"Eşimin annesi olmak istemiyorum"

Bu cümleyi evliliklerde kadın danışanlarımdan sıklıkla duyuyorum. Aslında bu cümle bir farkındalık.

Haberin Devamı

Kadınların çoğu artık eşlerine karşı sürekli kendini feda eden, saçını süpürge eden “anne modeli”nde olmak istemiyorlar. Haklılar da... Çünkü aile demek; eş ve çocuklardan oluşan ve toplumu oluşturan en küçük yapı birimidir ve eşimizi, annemize benzetmeye çalışmak, ondan sürekli koşulsuz bir ilgi ve alaka beklemeye çalışmak ilişkide duygusal, cinsel ve sosyal boşluklar oluşturabilecektir.

Eşimiz çocuklarımızın annesi de olabilir. Ancak sadece bu modelde değil, aynı şekilde bizim için sevdiğimiz kadın, hayatı paylaşacağımız bir birey anlamı taşımalıdır ki önceki geniş ailemizden ve yarın, bir gün çocuklarımızın benliğinden ayrışmamızı ve daha sağlıklı bireyler olmasını sağlasın.

Özellikle toplumsal normlarımız dolayısıyla erkek çocuğa sınırsız ilgi veren, daha dominant ve baskıcı anne figürü olan kişilerin çocukları evliliklerinde de bu “anne modeli”ni eşlerinde devam ettirmek isteyebiliyorlar. Ancak eşimiz bizim gibi hayatı yaşamak isteyen, paylaşım isteyen, kusurlarının veya hatalarının doğal olarak olabileceği ve sorumluluklarının olduğu bir ilişkinin karşı tarafıdır.

Haberin Devamı

Eş kavramını bireylerin mutlu olduğu, birbirine saygının olduğu, bireyselliklere önem verildiği, güvenin ve haz noktalarının olduğu bir ilişki noktasında yaşarsak, bu durum çocuklarımıza da daha sağlıklı modellemeler teşkil edecektir. Çocuklarımızın da sorumluluklarını bilen, benlik gelişimine önem veren ve bunu diğer kuşaklara da aktarabilecek geleceğin yetişkini olarak yetiştirmek mümkün.

Hayatımızda bize koşulsuz destek verecek olan model, ebeveyn modelidir. Anne babamızın yeri ayrıdır. Eşimizin yeri ise bambaşkadır. Eşlerde birbirine tabii ki de karşılıksız destek verebilecektir ama buradaki koşulluluk ilkesi, çift ilişkisinde bireylerin sorumluluklarını bilmesi ve bireysel benliklerine her koşulda saygılı olma zorunluluğudur. Kavramları karıştırmadığımız sürece anne babamızı ebeveyn gibi, eşimizi sevgilimiz, iyi ve kötü günde hayatı paylaşacağımız kişi, çocuklarımızı da neslimizin devamı olarak gördüğümüz sürece çoğu duygu ve davranışımız içten geldiği gibi yaşanacaktır.

 

Yazarın Tüm Yazıları