık tarımsal ürünlerin azalmasına neden olacak. Düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacak. Can çekişen tarım sektörü ve köylümüz sellere kapılıp başka ülkelere gidecek.

Denizlerimizdeki balık çeşidi azalacak. Köküne dinamit atılan balıkçılık yerini, tekne turlarına bırakacak. Balıkçılar da rehberliğe başlayıp "Bir Zamanlar Karadeniz"i anlatacak. Kuru kesimlerde yüksek sıcaklıklarla birlikte orman yangınlarında büyük artışlar görülecek. Villa yapmak için ormanlık arazi bulamayan müteahhitler iflas edecek. Kar yağışı giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak. Kartalkaya ve Uludağ’daki oteller 36 taksitle haftalık kendin pişir, kendin ye turları düzenlemeye başlayacak.

Deniz seviyesi 100 santimetre yükselecek. Yalıda oturanları kıskanan arka sokak sakinlerinin de evleri, lebi derya deniz kıyısı olacak. İster inanın ister inanmayın, tüm bunların sebebi biz ve CO 2 yani karbondioksit.

Ulaşım araçlarının ürettiği karbondioksit emisyonu, sera etkisi yaratan en etkin gazlardandır.\Atmosferdeki karbondioksit oranlarındaki artış dünya yüzeyinin sıcaklığını yükseltmektedir. Bu artış dünyanın yüzeyini ısıtmakta ve kutuplara yakın buzların erimesine yol açmaktadır. Buzlar eridikçe yerlerini kara veya sular almaktadır. Kara ve suların buza oranla daha az yansıtıcı olması güneş ışınımı emilimini arttırmakta ve dolayısıyla buzullarda daha fazla erimeye yol açmaktadır. Ulaşım planlarının yapılması, teknik olanakların geliştirilmesi ve altyapının iyileştirilmesi, ulaşımın çevresel etkilerini denetim altına alabilir. Ulaşım sektörünün çevreye ve doğal kaynaklara verdiği zarar tamamen ortadan kaldırılamasa bile, azaltılabilir. Ülkemizde çevre ve insan sağlığına kimler yatırım yapıyor? Çocuklarınızın geleceğini nasıl sigortalarsınız? Kendiniz için neler yapabilirsiniz? Çevre ve insan sağlığı konusunda duyarlı değiyseniz, önümüzdeki hafta size yakıt tasarrufu nasıl yapılır onu anlatacağım. Farkında olmadan da olsa çevreci olacaksınız.
Yazarın Tüm Yazıları