Aman dikkat Mehmet Ali!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Günadyın Gazetesi'nin sahibi Mehmet Saruhan, okuyucularına vaat ettiği buzdolaplarını dağıtmadığı için tutuklandı. Aynı dönemde Akşam Gazetesi'nin sahibi olan genç vatandaşımız Mehmet Ali Ilıcak da televizyon ve tabak takımı vaat etmiş, ancak bunları dağıtmamıştı.

Her iki gazetenin sahipleri hakkında mahkemelerde çok sayıda dava açıldı.

Hem ceza, hem de tazminat davaları.

En sonunda olan oldu ve Mehmet Saruhan cezaevine girdi.

***

Basında promosyon yoluyla halkı kandırmak çok kolaydır. Titan sahtekârlığı yapmaktan bile kolaydır. Parayı bastırıp televizyonlara cafcaflı reklamlar verirsiniz.

Şu kadar kupona buzdolabı...

Şu kadar kupona tabak takımı, artı bir de televizyon.

Gazeteyi ucuz fiyattan başlatır, civcivleri yemler ve tezgâhı güzelce kurarsınız. Sonra sıra gelir fiyatı artırmaya. Kucağınıza yüz binlerce alıcı düşmüştür. Bunların hepsi, her gün parayı bastırıp sizin gazetenizi alırlar, kuponları keserler.

Türk milleti -laf aramızda- beleşe düşkündür!

‘‘Nerde beleş orda yerleş’’ felsefesiyle iş yapan ahali, haftalarca kupon biriktirir. Sonra gazetenin fiyatına zamlar binmeye başlar. Biner, biner ve biner.

Siz işin sonuna yaklaştığınızı düşünürsünüz, kuponlardan bir türlü vazgeçemezsiniz. En sonunda anlarsınız ki, Akşam Gazetesi'nin sahibi iş bitirici Mehmet Ali Ilıcak biraderimiz, size muhteşem bir alicengiz oyunu çekmiştir!..

Şunu görürsünüz: Televizyonu piyasadan alsaydınız, size çok daha ucuza gelecekti. Ama bu saatte iş işten geçmiştir!

***

Günaydın Gazetesi on binlerce buzdolabını dağıtmadı.

Akşam Gazetesi, on binlerce tabak takımını ve televizyonu dağıtmadı.

Ama bu yöntemle, okurların sırtından trilyonlar kazandılar.

Kimdi o okurlar?

Zengin kesim falan değildi. Evinde bir buzdolabına, bir tabak takımına veya televizyona gereksinme duyan fakir fukara takımı ile orta direği oluşturan işçi, memur, emekli, küçük esnaf, işsiz takımıydı.

Mağdur edilen, dolandırılan onlar oldu.

Geçen yaz arabayla Antalya'dan Ankara'ya gelirken, Afyon'da İkbal Lokantası'nda öğle yemeği yiyorduk. Bütün garsonlar, ahçılar ve komiler etrafımı çevirdi. Hepsinin cebinde Günaydın ve Akşam'ın kuponları, sertifikaları vardı.

Bu gazetelere aylarca para ödemişlerdi ama mallarını alamıyorlardı. Almak bir yana, Günaydın ve Akşam gazetelerinde muhatap bulamıyorlardı.

Ne yapacaktı bu iki gazete tarafından dolandırılan yüz binlerce insan? Çoğunun avukat tutacak parası bile yoktu.

Yine de uğraştılar. Mahkemelere, savcılıklara dilekçeler yağdırdılar.

Mahkemelerden karar çıktı:

Günaydın ve Akşam, dağıtmadıkları buzdolabı ve televizyonların bedelini vatandaşa ödeyecekti.

Sonra bir gelişme daha oldu ve Günaydın'ın sahibi Mehmet Saruhan birkaç gün önce tutuklandı.

***

Sakın zannetmeyin ki burada uyanık vatandaşımız Mehmet Ali Ilıcak'a beddua edip onun da tutuklanmasını dileyeceğim!

Kesinlikle hayır!.. Çünkü o, çok değerli bir memleket çocuğudur. Ekmeğini taştan çıkaran, gece kulüpleri açan, oralarda şarkı söyleyip müşterilerini eğlendiren, sonra birdenbire gazete patronu olan bir arkadaştır.

Son derece vatansever ve milliyetçi biridir. Ancak 27 yaşına gelmiş olmasına karşın, askerliğini henüz yapmamıştır. Geçen sene kaydını Açık Öğretim'e yaptırmıştır. İnşallah birkaç yıl sonra orayı bitirebilirse, askere de gidecektir!

Mehmet Ali, ilk seçimde Refah Partisi yerine kurulacak şeriatçı partiden milletvekili seçilmesi beklenen, Çiller ailesi ve Erbakan'la yaptığı programlarda sorduğu danışıklı dövüş ve çanak sorularla ünlenen Nazlı Şirin (Ilıcak) hanımefendinin değerli oğludur.

On binlerce televizyonu ve yine on binlerce tabak takımını kuponcu müşterilerine vermeyen Akşam Gazetesi'ni, anne-oğul ve annesinin üçüncü kocası Emin Şirin'le birlikte yönettiler.

Bu yöntemle trilyonlar kazandılar.

Helal paradır! Afiyetle yesinler, hayrını görsünler. Amin.

Sonra gazeteyi yüklü bir fiyata sattılar.

Baştan sona çok iyi ticaret yaptılar. Ne demiş atalarımız:

İş bilenin, kılıç kuşananın!

***

Açılan bunca davadan sonra hep ‘‘kötü haberi’’ bekliyorum, her gün uykularım kaçıyor... Ya mahkemenin biri cici çocuk Mehmet Ali Ilıcak hakkında tutuklama kararı verirse!.. Ya onu da içeri atarlarsa!..

Tüh tüh tüh, Allah yazdıysa bozsun!

Verilmeyen 40 bin televizyonun, 50-60 bin tabak takımının lafı mı olur canım!..

Bunları alamayan saf vatandaşlarımıza buradan seslenmeyi bir görev biliyorum:

Biraz daha sabırlı olun. Mehmet Ali ve anasına güvenmeye, her yemekten sonra bir bardak soğuk su içmeye devam edin.

Mutlaka vereceklerdir. Allah onlara, onlar size!..

Alırsınız canım, alırsınız!













Yazarın Tüm Yazıları