Aman gevşemeyelim...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Necmettin Erbakan'ın ‘‘Oralarda bizim mücahitlerimiz yetişiyor’’ dediği imam hatip okullarında öğrenci sayısı 511 binden, sekiz yıllık zorunlu temel eğitim yasasının yürürlüğe girdiği 1997-98 öğretim yılında 387 bine düşmüş. Yani yüzde 25 oranında azalma olmuş.

Arkadaşımız Kamuran Zeren'in dünkü Hürriyet'te çıkan haberi bu müjdeyi verirken, bir başka haberde de ‘‘Danıştay'ın verdiği karara göre artık Kuran kurslarına gidebilmek için sekiz yıllık eğitim görmüş olma koşulunun aranacağı’’ bildiriliyordu.

Türkiye'nin ihtiyacından fazla din adamı yetiştirmesi gereksizdir diye düşünüyorsanız, siz de kabul edersiniz ki bunlar güzel haberler.

Ama siz de bu okullarda mücahitler yetiştirilsin ve bir gün din adına iktidara el koysun diyenlerdenseniz, üzülmekte haklısınız. Ancak görüşünüz bu ise kabul edin ki, laik cumhuriyetin kendi ırzını böyle bir kadroya teslim edeceğini düşünüyorsanız, aldanırsınız.

Tabii bir şartla...

Eğer Erbakan'ın mücahitler ordusunun kaynağı kuruyor diye sevinir de özellikle son 30-35 yılda olduğu gibi ipin ucunu bırakır, bir takım vakıflar ardına gizlenen cemaatler ne yapıyor, aldırış etmezseniz Türkiye'nin dünkünden daha büyük bir tehlike ile karşı karşıya geldiğini kısa bir zaman sonra görürsünüz.

Gerçekten bugünkü Hürriyet'te okuyacağınız gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Dr. Abdülkadir Sezgin önemli bazı sorunlara dikkat çekiyor. Örneğin, bazı vakıf ve dini grupların 'Çocuklarınızı bize gönderin gavur olmasın' diyerek, Kuran eğitimini yeraltına indirdiğini açıklıyor. Sezgin, yerel yöneticilerin de bu kurslara destek verdiğini belirterek ‘‘Bu Türkiye Cumhuriyeti için tehlike yaratabilir bir durumdur’’ diyor.

Bir başka deyişle yukarıda bizim yaptığımız uyarıyı Sezgin de ‘‘Kuran Kursları’’ bağlamında dile getiriyor.

Dahası var: Çok yazdık... Türkiye'de halen Süleymancılara ait 2000 kadar ‘‘Talebe Yurdu’’ var. Bunlar aslında birer kaçak Kuran kursu. Çocuklar da tek tek seçilmiş yoksul, zeki ve çalışkan çocuklar. Ve kuşkusuz geleceğe hazırlanıyorlar. Ama devlet nedense bu kurslara dokunmayı, örneğin kamulaştırıp Milli Eğitim'e bağlamayı düşünmüyor.

Sonra nedense dini vakıfların okullarında, kolejlerinde öğrencilere neler öğretiliyor, kimse meşgul olmuyor.

Keza rejim için asıl tehlikelinin Kuran Kursları'ndan değil imam hatip kökenli idarecilerden -özellikle kaymakamlardan- kaynaklandığını unutmayalım. Çünkü bu kurslar, Sezgin'in de belirttiği gibi, onların teşvikiyle açılıyor. Ama yukarıdan resmen sorulunca kaymakam hiçbir şey bilmiyor. O nedenle bize kalırsa doğru bilgi vermeyen kaymakamları ağır şekilde sorumlu tutacak bir düzenleme, gecikmeden yapılmalıdır.













Yazarın Tüm Yazıları