Almanya durgunluktan nasıl çıktı?

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Türkiye'den sonra en çok Türk'ün yaşadığı yer Almanya'dır. Almanya, aynı zamanda Türk ekonomisinin de en büyük dış ticaret ortağıdır. Almanya, bizim için önemli bir ülkedir. Almanya, tüm Avrupa için de çok önemlidir. Genellikle Avrupa'da Almanya'nın sözü geçer. Tabiri caizse Almanya, Avrupa'nın ‘‘dayı’’sıdır.

Bir iki yıl önce bu ülke ekonomisi durgunluğa girdi. Bu olayın gerisinde Batı Almanya'nın Doğu Almanya'yı bünyesine katmak için katlandığı külfet vardı. Batı Almanya bu iş için ilk etapta 200 milyar marklık bir yükün altına girdi. Bu para bir şekilde Alman halkından toplanmalıydı. Ancak bir şart vardı. Enflasyona sebep olunmayacaktı.

Halbuki biliyoruz ki; bu kadar büyük bir kamu harcaması artışı doğal olarak enflasyona sebep olur. Çünkü kişi ve kurumlar, üzerlerine gelen dolaylı/dolaysız vergi yükünü, bir başkasına aktarmak ister. Bunun da yolu fiyat ve ücretlere zam yapmaktır. Fiyat ve ücret artışı tipik bir ‘‘sarmal’’dır. Birinin artışı, diğerinin yükselişine gerekçe teşkil eder. Ancak bu kısırdöngünün bir sarmal halini alabilmesi için ilave ‘‘para’’ya ihtiyaç vardır.

İşte bu noktada Alman Merkez Bankası tarihi bir karar aldı. Para arzını artırmadı. Piyasaya istenilen kadar para çıkmayınca, ekonomi frenlenmiş oldu. Durgunluk ortaya çıktı.

Alman Merkez Bankası, durgunluktan çıkılması için kendisine başvuran ekonomi aktörlerini (işverenleri, işçi sendikalarını ve hükümeti) tersledi. ‘‘Durgunluk Merkez Bankası'nın değil, reel ekonominin bir sorunudur. Bunun çaresini kendi ilişkilerinizde arayın’’ dedi. Halbuki, işçi sendikaları, işverenler ve hükümet, durgunluğun ortadan kalkması ve dolayısıyla istihdam daralmasının durması için ‘‘kendilerinin değil, Merkez Bankası’’nın bir şeyler yapmasını istiyordu. Ne var ki, Merkez Bankası bu taleplere direndi. Bunun üzerine reel ekonominin patronları (sendikacılar, işverenler ve hükümet) taleplerini geri çektiler. Çözümü sistemin içinde aradılar ve buldular. Ücretler geriledi, kârlar azaldı, kamu harcamaları kısıldı.

Bu kesim gerekli tedbirleri yürürlüğe koyunca, Merkez Bankası da sadece faizleri indirerek ekonomiye ‘‘gaz’’ verdi. Tasarruflar, düşük faizli marktan çıkıp yüksek faizli dolara koşmaya başladı. Bu hareket, DM/USD paritesini mark aleyhine bozdu. Mark devalüe oldu.

Durgunluktan çıkmak isteyen bir ekonomi için, bu tablodan iyisi can sağlığı idi. Alman ekonomisi 1996'nın ikinci yarısında başladığı toparlanmaya 1997'de gayet güzel devam etti.

Şimdi bu toparlanmanın, bir ‘‘boom’’a kadar gidip gitmeyeceği merak konusu olmaya başladı.

Şu soruyu sormanın tam sırasıdır. Acaba Alman ekonomisi ‘‘parasal’’ tedbirlerle mi, yoksa ‘‘gerçek’’ önlemlerle mi toparlandı?

SON SÖZ: Şikâyeti giderme, sorunu çöz.

Yazarın Tüm Yazıları