Paylaş
Boşanma habercilerinden ilki tartışmalara sert bir şekilde başlamaktır. Tartışmaya eşlerden birinin çok sert başlaması örneğin, saldırgan bir şekilde, yüksek sesle veya karşı tarafı aşağılayan bir cümle ile başlaması tartışmaların giderek alevlenmesini ve büyük kavgalara dönüşmesini sağlar. Bu durumun sıklıkla olması ise çifti boşanmaya götürür.
Çiftlerin birbirleriyle iletişim halindeyken kullandıkları “eleştiri ve aşağılama” ilişkinin %90 oranında boşanma ile sonuçlanacağını gösterir. Örneğin, eşin yaptığı davranışı değil de kişiliği eleştirmek “Benimle bunu paylaşmanı isterim” yerine “Sen çok bencilsin demek”; eşle konuşurken daha üst bir seviyedeymiş gibi onu aşağılayıcı şekilde konuşmak yapılan yanlış hareketlerdendir.
Pek çok kişi eşinden herhangi bir eleştiri aldığında hemen savunmaya geçer. Bu davranış esasen eşini suçlamanın bir diğer yöntemidir. Savunmaya geçerek eşinize bu benim değil senin problemin demiş oluyorsunuz. Örneğin; “Bu benim suçum değil, senin şu davranışından kaynaklanıyor” gibi. Eşten gelen eleştirilerden hiçbir zaman sorumluluk almayıp sürekli savunmaya geçildiğinde ilişkinin sonlanma ihtimali artıyor.
Eşlerden birinin tartışma sırasında “hı hı”, “evet” , “hayır” gibi aktif bir dinleme halinden sessizliğe bürünmesi ve göz kontağını keserek iletişimden tamamen kopması kısaca bir duvara dönüşmesi... Tartışmalarda duvar ören eşler genellikle o sırada bedenlerinde hissettikleri yoğun stresi azaltmak için bunu yaparlar. Duvar ören bir eşin karşısındaki eş ise bu durumu bir tepki olarak algılar ve tartışmayı daha fazla alevlendirir.
Tartışma sırasında bedende oluşan fizyolojik değişimler örneğin kalp atışının hızlanması, adrenalinin ve kan basıncının artması eşlerin tartışmayı sürdüremeyecek bir noktaya gelmesini sağlar. Beynin bilgi işlemleme becerisi azalır. Yani eşler tabiri caizse dolup taşarlar. Eşlerden biri böyle hissettiğinde kendini korumak için genelde eşiyle iletişimi kesip duvar örer. Bu durumun sıkça yaşanması da evliliği sonlandıran nedenlerden biridir.
Bir tartışma sırasında ya da sonrasında bunu telafi edebilecek herhangi bir özür veya af dilemenin olmaması boşanmanın diğer belirtilerinden biridir. Evliliğinden mutlu olduğunu ifade eden çiftlerin ilişkileri incelendiğinde tartışma esnasındaki en önemli farklarından biri eşlerine “Özür dilerim” , “Seni kırmak istemedim” gibi cümleler kurmaları.
Boşanmayı sağlayan nedenlerden biri de çiftin geçmişle ilgili olumsuz şeyleri hatırlamaları ve sürekli gündeme getirmeleri. Bu durum yaygın olarak tartışmalarda ortaya çıkar ve “Sen şöyle yapmıştın, böyle yapmıştın” gibi cümlelerle başlar. Geçmişle ilgili bu olumsuzluklar ilişkinin bugününü ve geleceğini de olumsuz etkileyerek evliliği boşanmaya götürebilir.
Çiftler birbirleri ile ilgili bir olumsuzluk yaşadıklarında bunu sonraya saklamaya veya birkaç olay üst üste geldiğinde eşi ile paylaşmaya çalışabiliyor. Böyle olduğunda bekleyen konular başta küçük olsalar bile sonradan büyük meselelere ve kavgalara dönüşebiliyor. Bu durumun sık olması ise boşanmaya neden olabiliyor.
Duygusal kopukluk eşlerin eskisi gibi birbirleri ile hiçbir şeyi paylaşmamaları, beraber vakit geçirmemeleri kısacası “biz” olmaktan çıkarak sadece birer birey olarak hareket etmeleri anlamına geliyor. Aldatmanın da bir numaralı belirtisi olan duygusal kopukluk, kaçınılmaz olarak boşanmanın da en önemli göstergelerinden biri.
Eşlerin birbirlerinden gelen etkilere açık olmaları ve birbirlerini dikkate almaları yerine diğerinin söylediği, düşündüğü şeyi reddetmeleri ya da önemsememeleri… Bu konudaki önemli bir araştırma bize erkeklerin kadınlara göre etkiyi çok daha az kabul ettiğini ve kabul etmemeyi sürdürdüğünde boşanma oranının % 80 olduğunu gösteriyor.
Paylaş