GeriSağlık Mutlu olmak zorunda mıyız?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Mutlu olmak zorunda mıyız?

Mutlu olmak zorunda mıyız?

“Mutlu olmanın formüllerini araştırıyoruz. Internetten, vitrinlerden bir şeyler satın alarak doyurmaya çalışıyoruz ruhumuzu” diyen Uzman Psikolog Ceylan Şekerci, sürekli mutlu olmak ya da olabilmek mümkün mü sorusuna yanıt verdi.

Sosyal medyanın hiç de azımsanamayacak bir gücü var duygu durumumuz üzerinde. Başkalarının sevgisine, beğenisine, ilgisine duyduğumuz ihtiyaçla hırçınlaşıyor, karmaşıklaşıyor ve çaresizleşiyoruz.

Mutluluk kural olma yolunda bir anlam kazanmış bulunuyor, yeni bir zorunlulukla yüz yüze getiriyor insanı: “Mutlu olmak zorundasın, yoksa hayatın yaşamaya değmez.” Mutsuz insan kendini suçlamaya başlıyor, mutlu bir hayat yaşamadığı için kendinde eksiklikler buluyor. Etrafındaki insanlar bu mutlu olma gerekliliğini yerine getirebilmiş görünüyor ya da en azından bu izlenimi uyandırmak için yoğun çaba sarfediyorlar. 

Çevresel koşulların baskısı arttıkça, insanlar içsel mutluluklarını sorgularlar: Mutlu muyum ben? Nasıl mutlu olabilirim? Acaba sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mi mutsuz bu kadar çok insan? Mutsuz olmakla baş etmek, onu sindirmek ve ona dayanmak zordur. Önemli olan zorlayıcı koşullar altında bile ayakta kalabilmektir.

“Mutluluk olumsuzun etkisinden kurtulabilme becerisidir”

Sağlıklı pozitiflik, gerçek hislerinizi gizlemek anlamına gelmez. Mutluluk sürekli neşeli, keyifli ve hoşnut olmak da değildir. Bir insan yüzünde sürekli bir gülümseme ile dolaşamaz. Mutluluğu bir tür kesintisiz zevkte aramak, mutsuz olmanın en kesin yoludur. Mutluluk olumsuzun etkisinden kurtulabilme becerisidir. İyiyi de kötüyü de kabul etmek, olumsuzu nasıl yeni bir çerçeveye oturtacağımızı öğrenmekle ilişkilidir. Mutluluk kişinin kendi duygularını deneyimlemesi için gereken duygusal esnekliktir. Sorunların kaybolmasını dilemek değil; stres faktörlerini daha dayanıklı ve farklı biçimlerde ele almayı öğrenmektir.

Mutsuzluğu, duygusal çöküşleri ve hatta depresyonu bile bizi mutluluk tarafına fırlatacak sıçrama tahtaları olarak düşünebiliriz bir açıdan. Başımıza gelen değil de onun hakkındaki düşünce ve yargılarımızdır canımızı sıkan. Bizler tecrübeyle öğreniriz, tecrübenin de önemli bir kısmı olumsuz tecrübelerdir. Niçin kötü hissettiğimizde bir an önce toparlanabilmek için çeşitli yollara başvuruyoruz? Yönümüzü yeniden belirlemek için bir düşünme fırsatı bu aslında. Hayatımızda, çevremizde yanlış gidenin ne olduğunu sorguladığımız ve gücümüzü geri kazandığımızda neleri farklı yapabileceğimizi kurguladığımız bir dönem mi bu mutsuzluk periyodu?

Bizler hayatımız boyunca olumlu koşulların, olumlu duyguların peşinde koşuyoruz. Sihirli değneklerimiz yok her istediğimizde tüm dileklerimiz gerçek olsun. Olumsuzun içindeki olumluyu görebilmeyi başardığımızda hayatımızın çok daha anlamlı olacağına şüphe yoktur.

 

False