Almanya’da yaşayan kız çocuklarınızı mutlaka okutun

Sevgili Güzin Abla, Almanya’da yaşayan 19 yaşında bir genç kızım.

Yazılarını takip eder ve çok etkilenirim. Daha önce çok yazmak istemişimdir, ama tanınmış bir kişinin kızı olduğum için, hem de mektubum zaten yayınlanmaz, boşuna yazarım, düşüncesine kapıldığımdan yazmadım!

Genç olmama rağmen, düzgün giden, mutlu olduğum bir beraberliğim var. Benden çok uzaklarda olsa da, gözümle sevdiğim, kalbime adını yazdığım biri var artık hayatımda. Allah ayırmasın diyorum. Çok rica ediyorum, lütfen bu mektubuma köşende yer ayır.

Biliyorsun buradaki genç kızlarımızın çoğu, eğitime değer vermeyen, Türkçemizi bile düzgün konuşamayan, giyim yarışından başka bir şey bilmeyen, internetle bağını koparamayan ve çoğu zaman bu şekilde yanlış yollara düşenlerdir. Çok nadir liseyi bitirenler, ya da iyi bir çevresi olanlar var. Kendimi övmek istememem ama ben toplumda belli bir yeri olan, politika alanında topluma kazandırılacak fikirler üreten bir genç kızım. Bir Alman partisinde yer alıyorum. Benim gibi olmak isteyen, ama maalesef olamayan, genç yeteneklerimiz de vardır!

Ben buradan Doğu’da yaşayan, sadece Doğu’da değil tüm dünyada kızlarını okutmayan babalara seslenmek istiyorum! Asıl kızlarınızı okutmanız gerekir, çünkü onların iyi bir yere gelebilmeleri için, bir meslek sahibi olması şarttır. Sizlerin bir baba olarak bunu onlara aşılamanız gerekir! Genç kızlarımıza da şunları söylemek istiyorum! Tabii ki, bir gün çok seveceğiniz biri karşınıza çıkacak. Belki de evde oturup çocuklarınıza bakmak sizi mutlu edecek! Ama toplumda mutlaka bir yer kazanmanız gerekiyor, yoksa hayat çok daha zorlaşabilir! Bir meslek sahibi olmak çok önemli. Genç yaşta evlenip de mutluğu bulsanız bile, ilerde, kendiniz için olmasa bile doğacak veya doğmuş çocuklarınız için çaba gösterin! Siz eğitim almazsanız, anneleriniz, babalarınız sizi okula göndermek istemezlerse, siz kendi evlatlarınızı nasıl ve neyle eğiteceksiniz? Oysa genç yaşta evlenmektense, bir meslek sahibi olup, en azından böylelikle çocuğunuza iyi bir eğitim sağlayabileceğinizi bilmek daha güzel değil mi? Evlenmek istediğiniz kişiyi canınızdan çok sevebilirsiniz, ama bir meslek sahibi olup hem çocuklarınıza daha iyi bir anne, hem de eşinize daha iyi bir eş olabilirsiniz! Almanya’da bir Türk olarak bunun zorluğunu bilmeme rağmen, sizin için zoru başarmak, daha gurur verici değil mi? Anneler, babalar, lütfen çocuklarınızın eğitimini engellemeyin, Türk toplumuna çok yararlı olabilirler. Genç yeteneklerimize her zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin kapısı açıktır. Sonra siz "Ben nerede yanlış yaptım" diye yanıp, yakılıp, üzülmeyin çocuklarınızın haline... Türk toplumuna faydalı olacak çocuklar yetiştirmek borcumuz!

RUMUZ: DÜŞÜNCELİ

Sevgili kızım, bu mektubunun, bizim grubumuzun şu çok değerli "Baba beni okula gönder" kampanyasına destek olabilecek düzeyde bir yazı olduğunu düşündüm. Özellikle de Almanya’da senin anlattığın türdeki genç kızlarımızı kurtarıp topluma yararlı insanlar yetiştirmek açısından katkısı olabileceğinden eminim. Yeter ki, satırların, babalara, ailelere ulaşsın ve onları etkilesin. Tüm kalbimle seni destekliyorum.

