15 Şubat Sevgililer Günü

Aşk, sevdiğinizi pahalı hediyelere boğacak kadar ucuz yaşanırsa aşk olmaz.

Haberin Devamı

Bir gün öncesinde, yani 13 Şubat'ta, düzinesi 10 TL'ye satılan kırmızı güllerin bir adedine 14 Şubatta 50 TL verdiniz mi? Peki ya yan masadaki adamın yanağının, sevgilinizin yanağından size çok daha yakın olduğu, tıkış tıkış masalarda romantik bir akşam yemeği için küçük çapta bir servet ödediniz mi? Harika... 12 ay takside girerek sevgilinize pahalı bir hediye alıp, tüketim çılgınlığına katkı da sağladınız mı peki? O da mı tamam? Demek ki siz de sevgilisini çok sevenlerdensiniz.

Geçmişi neredeyse 2000 yıla dayanan ve son 200 yıldır Batı ülkelerinde de kutlanan bu gelenek, her yıl kitle iletişim araçlarının da etkin şekilde kullanılması ile Sevgililer Günü olarak kutlanıyor. Bu duyguları yılın her günü yaşayanlara söyleyecek bir sözüm yok elbette. Ama “14 Şubat Sevgililerine” şunları hatırlatmak isterim: Aşk cesaret işidir. Öyle sözde değil, özde yaşanması gereken, sosyal medya paylaşımlarına düşen değil, yüreğe düşmesi gereken bir duygudur aşk.

Haberin Devamı

Aşk fedakarlık gerektirir. Zira aşk, sevdiğinizi pahalı hediyelere boğacak kadar ucuz yaşanırsa aşk olmaz. Aşkın kutsallığı, ticari bir anlaşmadan öte, sen ben değil biz olmaktan, geçer. Hesap yaparak yaşanamayacak tek duygudur aşk. Aşk kağıt üzerinde anlaşma yaparak çıkılan bir seyahatten öte, tüm engelleri el ele aşma becerisidir. Aşk, dışa gösterdiğiniz vitrinde değil, içinizde açan bahar dallarındadır. Aşk envanter defteri gibi kar zarar hesabı yapıp, kazandıkça mutlu olduğunuz değil, korkusuzca, adam gibi, kadın gibi, insan gibi sırtınızı dayadığınız, özel insanların yaşayacağı kutsal bir duygudur.

Bu arada son olarak henüz evli olmayan, ancak evlilik planları yapan sevgililere küçük bir hatırlatmada bulunmak isterim. Sevgiliniz, “Sevgili” olduğunuzu sadece 14 Şubat'ta hatırlıyorsa, unutmayın ki nikah için alacağınız gün, “30 Şubat” olacaktır.

15 Şubat'ta da sevgili olduğunu unutmayanların günü kutlu olsun. Sağlıklı günler dileklerimle...

Psikolog Kutay Ürkmen

Yazarın Tüm Yazıları