Halil İbrahim Çelik
Halil İbrahim Çelik
Halil İbrahim Çelik

Anayasa Mahkemesi’nin imam nikahı kararı

Alınan karara göre imam nikahı kıymak için artık resmi nikaha gerek yok.

Haberin Devamı

İmam nikahı, dini bir ritüel olup İslam inancına sahip birçok kimsenin evlenirken yapılmasını zorunlu olarak gördüğü törenlerden biridir. İslam inancında kadın ve erkeğin Allah katında eş sayılması için imam nikahı zorunlu tutulmaktadır.

İslam inancına göre imam nikahı, din görevlisinin 2 erkek yahut 1 erkek 2 kadın şahitliğinde birtakım dualar ve ayetler okunarak, eşlerin birbirlerini kabul etmeleri ile gerçekleşir. Bu şartların yanı sıra erkeğin kadına bir mehir vermesi de vacip olarak şarta bağlanmıştır. Erkek dini tören sırasında kadına ekonomik bir vaatte bulunmakla yükümlü tutulmuştur. Altın yahut para ile gösterilen bu mehir kadının güvencesi olarak dikkate alınmıştır.

İmam nikahı kıymak için resmi nikaha gerek yok

İslam inancına sahip Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının imam nikahı kıymaları ancak resmi nikah yapma şartına bağlanmıştı. Din görevlileri imam nikahı için kendisine başvuran çiftlerden resmi evlilik cüzdanını talep etmekte ve ondan bir fotokopi alarak o şekilde imam nikahını gerçekleştirmekteydi. Mayıs ayının sonuna kadar bu minvalde devam eden uygulama Anayasa Mahkemesi’nin son kararından sonra tabir-i caizse tepetaklak olmuştur.

Haberin Devamı

Din görevlilerinin resmi nikah cüzdanını görmeden imam nikahı kılmaları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarına göre suç sayılmıştı. Bu işlemi yapan din görevlileri ve çiftler 2 ay ile 6 ay arasında hapis cezasına çarptırılmaktaydı. İşte Anayasa Mahkemesi Türk Ceza Kanunu’nun bu fıkralarını iptal etmiştir.

Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yaklaşık 2 yıl önce yapılan başvuru gündeme alınmış ve olumlu bulunarak kanunun maddesinin iptali yoluna gidilmiştir.

Alınan bu kararın riskleri

Anayasa Mahkemesi ilgili maddeyi iptal ederken Türkiye gerçeklerinden yoksun dayanaklarla gerekçelendirme yoluna gitmiştir. Yazdığı kararda kadın ve erkeğin nikahsız olarak birlikte yaşamasına ceza verilmiyorken imam nikahının suç sayılmasını çelişkili bir durum olarak saydığını beyan etmiştir. Bu nedenle kişilerin din ve inanç özgürlüklerine saygılı olunması gerektiğini belirterek anayasanın 10. maddesi ışığında ilgili hükümlerin iptali kararını tesis etmiştir.

Haberin Devamı

Ancak belirttiğimiz üzere bu karar Türkiye dinamiklerinden tamamen bihaber tesis edilmiş ve oldukça riskli birtakım sorunlar barındırmaktadır. Genel anlamda bu risklerden bahsetmekte fayda görüyoruz;

  1. Çocuk gelinlerde artış: Çocuk gelinlerin sayısında ciddi bir artma meydana gelecektir. Zira İslam Hukuku’na göre bir kadının evlenebilmesi için buluğ çağına girmesi yeterli görülmüştür. Türkiye Hukuk Sistemi ise kadın ve erkeğin olağanüstü haller dışında ancak 17 yaşını doldurmaları halinde evlenebilmelerinin önünü açmıştır. Görüleceği üzere ortada ciddi bir çelişki söz konusudur. İlgili ceza kanunu ortadan kaldırılmazdan önce din görevlileri ceza almaktan kaçındıkları için çocuk gelinlerin imam nikahlarını kıymaktan kaçınmaktaydılar. Ancak bu hüküm kaldırıldıktan sonra din görevlilerinin çocuk gelinlerin nikahlarını kıymamaları için herhangi bir nedenleri bulunmamaktadır.
  2. Çok eşlilik: Çok eşlilik durumu artış gösterecektir. İslam Hukuku erkek için çok eşliliğe müsaade etmektedir. Bu kanun maddesinin ortadan kaldırılması ile artık erkekler dini nikah ile birden çok kadın ile evlenebilecekler ve bu konuda herhangi bir manileri olmayacaktır. Din görevlileri de çok eşlilik için nikah kıymak zorunda kalacaklardır.
  3. Kadının mal paylaşım hakkı: Kadının nafaka, tazminat, miras ve mal paylaşımı hakları ortadan kalkacaktır. Zira hukuk sistemimiz dini nikahı tanımamaktadır. Bu nedenle dini nikahlı eşin miras payı, tazminat hakkı, nafaka hakkı ve mal paylaşımı hakkı bulunmamaktadır. Dini nikah sayısı artış gösterdikçe kadınların işte bu maddi hakları kanun nazarınca korunamayacaktır.
  4. Soybağı problemleri: Soybağı konusunda ciddi problemler ortaya çıkacaktır. Dini nikahın artış göstermesi ile çocukların soybağı konusunda ortaya önemli problemler çıkacaktır. Zira gerek iddet müddeti gerekse babalık karinesi gibi soybağı açısından oldukça hayati öneme sahip hususların uygulama imkanı ortadan kalkacaktır.


Görüleceği üzere hiç kadın üyesi olmayan Anayasa Mahkemesi, kadın hakları açısından hali hazırda yaşadığımız sıkıntıları daha da arttıracak bir karar vermiştir. Yukarıda belirttiğimiz sıkıntıların zaman geçtikçe artarak devam edeceğini görmek için kahin olmaya gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle seçim sonrası göreve başlayacak yeni TBMM’nin sürece derhal müdahale etmesi ve acil bir çözüm planı ortaya koymasının zorunlu olduğu kanaatini taşımaktayız.

Avukat Halil İbrahim Çelik