SÖZÜNÜ ETTİĞİNİZ BİBERİYE ÇAYI

UYKUSUZLUĞUMU GİDERDİ


Sevgili Feyza teyzeciğim, ben 14 yaşındaki bir okurunuzum. Benim problemim uykusuzluktu. Aslında eskiden yastığa kafasını koyar koymaz uyuyan biriydim. Ancak son zamanlarda uyuyamadığım için ağladığım oldu. Uykusuz kaldığımda yaptığım işlerden hayır gelmiyor. Okula gittiğim için de erken yatmam gerekiyor. Ama bir türlü uyku tutmuyor. Bir yazınızda söz edilen biberiye çayını annemle yaptık, birkaç gündür içiyorum; uyku düzenim tamamen yerine geldi. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Size teşekkür etmek istedim. Biberiye çayını herkese tavsiye ederim.

RUMUZ: UYKUSUZ

Sevgili kızım, senin gibi küçük okurlarımla ne kadar gurur duyuyorum bilemezsin. Seni uykusuzluktan kurtaran bu önerim için çok sevindim. Umarım uykusuzluğunun, bu genç yaşına rağmen, aşk-meşk gibi nedenleri yoktur. Sakın böyle dertlere bulaşayım deme bu yaşta; tamam mı benim tatlı kızım?

O benim ciğerimi yaktı ben de ona beddua ettim

Güzin Abla, ben çok hassas bir yapıya sahibim, elimde değil, düşünmeden edemiyorum. Babamı genç yaşta kaybettim; babam da babasını benim babamı kaybettiğim yaşta kaybetmiş. Kader belki de... Önce çok sevdiğim amcamı kaybettik. Babam ona çok üzüldü; hani gözyaşı, gözyaşı getirir derler ya. Ardından işlerimiz bozuldu. Babam üzüntüden hasta oldu. Onu geçen Babalar Günü’nde toprağa verdik. Vefat ettiği günün sabahı hastalığı gözlerine sıçramıştı ve kör olarak vefat etti.

Ama şimdiki derdim çok başka, düşünmekten aklımı kaçıracağım. "Niye bana bunu yaptı" diye. Midem ağrıyor stresten. Ben onun gözlerine baktığımda o güveni görmüştüm, inanmıştım. Ben maneviyata değer veren bir insanım, yanlış anlamayın aşırı dindar biri değilim ama ona öyle inandım ki, şimdi kalbimi biri taşla eziyor sanki. "Seni hiçbir erkekle aynı kefeye koymuyorum, sen başkasın" derdim ona. Nasıl bir anda böylesine düşman kesilir erkekler? Hayatında bir başkası olmadığından eminim, o karakterde değil zaten. Hálá iki sevgili gibi kavga ediyoruz. Acaba o da hálá seviyor ama gurur mu yapıyor, bilemiyorum. Ben ona beddua ettim. E ne yapayım. Ciğerimi yaktı benim. O süre içinde iki kaza atlatmış. Biri çok ciddiydi ama kendisine bir şey olmadı Allahtan. "Merak etme bedduaların tuttu" dedi. Oysa ben canına bir şey olsun ister miyim... Ama artık bu ayrılığa dayanamıyorum. O kadar acıdan sonra hayatta en çok ona tutundum o da bana bağlanmıştı. Şimdi ne oldu, verdiği sözler nereye gitti? Ben de senin kızın sayılırım; rahatlatıcı bir şeyler yaz lütfen.

RUMUZ: KIZIN GİBİ

Sevgili kızım, bunca sözün arasına bir de neden ayrıldığınızı bir yazsaydın ya... Yine de hálá kavga ettiğinize, ondan haberler alabildiğine göre, her şey tümüyle bitmiş sayılmaz. Ama sen de bu olayı bu kadar büyütme... Hele beddua hiç iyi bir şey değil. Gerçekten hayatta aşk acısından çok daha ciddi sorunlar var; aşk acısını zaman törpüler, yok eder, ama asıl bu durumda hastalanırsan, sana yazık olur.
Yazarın Tüm Yazıları