AKP’nin sivil toplum atağı

PEK renk vermeden Cumhurbaşkanı Gül, Hak-İş Başkanı Salim Uslu’ya soruyor:

"Toplu sözleşmeler nasıl gidiyor?"

Gül’ün sorusu boşuna değil. Satın alma gücünde ciddi gerileme var.

Elemtere fiş, kem gözlere şiş, ekonomik büyüme düşman çatlatıyor, enflasyon düşüşü harikalar yaratıyor, ihracat artışı parmak ısırtıyor, ama bu ekonomik mucizede çalışanların refahı geriliyor.

Gül ikili görüşmede yönelttiği soruyu, Hak-İş Genel Kurulu’na taşıyor:

"Gelir bölüşümü adaletsiz, sendikalara önemli görev düşüyor".

AKP refahtaki gerilemenin farkında. O nedenle, işçi sendikalarının genel kurullarına ilgi AKP’de ilk kez bu kadar yüksek. Örneğin, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakanlar geçtiğimiz hafta sonunda, Hak-İş’in Genel Kurulu’na katılıyor.

İLGİ HEPSİNE

Cumhurbaşkanığı seçim sürecinde Gül sendikaları ziyaret ederken, "sivil toplum örgütleriyle yakın çalışma içinde olacağını" söylüyor.

Genel kurul öncesinde Salim Uslu, Gül’ü ziyaret ederek, bu sözünü hatırlatıyor ve genel kurula davet ediyor. Davet sırasında Gül’ün bir başka sorusu daha var:

"Diğerlerinin, DİSK’in, Türk-İş’in, TİSK’in genel kurulu ne zaman?"

Diğer genel kurullara da, katılacağının işareti olmak üzere. Geçmişte, Cumhurbaşkanları Özal ve Demirel bu tür toplantılara sürekli katılıyor. Sezer’le verilen ara sonrasında, sivil toplum kuruluşlarına, özellikle işçi ve işveren kuruluşlarına ilgi Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yeniden artıyor.

MECLİS VE STÖ’LER

Aynı ilgi Meclis Başkanı Köksal Toptan’da da var. Geçenlerde özel sohbetimizde Toptan:

"Herhangi bir yasa tasarısı komisyonda görüşülürken, konusuna göre, ilgili sivil toplum örgütünden görüş alınmasını kurala bağlamak için bir çalışma yapıyoruz. Halen bu, komisyon başkanının inisiyatifine bağlı. Bu kuralı yerleştirmek için, iç tüzük ya da yasa değişikliği yapacağız".

Bunun bir adım ötesi, Meclis binasında STÖ’ler için birer ofis verilmesi yönünde çalışma var.

Ben, sivil toplum kuruluşlarına inanan bir vatandaş olarak, bu tür girişimlerin yararlı olacağını düşünüyorum.

BİR AKSAKLIK

Toptan bu düşüncesini hayata geçirmek amacıyla, geçenlerde TBMM’de bir toplantı düzenliyor.

Köksal’la birlikte çalışan bazı bürokratlar, bazı büyük sivil toplum kuruluşlarını, sendikaları küstürüyor. Kendilerine göre hiyerarşi yaratma işgüzarlığı TİSK’in, Türk-İş’in, Hak-İş’in tepkisi çekiyor. Onlar da, haklı olarak, bu toplantıya katılmıyor. Oysa, Toptan’ın girişimi yerinde.

Muhalefet AKP’nin sivil toplum atağının farkında mı? Sanmıyorum, çünkü bu yönde göze çarpan bir çabaları yok.

Bin tane iki dil bilen genç

AKP’nin Kızılcahamam kampında, Bülent Arınç AKP usulü kadrolaşmanın yeni bir işaretini veriyor.

Onun derdi Dışişleri. "Dışişlerine meslek memuru alımında yeni bir sistem getirin, hükümetin gayretli çalışmalarına ayak uyduracak heyecanlı kimselere ihtiyaç var".

Bunun Türkçesi, biz Dışişlerini ele geçiremedik, şimdi orayı da ele geçirmenin sırası, demek. Bunu okuyunca, geçmişte perde arkasında kalmış bir olayı anımsıyorum.

Başbakan Erdoğan bir-iki yıl önce, o sırada ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’a:

"Bin tane iki dil bilen genç alın, DPT’de yetiştirin, sonra bakanlıklara dağıtın".

Babacan o tarihte notunu alıyor, ama öyle kalıyor. Gerçi, bu girişim, AKP usulü kadrolaşmanın dışında gibi görünüyor. Ancak, Arınç’ın isteği tam kadrolaşma işareti. Erdoğan’ın sözünü yerine getirmeyen Babacan, bakalım şimdi Arınç’a destek verecek mi?
Yazarın Tüm Yazıları