Yağlı yemek sonrası şiddetli ağrı varsa

Güncelleme Tarihi:

Yağlı yemek sonrası şiddetli ağrı varsa
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2015 00:00

Bu şikayet safra kesesi taşı belirtisi olabilir.

Haberin Devamı

Karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran safra kesesi ağrısının kalp krizi belirtileriyle karıştırılabildiğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bu ağrının özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşanması durumunda safra kesesi taşlarından şüphelenilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Safra kesesi her ne kadar karaciğerin komşuluğunda, safranın depolandığı bir organ olsa da anatomik olarak karaciğerin bir parçası olarak tanımlanır. Gün içinde karaciğerde yapılan yaklaşık 700 ml safra, ortak karaciğer kanalına boşalır. Safranın içeriğinde karaciğerden süzülen atıklar ve sindirim için gerekli enzimler yer alır. Safranın bileşimi, kişinin beslenme şekline göre değişiklik gösterse de temel olarak aynı öğelerden oluşur.

Safra kanalının onikiparmak bağırsağına bağlandığı uçta, etrafında büzme kası olan bir meme bulunur. Sindirim sisteminin istirahat ettiği zamanlarda yani açken büzme kası kapalı durur. Böylece karaciğerden gelen safra, doğrudan bağırsağa akmaz ve safra kesesinde depolanır. Özellikle yağlı bir yemek yenildiğinde bu meme açılır, safra kesesi büzülür ve içindeki safranın onikiparmak bağırsağına boşalması sağlanır. Böylece safra gıdalarla daha iyi karışır ve içeriğindeki sindirim enzimlerinden yararlanılır.

Belirtiler

Safra kesesi taşında, karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran bir ağrı olduğunu bu ağrının kalp krizi belirtileriyle karıştırılabildiğini belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bu ağrının özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşandığını, çünkü yağlı yemeklerin sindirimi için safranın içindeki maddelere daha fazla gereksinim duyulduğunu belirtiyor. Bazen küçük taşların keseden düşerken “safra yolları koliği” ortaya çıktığını ve sancı yaptığını belirten Doç. Dr. Tansuğ, “hastada üşüme, titreme ve ateş varsa, bu durum safra kanallarında iltihap (kolanjit) olduğuna işaret eder, akut pankreatitte ise belirtiler daha şiddetli görülüyor” diyor.

Tanı ve tedaviler

Safra kesesi hastalıklarına tanı koymada, en sık ultrasonografiden yararlanıldığını belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, ultrasonografi incelemesi sırasında sabah açlığının gerektiğinin altını çiziyor. Cerrahi tedavide safra kesesi taşlarının alınıp kesenin yerinde bırakılması gibi bir yöntem bulunmadığını, taşlarla birlikte organın tamamının alınması gerektiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tansuğ, hiçbir belirti vermeyen, tesadüfen saptanan taşlarda ise izlem yolunun tercih edilebildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Tansuğ, uygulanan cerrahi yöntemleri ise şöyle açıklıyor:

“Safra kesesinin alınması gereken durumlarda laparoskopik kolesistektomi uygulanıyor; safra kesesi karın duvarında yapılan 3 veya 4 küçük kesiden yapılan kapalı ameliyatla alınıyor. Laparoskopik kolesistektomi karına yalnızca göbek deliğinden girilerek tek kesiden de yapılabiliyor. Tek kesi sayesinde hastanın karın solunumu sırasında çok daha az ağrı oluyor, iyileşme hızlanıyor ve iz kalmıyor. Laparoskopik kolesistektomiden sonra hasta aynı gün ayağa kalkabiliyor ve bir gün sonra taburcu edilebiliyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!