Paylaş
Beden imajı, çocuğun doğumu itibari ile başlayıp kendisini algılama biçimi ve beden algısını etkileyen dış uyaranlara karşı geliştirdiği bir çeşit bakış açısı olarak ifade edilebilir.
Dış dünyadan gelen uyaranlar, çocuğun dış görünüşüne yönelik yorumlar, benzetmeler, soya çekim arayışları, beklentiler, çocuğun beden duruşu ile ilgili aldığı mesajların ve kendi keşiflerinin etkisi ile özellikle ergenliğe giriş döneminde ciddi bir uyarıcı haline dönüşebilir. Öyle ki çocuk için dünyanın merkezinde sadece kendisi ve kendisinin diğer insanlar tarafından nasıl algılandığı vardır. Bu süreçte diğer bir belirleyici ise çocuğun etkileşimi olduğu 2. temel uyaran topluluğu yani oyun ve oyuncaklardır. Çocuklar oyuncakları sadece eğlenmek için tercih etmezler, dış görünüşünden etkilendikleri için kendilerine benzerlikleri veya benzemek istedikleri için oyuncak tercihlerini belirlerken farkında olmadığımız bazı gizli mekanizmalarla hareket edebilirler. Bununla birlikte oyuncak bebekleri veya oyuncak kahramanları ile benzer imajlar geliştirme çabasına giren çocuk, ergenlik öncesi süreçte bilinçaltında biriktirdiği mesajların etkisi ile kendisine yönelik bir tutum geliştirmeye başlar, normal olanın kendi bedeni değil de mükemmele yakın görünüme sahip olan beden olduğu düşüncesi ortaya çıkabilir.
Hatta bazen organ eksikliği veya kronik hastalıklar ile başa çıkmaya çalışan çocukların kendi içlerinde normal olmadıklarına yönelik algı oluşabilir. "O olma çabası" ile karşı karşıya kalan çocuk mutsuzlaşmaya, kendine yönelik aşağılayıcı bir tutum geliştirmeye ve ilerleyen yaşlarında da ölümcül diyetler yapmaya, abartılı saç veya makyaj hileleri ile kendisini olduğundan farklı bir insana çevirmeye çalışabilirler. Burada bahsedilen "O" bazen bir oyuncak bebeğin, bazen bir mankenin, bazen bir arkadaşının veya akla gelmeyen herhangi bir bireyin imajı olabilir. Bu da kişiliğinin zarar görmesine ve kendisine yönelik düşük bir öz güven ve zedelenmiş bir benlik algısına sebep olabilir.
Paylaş