Neden ölümden korkarız?

Bu ara herkesin korktuğu duygu ölüm korkusu…. Ne hayal ediyoruz da korkuyoruz ölümden? Yoksa bilmediğimiz bir şey olduğu için mi bu kadar korkutucu geliyor. Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği gibi “Birçok giden memnun ki yerinden dönen yok seferinden” acaba bizi gitmek mi korkutuyor yoksa dönmeyecek olmak mı? Zor ölümü yaşamak, kabullenmek, acısı ile baş etmek. Peki ölmenin nesinden korkarız?

Haberin Devamı

Korktuğumuz şey ne ölümdür ne de dönememektir. Bilmediğimizden korkarız. Her inanışa göre farklılık gösterir bu durum. İnançlarımızda anlatılsa da yine bilmiyoruz sadece öyle olduğuna inanmak istiyoruz. İnanç dahi yetmiyor ölmekten korkmamıza veya yakınımızdan biri öldüğünde onun için üzülmemize. Yakınımızı kaybettiğimizde zaten o öldüğü için değil de onunla bir daha bir şey paylaşamayacağız diye üzülürüz. Yani yine ve yine bencilce bir duygu için üzülür. Hiç düşünmeyiz onun ne istediğini, neler yaşadığını ve bunun için ne hissettiğini. Sadece gitmek mi yoksa içinde bir sürü anlamı toplayıp yok olmak mı? O kadar çok sorulacak soru var ki cevabını bilmediğimiz.

Kabul ediyoruz canlılar doğar, yaşar ve ölür. Ne kadar basit bir denklem. Denklemin sıkıntılı olan kısmı yaşam kısmı ve ölüm kısmı. Yaşarken kendimizi önemsemiyoruz veya çok önemsiyoruz. Ve bir türlü hayatımızda denge kuramıyoruz. Bu da sürekli bizi yaşam içinde kaosa sürüklüyor. İnsan dediğimiz varlık var olan her şeyi karmaşıklaştırdığı için yaşam da ölüm de zor bizler için.

Haberin Devamı

Yaşamın içine yüklediğimiz anlamlar, peşinden koştuklarımız, emeklerimiz, sevgimiz ve en önemlisi en çok da yaşayamadıklarımız için üzülürüz. Fakat gerçek şu ki bunları düşünüyor olmak yaşarken önemli, ölüm geldiğinde her şey anlamını yitiriyor. Ne hayatınızdaki elde ettiğiniz başarıların, ne ailenizin, ne hırslarınızın, ne korkularınızın, ne öfkelerinizin hepsinin anlamı kocaman bir sıfıra dönüşüyor. Yani burada ölüm çarpan etkisi yapıyor. Her şey anlamını yitiriyor veya her şey anlamsızlaşıyor.

Ölüm dünyadaki en büyük gerçeğe dönüyor, ta ki günlük yaşamın içine dönene kadar. Kendimizi hayatın içinde oluruna bırakırsak eğer kendimiz gibi yaşayabiliriz. Eğer bu şansı vermezsek kendimize başkaları için yaşayıp ölüm geldiğinde sorgulamaya başlarız. Unutmayın ki hayat bir dengeden ibarettir. Ve dengenin merkezi sizsiniz. Yaşamınızın dengesini kimseye vermeyin. Denge sizde olduğu sürece hayatta korkularınızı kabul edip yaşama tutunursunuz. Çünkü bilirsiniz ki Ölüm olduğunda hiçbir şeyin anlamı kalmayacak.

Gerçeklikte kalmak sizi korur.

Yazarın Tüm Yazıları