Tayfun Türkaslan
Tayfun Türkaslan
Tayfun Türkaslan

Gözlerimiz siyah ağlıyor

Hepimizin yüreğine ateş düştü, Türkiye ağladı, dünya ağladı...

Haberin Devamı

Soma’dan peş peşe gelen acı haberlerle gündüzlerimiz gecenin karanlığına gömüldü...

Kanımız çekildi vücudumuzdan, kalbimiz karardı, toprağın altında atmaya başladı, kalbimiz Somalı maden işçilerimizden gelecek “canlı çıkarıldı” haberlerini bekleyerek çarptı, umutlarımız simsiyah olana kadar.

Somalı madencilerin ve Soma halkının değil, hepimizin yüreğine ateş düştü, yüzümüz kömürün rengine büründü. Türkiye ağladı, dünya ağladı.

Modern yaşam diyoruz, çağdaşlaştık diyoruz. Ancak çağdaşlığın gerektirdiği insan hayatına verilen değeri toprağın altına işleyememişiz.

Biz işleyemedikçe, doğanın kanunlarını kontrol edemedikçe, doğa gözümüzün yaşına, kalbimize düşen acıya aldırmıyor.

Toprağımın altındaki madenleri isterseniz alabilirsiniz diyor tabiat ana. Ancak benim kırılma noktalarım var, kurallarım var, kırıldığımda öfkem çıkar ortaya diye uyarıyor.

Bu öfke en çok madencilerin hayatını kararttı ve karartmaya devam ediyor. Bedenleri toprağa, suya, mavi gökyüzüne karışırken geride kalan oğulları, kızları, eşleri ve sevdiklerinin geleceği gözyaşıyla ıslanıyor.

Eşini kaybeden birçok kadının hamile olduğunu gösteriyor televizyon ekranları. Madenci bir babanın evladı olarak Türkiye’de doğmanın acısını daha anne karnında hissetmeye başlıyor bebekler.

Babasını kaybeden çocukların gözlerinden akan korku yanaklarını ıslatıyor. Bir çocuğun yüreğine bu korkuyu düşürmeyi hiçbir gerekçeyle açıklayamazsınız.

Bu korkuyu ve gözyaşını yaşatmamak ve yaşamamak için vicdan sahibi aydın bir birey olarak hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz ki, madencilerin solgun ve umutsuz ifadesi, yüzündeki siyahlığın ardında bile aydınlık ve hayat dolu bir tebessüme dönüşebilsin.

İnsanlığın başı sağ olsun…