Terapi İstanbul
Terapi İstanbul
Terapi İstanbul

Algılar

Algının en basit ve kişiye göre değişmeyen hali 5 duyu ile gerçekleşen halidir ve malum bu öğrenilen bir şey değildir, kişi istemese de gerçekleşir.

Haberin Devamı

Ancak psikolojik açıdan algılar söz konusu olduğunda iş karmaşık bir hal alır ve içinden çıkmak zorlaşır.

Eğer davranışlarımız bir sonuç ise bu sonuçtan algılarımızı sorumlu tutabilir miyiz ?

Tıpkı bir manzaraya farklı açılardan, önünden, arkasından baktığımız zaman farklı şeyler görüldüğü gibi ,her insanın da aynı olaya tepkisi nereden baktığına bağlı olarak değişir.Bu durumda ne kadar insan varsa o kadar çok bakış açısı ve algılama biçimi vardır diyebiliriz.

Bunu belirleyen de, o kişiye ya da olaya dair inançlarımız, duygu ve düşüncelerimiz ve yüklediğimiz anlamlardır. Herbirimizin kişisel geçmişimizden getirdiğimiz yani tecrübelerimizle belirlediğimiz duygularımız ve yargılarımız var. Bu da anlık algılarımızı önemli ölçüde belirler. Mesela üzerimizde kredisi yüksek sevilen ,sayılan birinin bir davranışı hoşgörüyle karşılanırken başka birinin benzer davranışı kızgınlıkla karşılayabiliriz. Algılar bu kadar kişiye özel olunca, herkes bu kadar kendi penceresinden bakınca yanlış anlaşılmalar, kırgınlıklar, kızgınlıklar da kaçınılmaz olur elbet .

Haberin Devamı

Aslında şu moda söylenişiyle ‘elektrik almak‘ meselesi kendi dağarcığımğızda biriktirdiğimiz yargıların çağrışımından başka birşey değil belki de. Bir insanı görürüz ve fazla değil daha ilk 90 saniyede hakkında bir karar veririz .Kanımız kaynar ya da hiç hoşlanmayız. Buna da ilk intiba deriz. Eğer yeni tanıştığımız kişi eskiden tanıdığımız ve bizde hoş duygular uyandıran birilerinin özelliklerinden birkaçını taşıyorsa bu çağrışım o kişiye de hoş bakmamızı sağlar. Zaman geçince bazen yanıldığımızı ama çoğunlukla da haklı çıktığımızı görürüz. Çünkü artık ‘insan sarrafı‘ ünvanını taşıyacak kadar yaşantı biriktirmiş ve sezgilerimizin yordamına güvenmeyi öğrenmişizdir. Ve fakat insan sarrafları da unutmamalıdır ki yanılmak bu oyunun içinde daima vardır.

Dedik ya mesele karmaşık, içinde yaşadığımız çağda hızlı olmak zorundayız. Hiçbir şeyi zamana bırakma lüksümüz yok beklemek ,sabretmek şarkılarda kaldı, modası da geçti üstelik, mesela artık sevgililer sosyal mecradaki profillerine göre seçilebiliyor, olursa yürüyor olmazsa aramaya devam... Her ne kadar tecrübelerimiz bir olaya, duruma ya da kişiye bakışımızda bize zaman kazandırıp kısa sürede karar vermemizi kolaylaştırsa da bir o kadar da yanılma payı barındırıyor, zira artık kısa yoldan bir kişi hakkında sadece görünüşüne, kılık kıyafetine ya da anlık bir karşılaşmaya göre karar verme çağındayız.

Haberin Devamı

Buna istersek ön yargı diyelim, istersek görsellik çağı diyelim istersek de hızlı akan ve içinde bulunduğumuz 'an' içinde karar verme mecburiyeti diyelim, her türlü algılarımızı kendi ellerimizle ve 'yönetilmek' üzere birilerine teslim ediyoruz.

Kim bilir belki de karar vermek için, yanılma hakkımızı saklı tutarak kendimize zaman tanımak , karşımızdakine kendini ifade etme fırsatı vermek, ama laf olsun diye değil gerçekten dinlemek, çağın emrettiğinin aksine yavaşlamak daha doğrudur ve bizi tuzaklardan korur...

Klinik Psikolog Sevtap Çakmakçı