Şevki Gök
Şevki Gök
Şevki Gök

Her boyun ağrısı boyun fıtığı mıdır?

Omurgamız vücut ağırlığımızı taşımanın yanında, dış etkenlere karşı koyma ve hareketimizi sağlamaktadır. Boyun omur kemikleri ile birlikte her ili kemik arasında bulunan diskler vücudun postürünü sağlayan yapılardır. Yaşlanma ile birlikte disklerin içindeki sıvı içeriği azalır ve diskler yıpranır. Boyuna binen ani yükler, ani hareketler ile disk yırtılır ve fıtıklaşır. Yaşamımızın bir döneminde mutlaka boyun ağrısı ile karşılaşırız. Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Şevki Gök boyun fıtıkları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veriyor.

Haberin Devamı

KAS AĞRILARI VE BOYUN KEMİK DÜZLEŞMESİ İLE KARIŞIYOR

Boyun ağrısı insanoğlunun eski zamanlardan beri günlük yaşantısını, psikolojisini ve iş gücünü maddi-manevi etkilemektedir.
Boyun bölgesinde kemikler dışında kaslar, kemikleri tutan eklemler, bağ dokuları da vardır. Bunların yıpranmasına bağlı olarak da şikayetler ortaya çıkmaktadır. O zaman aklımıza hemen ‘Her boyun ağrısı boyu fıtığı mıdır?’ diye bir soru gelmelidir. Her boyun ağrısı boyun fıtığı değildir. Kas ağrıları, boyun kemik düzleşmesi, boyun kemik eğrilikleri, kemiklerde kireçlenme, boyun omurilik darlığı, omurilik enfeksiyonları ve tümörleri de boyun fıtığı ile karışabilmektedir. Bunlar içinde en sık karışanlar kas ağrıları ve boyun kemik düzleşmeleridir. Aslında boyun kemik düzleşmeleri ve kas ağrıları çağın ofis hastalığıdır. Ofis şartlarında bilgisayar başında yanlış duruş postürü buna en sık sebep olmaktadır.

EN ÇOK 30-40’LI YAŞLARDA GÖRÜLÜYOR

Boyun fıtıkları hayatın en çok 30-40’lı yaşlarında görülmektedir. 50’li yaşlardan sonra ise görülme sıklığı azalmaktadır. Boyun ağrısı insanoğlunun eski zamanlardan beri günlük yaşantısını, psikolojisini ve iş gücünü maddi-manevi etkilemektedir. Boyun fıtığı, fıtığın yerine, hastalığın süresine ve ciddiyetine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.


Boyun fıtığında boyunda ve kollara vuran ağrı, sırtta her iki kürek kemiği arasında ağrı, fıtığın etkilediği sinire bağlı olarak uyuşmalar ve ileri dönemde ciddi sinir hasarına bağlı güç kayıpları görülebilmektedir. Bu şikayetler tek tek görülebileceği gibi, hepsi de bir arada olabilir.

Hastalar en çok yıllardır geçmeyen boyun ve kol ağrısı ve kolda uyuşma şikayeti ile doktora gidiyor Hayatlarının bir döneminde ilaç tedavisi ve fizik tedavisi almış oluyorlar. Bu hastalara yapılan görüntüleme yöntemleri ile (magnetik rezonans görüntüleme=MRG) ile boyun fıtığının yeri ve seviyesi, kaç tane olduğu ve şikayetleri hangisini yaptığını ortaya koymaktayız.

AĞRISIZ BİR HAYAT MÜMKÜN

Boyun fıtığı tedavisinde teknolojik gelişmeler ile birlikte ağrısız bir hayat mümkündür. Mikroskobun beyin cerrahisi pratiğine girmesi ile boyun fıtıklarında sonuçlar çok yüz güldürücü olup ağrısız bir yaşam mümkündür. Boyun fıtığının ilaç tedavisi genellikle 4-6 hafta arasındadır. Bu sürede geçmeyen şikayetlerde hasta değerlendirilerek fizik tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Tüm bu yöntemlerden fayda görmeyen hastalarda cerrahi yöntemler devreye girmektedir. Cerrahi yöntemler arasında mikroskobik yöntemler, endoskopik(kameralı) yöntemler, algolojik yöntemler vardır.

KİMLERE BOYUN FITIĞI AMELİYATI YAPILIR?

Boyun fıtığı ameliyatı:

1. 4-6 haftalık ilaç tedavisi ile geçmeyen boyun ve kol ağrısı olanlara,
2. Kolunda güç kaybı olanlar cerrahiye aday hastalardır.

MİKROCERRAHİ YÖNTEMİ NEDİR?

Mikroskopik yöntemler en çok kullanılan ve kesin sonuç alınan yöntemlerdir. Hastaların ameliyat öncesi en çok sordukları:

1. Hocam işe ne zaman dönebilirim?

2. Felç kalma riskim var mı?

3. Fıtığım tekrarlar mı?

Mikrocerrahi ile yapılan boyun fıtığı ameliyatları sonrası hastanın işe dönüş süresi oldukça azalmıştır. Genellikle 1 hafta sonra hastalar işlerine dönebilirler. Mikrocerrahi yöntemler ile yapılan ameliyatlarda felç kalma riski yoktur. Ayrıca boyun fıtığı ameliyatları sonrası tekrarlama (nüks) ihtimali çok çok düşüktür. Ameliyat sonrası aynı gün içinde hasta taburcu olmaktadır. Böylece iş gücü kayıpları minimale düşmektedir. Ameliyata gerek görmediğimiz hastalarda ise her iki kemiğin birleştiği eklemlere ve sinirlerin geçtiği yerlere skopi (görüntü) eşliğinde faset enjeksiyonu ve foraminal enjeksiyonlar yapılmaktadır. Bu yöntemler ile de hastalar ızdırap verici, geceleri uyutmayan ağrılarından kurtulmaktadır.